Ulaşım Araçlarının Kaçırılması veya Alıkonulması Suçu (TCK 223)

Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) m.223’te düzenlenen ve kara, deniz veya hava yoluyla ulaşım sağlayan araçların güvenli hareketine yönelik bir suç tipidir.

Bu suç, bir taşıtın zorla durdurulması ya da rotasının değiştirilmesi gibi fiilleri kapsamına alır. Amaç, toplumsal hayatın “damarları” sayılan ulaşım sistemlerinin güvenliğini korumaktır – zira ulaşım yolları toplumun kan damarları, ulaşım araçları ise bu damarlarda akan kan gibidir.

Özellikle MartıTAG sürücülerinin trafikte durdurulması ve alıkonulması durumlarının günden güne artması, bu suç tipinin tekrardan araştırılır hale getirmiştir.

1. Suçun Tanımı

Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması, kısaca herhangi bir kara, deniz veya hava taşıtının cebir (fiziksel zor) veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir yöntemle hareket ettirilmesinin engellenmesi, durdurulması veya aracın gitmekte olduğu yerden başka bir yere götürülmesi şeklinde tanımlanır.

Burada “alıkoyma” ifadesi, aracın yoluna devam etmesinin hukuka aykırı biçimde engellenmesini veya durdurulmasını; “kaçırma” ise aracın planlanan güzergâhından saptırılarak başka bir yere götürülmesini ifade eder. Örneğin, seyir halindeki bir otobüsün yolunun kesilip durdurulması ya da bir uçağın varacağı havalimanı dışında bir yere inmeye zorlanması bu suçu oluşturabilir.

Bu suç, 5237 sayılı TCK’nın 223. maddesinde “Ulaşım Araçlarına veya Sabit Platformlara Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Kanun maddesi, kara ulaşım araçları (örneğin otomobil, otobüs, minibüs, kamyon gibi) ile deniz, demiryolu ve havayolu araçlarını ayrı fıkralarda ele almıştır.

Temel olarak her türlü ulaşım aracı suçun konusu olabilir; aracın kamuya ait veya özel mülkiyete ait olması fark etmeksizin, eylem ulaşım güvenliğini tehlikeye attığı için cezalandırılır. Bu yönüyle araç kaçırma/alıkoyma suçu, klasik anlamda araç hırsızlığından (oto hırsızlığı gibi) farklıdır; burada amaç aracı hukuka aykırı şekilde ele geçirip hareketini kontrol etmektir, mülkiyetini almak değildir.

2. Suçun Unsurları

Bir suçun oluşabilmesi için maddi unsurlar (fiilin objektif şartları) ve manevi unsur (kast veya taksir gibi sübjektif şart) birlikte gerçekleşmelidir. Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçunun unsurları şu şekilde özetlenebilir:

Maddi Unsurlar (Fiili Unsurlar)

Bu suçun maddi unsuru, bir ulaşım aracına yönelmiş hukuka aykırı bir fiildir. Kanun, failin gerçekleştirebileceği seçimlik hareketleri üç şekilde tanımlamıştır

  • Hareketi Engelleme: Araç henüz harekete geçmemişse, cebir, tehdit veya hukuka aykırı başka bir davranışla aracın hareket etmesine engel olmak (örn. kalkış yapmak üzere olan bir trenin önünde barikat kurmak).
  • Durdurma: Araç seyir halindeyken, zor kullanarak veya tehdit ile onu durdurmak (örn. seyir halindeki bir otobüsü silah zoruyla durdurmak).
  • Başka Yere Götürme (Kaçırma): Aracın planlanan varış noktasından farklı bir yere gitmeye zorlanması (örn. bir taksi şoförünü bıçak tehdidiyle rotasından saptırıp başka bir yere gitmeye zorlamak).

Bu seçimlik fiillerin herhangi birinin gerçekleşmesiyle suç tamamlanmış sayılır. Suç ani (anlık) bir suç olarak kabul edilir; fiilin icrası belli bir süre devam etse bile, hukuken araç durdurulduğu veya yönü değiştirildiği anda suç oluşur .

