Genel Bakış ve Amaç
Türkiye Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti arasında imzalanan adli işbirliği anlaşması, her iki ülkenin vatandaşlarının yasal haklarını koruma ve suçla mücadelede işbirliğini güçlendirme amacını taşır.
Anlaşma, Ankara’da 3 Şubat 2010 tarihinde imzalanmıştır.
Anlaşma, adli yardımlaşma, belgelerin tebliği, hükümlülerin nakli ve ceza soruşturması gibi çeşitli alanları kapsar.
Adli Yardımlaşma ve Belgelerin Tebliği
Anlaşma, ceza alanında adli yardımlaşmayı detaylı bir şekilde ele alır. Adli yardımlaşma, adli belgelerin tebliği, delil teşkil eden belge ve eşyaların aranması, el konulması ve teslimi, suçtan elde edilen gelirlerin aranması, el konulması ve müsaderesi, bilirkişi incelemesi, şüpheli ve sanıkların ifadelerinin alınması, tanıkların ve bilirkişilerin dinlenmesi, eşya ve olay yeri incelemesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu, iki ülke arasında suç soruşturmalarında ve yargılamalarda önemli bir işbirliği düzeyini gösterir.
Tebliği istenilen belgelerin, talep edilen tarafın dilinde yapılmış ve resmen tasdik edilmiş tercümelerle birlikte gönderilmesi gerektiği belirtilir. Bu, talep edilen tarafın kendi kanununun öngördüğü şekilde tebligatı yapabilmesini sağlar. Aksi takdirde, belge ancak muvafakat ile tebliğ edilebilir.
Adli yardımlaşma taleplerinin reddedilme halleri de net bir şekilde tanımlanır. Talep edilen tarafın, talebi ülkesinin egemenlik, güvenlik ve kamu düzenini haleldar edecek nitelikte görmesi veya talebin anayasaya veya iç mevzuata aykırı nitelikte olması durumunda, adli yardımlaşma talebi reddedilebilir. Bu reddin gerekçesi de belirtilir, bu da talep eden tarafa net bir geri bildirim sağlar.
Hükümlülerin Nakli
Anlaşma, hükümlülerin nakli sürecini detaylandıran bir dizi madde içerir. Bu süreç, hükümlülerin kendi ülkelerine dönüşlerini sağlayarak, rehabilitasyonlarının kolaylaştırılmasına ve yabancı bir ülkede ceza infazıyla ilişkili potansiyel zorlukların üstesinden gelinmesine olanak tanır. İşte bu sürecin önemli noktaları:
- Hüküm ve İnfaz Devletleri: Anlaşmada, “Hüküm Devleti”, hükümlünün mahkum edildiği ülke; “İnfaz Devleti” ise, hükümlünün cezasının infaz edileceği, genellikle vatandaşı olduğu ülke olarak tanımlanır.
- Nakil Süreci: Hükümlünün nakli, ilgili tarafların (hükümlü, hükümlü temsilcisi veya yakınları) talebi ve her iki devletin kabulü üzerine gerçekleşir. Nakil talebi, belirli şartlara bağlıdır ve hükümlünün rızası esastır.
- Rıza Şartı: Hükümlünün nakli, ancak kendi rızasıyla gerçekleştirilebilir. Rızanın zorlama olmaksızın özgürce verildiğinden emin olunması gerekmektedir. Eğer hükümlü rızasını geçerli bir şekilde ifade edemiyorsa, yasal temsilcisinin muvafakati aranır.
- Ceza Dönüştürme: Nakil gerçekleştiğinde, İnfaz Devleti, cezanın niteliği ve süresi bakımından kendi mevzuatıyla uyumlu hale getirebilir. Ancak, dönüştürülen ceza, İnfaz Devleti kanunlarında aynı suç için öngörülen azami miktarı aşamaz ve Hüküm Devletinde verilen cezadan daha ağır olamaz.
- Bilgi Paylaşımı: İnfaz Devleti, hükümlünün naklini kabul edip etmediğini ve hükmün infazıyla ilgili bilgileri Hüküm Devletine bildirir.
Suçla Mücadelede İşbirliği
Anlaşma, suçla mücadelede iki ülkenin işbirliğini derinleştirir. Özellikle terörizm, uyuşturucu kaçakçılığı ve insan ticareti gibi uluslararası suçlarla mücadelede koordinasyon ve işbirliği vurgulanır.
- Adli Yardımlaşma ve Belgelerin Tebliği: İki ülke arasında bir suç soruşturması sırasında, şüphelinin telefon kayıtlarının paylaşılması istenebilir. Bu, suçun çözülmesinde kritik bir rol oynayabilir.
- Hükümlülerin Nakli: Bir hükümlünün, ailevi bağları nedeniyle kendi ülkesine nakledilmesi, sosyal reintegrasyon sürecini olumlu yönde etkileyebilir. Örneğin, bir hükümlü, cezasını kendi ülkesinde çekerken aile desteğinden yararlanabilir.
- Suçla Mücadelede İşbirliği: Terörizmle mücadelede, iki ülke istihbarat birimlerinin paylaşımı hayati öneme sahip olabilir. Örneğin, potansiyel bir terör saldırısını önlemek için zamanında bilgi alışverişi yapılabilir.