Bayramda Eşin Sadece Kendi Ailesine Gidiyorsa ve Seni Engelliyorsa: Bu Boşanma Sebebi Olabilir mi?
Bayramlar, ailelerin bir araya geldiği, kırgınlıkların unutulduğu, birlik ve beraberliğin hissedildiği özel günlerdir. Ancak bazı evliliklerde bu özel günler, çiftler arasında gerilimlerin görünür hale geldiği birer kırılma noktası haline gelebilir. Özellikle bir eşin sadece kendi ailesine ziyaret baskısı kurması, karşı tarafın ailesine gitmesini engellemesi ve ortak kararlar almaktan uzak bir tavır sergilemesi; evlilik birliği açısından son derece ciddi sonuçlar doğurabilir.

Peki, bu durum bir boşanma sebebi midir?
1. Evlilikte Taraflar Arasında Eşitlik Esastır
Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik, eşlerin birlikte karar aldığı, karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış temelinde yürütülmesi gereken bir birliktir. Ancak uygulamada bazı eşlerin, özellikle bayram gibi önemli günlerde sadece kendi ailesini merkez alarak hareket ettiği, diğer eşin ailesini yok saydığı ve bu durumu baskıyla dayattığı görülmektedir.
Bu noktada şu sorular önemlidir:
- Bir eşin ailesine yapılan ziyaret zorunlu tutulurken diğer eşin ailesine gitmesi engellenebilir mi?
- Eşlerden biri, diğerinin ailesini sistematik olarak yok sayıyor ve bayram ziyaretlerini tek taraflı hale getiriyorsa bu ne anlama gelir?
Bu tür davranışlar, eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Zira her birey, kendi ailesiyle bayramda görüşme hakkına sahiptir ve bu hak evlilik birliği içinde de korunmalıdır.
2. Sürekli Baskı, Reddetme ve Tek Taraflı İlişki: Huzursuzluğun Belirtileri
Bir taraf sadece kendi ailesini ön planda tutuyor, diğer tarafın ailesine karşı ilgisizlik veya düşmanlık sergiliyor, hatta bu ziyareti engelliyorsa, bu durum artık bir bireysel tercih değil, evlilik birliğinde çatlak yaratan bir davranıştır.
Ayrıca bu tarz durumlarda sıklıkla karşılaşılan diğer belirtiler şunlardır:
- Eşin kendi ailesine seni yalnız göndermesi, senin ailene ise hiç gelmemesi
- Kendi ailesine gitmeyi şart koşarken senin tarafına gitmeye açıkça karşı çıkması
- Kararları birlikte almak yerine her bayramda “önce benim ailem” anlayışıyla hareket etmesi
- Sözlü baskı, duygusal manipülasyon ya da suçlama yoluyla yönlendirme yapması
Bu durumlar, zamanla eşler arasında güvenin zedelenmesine, duygusal mesafenin artmasına ve evlilik içi huzurun kalmamasına neden olur.
3. Hukuki Açıdan Değerlendirme: Bu Davranışlar Boşanma Sebebidir
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre, “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış” ise her iki eş de boşanma davası açabilir.
Bu kapsamda değerlendirildiğinde;
- Eşin, diğer eşin ailesini sistematik şekilde dışlaması,
- Kendi ailesine gitmeye zorlarken diğer tarafın ailesine gitmeyi engellemesi,
- Bayram gibi ortak karar gerektiren günlerde tek taraflı ve baskıcı davranışlar sergilemesi,
hukuken evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olgulardır.
Bu nedenle kimse böyle bir evlilikte kalmaya zorlanamaz.
4. Mahkeme Bu Durumu Nasıl Değerlendirir?
Mahkemeler boşanma davalarında olayların sürekliliğini, etkisini ve taraflar üzerindeki psikolojik yükünü değerlendirir. Eğer yukarıda belirtilen davranışlar tek seferlik değil, yıllara yayılan bir örüntü haline geldiyse ve eşler arasında ciddi bir iletişim kopukluğu yarattıysa; mahkeme bu durumu geçerli bir boşanma sebebi olarak kabul edebilir.
Elbette her olay kendi içinde değerlendirilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki, bir insanın ailesiyle olan bağını koparmaya çalışmak, kişiliğine ve sosyal kimliğine saldırı niteliğindedir. Bu da evlilik hukukunda asla hafife alınmaz.
5. Ne Yapmalısınız?
Eğer böyle bir durumla karşı karşıyaysanız ve bu davranışların artık evlilikte telafisi zor bir kırılma yarattığını düşünüyorsanız, bir aile hukuku avukatına danışarak sürecinizi güvenli şekilde başlatabilirsiniz.
Unutmayın:
Boşanma, bir başarısızlık değil; hak ihlaline karşı bir duruştur.
Kimse, ailesinden koparılmaya, değersizleştirilmeye ve bayram gibi özel günlerde yalnız bırakılmaya mecbur değildir.