Fail (suçu işleyen) herhangi bir kişi olabilir – kanun bu suç için özel bir fail niteliği aramamıştır, “kişi” ifadesi herkesin faili olabileceğini gösterir. Mağdur ise belli bir kişi olmak zorunda değildir; esasen toplumu oluşturan belirsiz kişiler ve kamu düzeni zarara uğramaktadır. Bununla birlikte, somut olayda araç sahibi, yolcular veya ulaşım hizmetini sağlayan şirket de suçtan etkilenenler olarak görülebilir. Suçun koruduğu hukuki yarar, ulaşım güvenliği ve kamu düzenidir.

Suçun konusu mutlaka bir ulaşım aracı olmalıdır. Aracın kara, deniz veya hava yolu ulaşımına ait bir taşıt olması yeterlidir. Örneğin otomobil, otobüs, tren, gemi, vapur, uçak gibi vasıtalar bu kapsamdadır. Aracın faal durumda olması aranır; yani kullanım halindeki, seferdeki veya hareket etme potansiyeli olan bir araç olmalıdır. Boşta duran bir aracı (içinde insan yokken) gizlice alıp götürmek, genellikle bu suçu değil, ilgili diğer suçları (hırsızlık gibi) oluşturacaktır. Nitekim madde gerekçesi de aracın içinde en az bir insan olması gerektiğine vurgu yapar, aksi halde bu suçun tipikliğinin oluşmayacağını belirtir.

Manevi Unsur (Kast)

Ulaşım aracını kaçırma veya alıkoyma suçu, kasıtlı (kasten) işlenebilen bir suçtur. Failin, aracın hareketini engelleme, durdurma veya başka yere yönlendirme fiillerini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Bu suç bakımından özel bir saik aranmaz; yani failin amacı ister fidye istemek, ister kaçmak, ister protesto etmek olsun, eğer eylemi bilerek gerçekleştirdiyse manevi unsur oluşur. Kanun, “genel kast”ın varlığını yeterli görmektedir. Dolayısıyla olası kast (sonucu öngörüp kabullenme) halinde de suç oluşabilir; örneğin asılsız bir bomba ihbarıyla uçağın hareketini geciktireceğini bilen kişi de bu suçu işlemiş sayılabilir.

Taksirle (dikkatsizlikle) bu suçun işlenmesi mümkün değildir. Araç hareketinin kazara veya ihmal sonucu engellenmesi (örneğin trafiğe dalgınlıkla barikat oluşturmak) cezai anlamda bu suça vücut vermez. Ayrıca failin fiili işlerken ulaşım aracının hareketini kısıtladığının farkında olması gerekir. Kastın yönelimi önem taşır: Eğer failin asıl maksadı aracı alıkoymak değil de araca zarar vermek veya araçtaki kişilere saldırmak ise, o zaman TCK 223 değil başka suçlar (mala zarar verme, yaralama vs.) gündeme gelebilir.


Nitekim Yargıtay, trafikte tartışma sonucu bir aracı durdurup sürücüyü darp etme vakasında, failin amacının ulaşım aracını kaçırmak/alıkoymak olmayıp zarar vermek olduğundan kast unsurunun oluşmadığına hükmetmiştir. Bu örnek, fiilin niteliği kadar failin niyetinin de doğru değerlendirilmesinin önemine işaret eder.

3. Ceza Miktarları

TCK 223 maddesi, suçun konusunu oluşturan aracın türüne göre farklı ceza alt ve üst sınırları öngörmüştür. Kanun koyucu, taşıtın türüne ve muhtemel tehlikenin ağırlığına göre hapis cezalarını kademelendirmiştir:

  • Kara Ulaşım Araçları (Araba, otobüs, minibüs, kamyon vb.): Böyle bir aracı kaçıran veya alıkoyan fail 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Örneğin bir taksinin veya özel otomobilin zorla durdurulması bu kapsamdadır.
  • Deniz veya Demiryolu Ulaşım Araçları (Gemi, vapur, feribot, tren vb.): Suçun konusunun deniz ya da demiryolu aracı olması halinde ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapistir. Örneğin bir şehirlerarası trenin raylar üzerinde durdurulması veya bir vapurun rotasından saptırılması durumunda ceza aralığı bu olacaktır.
  • Hava Ulaşım Araçları (Uçak ve helikopter gibi): Bir uçağın hareketinin engellenmesi veya başka yere kaçırılması durumunda ceza çok daha ağırdır: 5 yıldan 10 yıla kadar hapis öngörülmüştür . Bu yüksek ceza, uçak kaçırma eylemlerinin taşıdığı büyük risk ve sonuçlarının ciddiyeti göz önüne alınarak belirlenmiştir.

Belirtilen bu cezalar, suçu oluşturan temel fiiller içindir. Hakim, somut olayın özelliklerine göre TCK’nın genel hükümlerinde yer alan artırım veya indirim nedenlerini (örneğin teşebbüs aşamasında kalma, failin pişmanlık göstermesi, suçun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi gibi durumları) uygulayabilir. Kara ulaşım araçları için öngörülen cezanın alt sınırı 1 yıl olduğundan, mahkemenin takdirine bağlı olarak, şartları oluşursa bu ceza adli para cezasına çevrilebilir veya hükmün açıklanması geri bırakılabilir (HAGB). Ancak deniz/demiryolu ve özellikle havayolu araçlarında ceza alt sınırları daha yüksek olduğu için (2 yıl ve 5 yıl), bu suçlarda genellikle erteleme veya para cezasına çevirme seçenekleri uygulama alanı bulmaz.

HAGB ile ilgili güncel gelişmeleri okumak için tıklayın.

4. Suçun Nitelikli Halleri

“Nitelikli hal” terimi, bir suçun daha ağır cezayı gerektiren biçimlerini veya özel durumlarını ifade eder. TCK 223 maddesinde, ulaşım aracının türüne göre değişen cezalar dışında, suçun işlenişi sırasında başka bazı suçların da meydana gelmesi ihtimaline karşı özel hükümler konulmuştur.

Bu hükümler, suçun birlikte işlendiği hallerde ne yapılacağını belirtir:

  • Kişilerin Hürriyetinin Tahdidi (Özgürlüğünden Yoksun Bırakılması): Eğer bir aracı kaçırma/alıkoyma suçu işlenirken, araçtaki kişilerin özgürlüğü de kısıtlanmışsa (yani kişiler araçtan inmek veya istedikleri yere gitmek hürriyetinden mahrum bırakılmışsa), kanun bu fiilin ayrıca cezalandırılmasını emretmektedir. TCK 223/4’e göre, taşıt kaçırma sırasında insanların hürriyeti tahdit edilmişse, fail ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da ceza alır. Bu, failin tek eylemiyle birden fazla suç işlemesi durumunda özel bir içtima (birleşme) kuralıdır.

    Örneğin bir otobüsü yolcularıyla birlikte kaçıran kişi hem TCK 223’ten hem de ayrıca her bir yolcu için TCK 109’daki hürriyeti yoksun kılma suçundan sorumlu tutulacaktır. Kanun bu şekilde, taşıt kaçırma suçunun içindeki insan özgürlüğüne yönelik ihlali ayrıca cezalandırarak mağdurların haklarını korumaktadır.
  • Kasten Yaralama: Suçun işlenmesi sırasında yol açılan yaralanmalar için de benzer bir kural vardır. TCK 223/5 uyarınca, eğer fail araç kaçırma/alıkoyma eylemi sırasında bir kişiye kasten zarar vermiş ve bu zarar neticesinde mağdur ağır bir biçimde yaralanmışsa (örneğin hayati tehlike geçirme, uzuv kaybı, kemik kırığı gibi ağır neticeler oluşmuşsa), fail ayrıca kasten yaralama suçunun ağır neticeye ilişkin hükümlerine göre de cezalandırılır.

    Burada kastedilen, TCK’daki kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri (TCK m.87) kapsamına giren durumlardır. Örneğin, aracın kaçırılması esnasında bir yolcuya ateş açılması ve yolcunun ağır yaralanması halinde, fail hem ulaşım aracını kaçırma suçundan hem de ayrıca oluşan yaralama suçundan ceza alacaktır.

Yukarıdaki iki durumda kanun “ayrıca cezaya hükmolunur” diyerek, bu fiillerin suçun nitelikli hali olarak değil, ayrı bir suç olarak ele alınacağını vurgulamıştır. Böylece failin işlediği her bir haksız fiil karşılıksız kalmamaktadır. Bunun yanı sıra, araç kaçırma sırasında mala zarar verme suçu da işlenebilir (örneğin aracın camlarını kırmak veya araca zarar vermek).

Kanun, ulaşım araçlarına verilen zararın TCK’daki mala zarar verme suçunun nitelikli hali olarak zaten daha ağır cezalandırıldığını belirtmiştir; bu nedenle ayrıca TCK 223 kapsamında müstakil bir düzenleme yapılmamıştır. Yani fail, araçta maddi hasara yol açmışsa, bu hasar için de ayrıca mala zarar verme suçundan yargılanabilir.

Ayrıca genel ceza hukuku prensipleri uyarınca, eğer araç kaçırma suçu silahla, birden fazla kişiyle ya da gece vakti gibi hallerde işlenmişse, bunlar doğrudan TCK 223’te yazılı olmasa da hakimin ceza tayininde göz önüne alabileceği ağırlaştırıcı sebepler olabilir (örneğin TCK 61’deki takdirî artırım nedenleri veya 62’deki indirim nedenleri değerlendirilirken). Suç, teşebbüs aşamasında kalırsa (örneğin fail aracı durdurmaya çalışmış ancak başaramadan yakalanmışsa) veya gönüllü vazgeçme gibi durumlar olursa, TCK’nın genel hükümleri uygulanarak cezada indirim yapılabilecektir.


5. Uygulamada Örnekler

Bu suç tipine ilişkin yargı kararları ve gerçek hayattan senaryolar, kanunun nasıl uygulandığını göstermesi bakımından faydalıdır. Aşağıda çeşitli örnekler sunulmuştur:

  • Örnek 1 (Uçak Kaçırma Senaryosu): Bir hava yolu ulaşım aracına yönelik en tipik örnek, uçak kaçırma olayıdır. Örneğin, bir kişi uçağa asılsız bomba ihbarı yaparak uçağın planlanan saatte kalkışını geciktirmiş olsun. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, böyle bir durumda failin eyleminin “hukuka aykırı bir davranışla hava ulaşım aracının hareket etmesini engelleme” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Zira fail, sahte ihbarın uçağı durduracağını öngörerek hareket etmiştir ve bu durumda genel kast yeterlidir. Bu olayda kimse zarar görmese de sadece 45 dakikalık bir gecikme bile TCK 223/3 kapsamındaki suçu oluşturmuştur.
    Bu örnek, suçun tehlike suçu niteliğinde olduğunu, yani somut bir zarar doğmasa bile ulaşım güvenliğini tehlikeye sokmanın cezalandırıldığını gösterir.
  • Örnek 2 (Yol Kesme – Protesto veya Eylem Durumu): Gerçek hayatta bazen protesto gösterilerinde veya toplu eylemlerde yolların kesilerek araçların geçişine engel olunduğu görülmektedir. Bu tür durumlar da TCK 223 kapsamına girebilir.

    Örneğin, bir grup göstericinin karayoluna barikat kurup araçların geçmesini bir süre engellediği bir olayda, mahkeme sanığın eylemini ulaşım araçlarının yolunun kesilerek bekletilmesi suretiyle TCK 223/1’e uygun bulmuştur.

    Yargıtay da bu kararı onaylamış, yaklaşık bir saat boyunca araçların yolda durmaya zorlanmasını ulaşım aracını alıkoyma suçu olarak değerlendirmiştir. Bu örnekte failin savunması “niyetinin suç işlemek olmadığı” yönünde olsa da, yolun kesilmesi fiili kasten gerçekleştirildiği ve haksız tahrik gibi nedenler de yeterli görülmediği için beraat talebi reddedilmiştir. Dolayısıyla, amacı ne olursa olsun yolu kesip araçların hareketine engel olmak bu suçu oluşturabilir.
  • Örnek 3 (Kara Araçlarında Kasıt Ayrımı): Bir başka örnek, iki sürücünün karıştığı bir kavga sonucunda meydana gelen eylemdir. Diyelim ki trafikte tartıştığınız bir sürücü aracınızla önünüze kırıp sizi durmaya zorladı ve ardından aracınızdan indirip darp etti. Bu durumda karşı taraf hakkında TCK 223 kapsamında bir suçtan söz edilebilir mi? Yargı kararları, eğer failin asıl amacının aracı kaçırmak veya alıkoymak değil de kavga etmek, yaralama veya mala zarar verme gibi başka bir saikle hareket etmek olduğu anlaşılıyorsa, ulaşım aracını kaçırma/alıkoyma suçunun unsurlarının oluşmayacağını belirtmektedir.
    Nitekim Yargıtay 8. Ceza Dairesi bir kararında, trafikte selektör yapma, aracın önünü kesip durdurma ve sonrasında kavga çıkarma şeklindeki olayda, sanığın araç kaçırma kastı ile değil zarar verme kastı ile hareket ettiğine hükmederek TCK 223 suçundan mahkûmiyet kararını bozmuştur. Bu örnek, her aracın durdurulması olayının otomatik olarak bu suçu oluşturmayacağını, kastın yöneliminin doğru tespit edilmesinin önemini gösterir.

Yukarıdaki örnekler, uygulamada hem klasik anlamda “taşıt kaçırma” (özellikle uçak kaçırma gibi) durumlarını, hem de günlük hayatta karşılaşılabilecek yol kesme, aracın önünü kesme gibi eylemlerin hangi hallerde bu suça vücut vereceğini ortaya koymaktadır. Her olayın koşulları ayrı değerlendirilir; önemli olan, failin eyleminin TCK 223’te tanımlanan fiile uyup uymadığı ve bunun kasten yapılıp yapılmadığıdır.

6. Hukuki Değerlendirme

Hukuk sisteminde yeri: Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçu, 2005 yılında yürürlüğe giren yeni TCK ile birlikte getirilen, kamu güvenliğini ve ulaşım özgürlüğünü koruyan önemli bir suç tipidir. Bu suç, toplu ulaşım araçlarına karşı işlenen suçlar başlığı altında düzenlenerek, gerek bireylerin seyahat özgürlüğünü gerekse kamusal ulaşım sisteminin düzenini bozan eylemlerin müstakil olarak cezalandırılmasını sağlamıştır.

Eski TCK’da benzeri fiiller farklı suçlar kapsamında değerlendirilebiliyorken (örneğin kişi hürriyetinden yoksun kılma, yağma veya genel asayişe karşı suçlar gibi), yeni TCK bu tip eylemleri ayrı bir maddede tanımlayarak uygulamadaki boşluğu doldurmuştur. Böylece uçak kaçırma, tren kaçırma gibi olaylar ya da karayolunda yol kesme fiilleri net bir hukuki zemine oturtulmuştur.

Suçla mücadelede yaşanan sorunlar: Pratikte bu suç nispeten ender rastlanmakla birlikte, meydana geldiğinde ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Özellikle havayolu ve demiryolu araçlarının kaçırılması genelde terör veya organize suç kapsamında ortaya çıkar ve birden fazla suçu bir arada barındırır. Bu durumda soruşturma ve kovuşturma makamları, olayı yalnız TCK 223 kapsamında değil, terörle mücadele mevzuatı gibi özel kanunlar kapsamında da ele almak durumunda kalabilir.

Örneğin uçak kaçırma eylemi, TCK 223’ün yanı sıra uçaklarda işlenen suçlara dair uluslararası sözleşmeler ve Terörle Mücadele Kanunu hükümlerini de gündeme getirebilir. Bu çoklu hukuki değerlendirme gerekliliği, yargılama süreçlerini karmaşıklaştırabilmektedir. Bir diğer zorluk, suçun unsurlarının diğer benzer fiillerden ayrılmasında ortaya çıkar. Yukarıda değinildiği gibi, bazı durumlar mala zarar verme veya kişiye karşı şiddet suçları ile iç içe geçebilir.


Hukukçuların burada doğru nitelendirme yapması kritiktir: Hangi eylemde TCK 223 uygulanacağını, hangi halde sadece diğer suçların oluşacağını ayırt etmek gerekebilir. Yargıtay kararları bu konuda kılavuzluk etse de gri alanlar her zaman mümkündür.

Öneriler: Bu suçla mücadelede öncelikle önleyici tedbirler büyük önem taşır. Özellikle toplu taşıma araçlarında güvenlik tedbirlerinin artırılması (havalimanlarındaki güvenlik kontrolleri, otobüs ve trenlerde acil durum butonları, polis eskortları gibi) suçun işlenmesini engelleyici etki yapar.
Hukuki açıdan bakıldığında, mevcut düzenleme aslında büyük ölçüde yeterlidir ve farklı durumları ayrı fıkralarda ele alarak kapsamlı bir çerçeve sunmuştur. Ancak uygulamada adil ve orantılı ceza vermek önemlidir. Örneğin, bir şehirlerarası otobüsün kaçırılması ile içinde tek kişi bulunan bir otomobilin kısa süreliğine alıkonulması aynı ceza aralığında (1–3 yıl) değerlendirilmektedir; burada somut olayın vahametini göz önüne alarak hakimlerin takdir hakkını isabetli kullanması gerekir.
Gerekirse, doktrinde bu tür farklılıklar tartışılarak kanun koyucuya yol gösterilebilir (örneğin, kara araçları için yolcu sayısı veya aracın türüne göre farklı ceza öngörülmesi gibi bir revizyon ihtiyaç olup olmadığı değerlendirilebilir).

Ayrıca, yargı uygulamasında birliğin sağlanması önemlidir. Bazı olaylarda hem TCK 223 hem de kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi suçlardan ayrı ayrı cezalar verilirken, bazı olaylarda TCK 223 içinde hürriyeti tahdit unsurunun eridiği düşünülerek tek ceza verildiği görülebilmektedir.
Kanunun 4. fıkrası aslında ayrıca ceza verileceğini söyleyerek bu konuda yol gösterse de, uygulamada tereddütler yaşanmıştır. Bu nedenle, Yargıtay içtihatlarının bu madde özelinde istikrarlı hale gelmesi ve ilk derece mahkemelerinin de bu içtihatlara uygun kararlar vermesi önerilir.

Sonuç olarak, ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçu, toplumsal düzende önemli bir yere sahip ulaşım özgürlüğünü koruyan, belirli durumlarda ağır cezai yaptırımı olan bir suçtur. Hem vatandaşların bu konuda bilinçli olması (örneğin, bir protesto amacıyla bile olsa yol kesmenin ciddi bir suç olduğunu bilmek) hem de kolluk kuvvetlerinin bu suçun önlenmesine yönelik duyarlı olması gerekir.

Hukuken sağlanan bu korumanın etkin biçimde uygulanması, ulaşım güvenliğinin ve kamu düzeninin sürdürülebilmesi açısından şarttır.

Kaynaklar:

  • Türk Ceza Kanunu m.223 metni
  • Yargıtay kararları ve örnek olaylar
  • Ankara Barosu Dergisi 2011/1 , ULAŞIM ARAÇLARINA VEYA SABİT PLATFORMLARA KARŞI SUÇLAR *Prof. Dr. Zeki HAFIZOĞULLARI **Arş. Gör. Ezgi AYGÜN EŞİTLİ

Yorum Bırakın

Recent Articles

Mart 18, 2025
Paranın Değer Kaybı Davası 2025 Güncel Karar Munzam Zarar
Mart 17, 2025
Karar İncelemesi Ortaklığın Giderilmesi ve Ehil Mirasçılık Değerlendirmesi
Mart 17, 2025
Ortaklığın Giderilmesi Davası: Mirasçılar Arasında İhale Mümkün mü?
Mart 17, 2025
AYM Bireysel Başvuru Harcı Anayasa’ya Aykırıdır!
Mart 17, 2025
Vefat Eden Yakınımın Mallarını Nasıl Öğreniriz?
Mart 14, 2025
Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapıların Yıkımı İçin Tebligat Yapılması Zorunlu mudur?
Mart 14, 2025
Kira Sözleşmesi Bittiğinde Kiracı Otomatik Olarak Evden Çıkmak Zorunda mı?
Mart 13, 2025
Avukatlık Mesleğinin Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi: Ne Anlama Geliyor?
Mart 13, 2025
Maaşını Eksik veya Geç Alan İşçiler Ne Yapabilir? Haklarınızı Biliyor Musunuz?
Mart 12, 2025
Trafik Kazasında Kusurlu Tarafın Tazminat Sorumluluğu
Mart 12, 2025
SGK’dan İşçiye Kolaylık! İşten Ayrılış Kodunu Artık SGK Düzeltecek
Mart 12, 2025
Havalı Tabanca Öldürür mü? Hukuki ve Tıbbi Açıdan Değerlendirme
Mart 11, 2025
Ayıplı Mal Tüketici Hukuku Rehberi Kısa Yollar Pratik Çözüm
Mart 10, 2025
İşten Nasıl Çıkılır? Tazminat Alarak Ayrılmanın Yolları
Mart 10, 2025
3194 Sayılı Kanunun 32. Maddesi Gereğince İmar Mevzuatına Aykırıdır Belirtmesi Nedir ve Nasıl Kaldırılır?
× Avukata Sor