Vergi Hukukunun Temel Kavramları
Tarh ve tahakkuk kavramları, Türk vergi terminolojisinin temel taşlarından olup, kökenleri Arapça’ya dayanmaktadır.
“Tarh” kelimesi Arapça “tahrīr” kelimesinden türetilmiştir ve “belirlemek, tespit etmek, yazmak” anlamlarına gelir. Vergi bağlamında tarh, vergi miktarının ve ödeme süresinin belirlenmesi ve tespit edilmesi sürecini ifade eder. Bu kavram, Osmanlı döneminde “vergi koymak” olarak kullanılmıştır ve vergilendirme sürecinin ilk adımını temsil eder.
“Tahakkuk” kelimesi ise Arapça “tahakkuk” kökünden gelir ve “gerçekleşmek, kesinleşmek, tamamlanmak” gibi anlamlara sahiptir. Vergilendirme bağlamında tahakkuk, tarh edilen verginin ödenebilir bir duruma gelmesi, yani vergi borcunun kesinleşmesini ve tamamlanmasını anlatır. Osmanlı döneminde bu terim, genellikle “vergi tahsili” süreciyle ilişkilendirilmiştir.
Vergi Tahakkuku Vergi tahakkuku, bir vergi yükümlülüğünün mükellef açısından kesin ve ödenebilir hale gelmesidir. Yani, bir vergi borcunun ne kadar olduğunun ve kime ait olduğunun resmi olarak tespit edildiği andır. Bu işlem, vergi dairelerince mükellefin beyanı veya resmi kayıtlar esas alınarak yapılır.
Vergi Tarhı Vergi tarhı ise, tahakkuk eden vergi borcunun, ilgili mükellefe resmi olarak bildirilmesi ve ödeme yükümlülüğünün resmi olarak istenmesi sürecidir. Yani, vergi dairesinin mükellefe ne kadar vergi ödeyeceğini bildirdiği ve ödeme için çağrı yaptığı aşamadır.
Farkları Ana fark, tahakkukun bir hesaplama ve tespit süreci olması, tarhın ise bu tespit edilen vergi borcunun mükellefe tebliğ edilmesi ve tahsilat sürecinin başlatılması anlamına gelmesidir. Kısacası, tahakkuk “ne kadar” ödeneceğini belirlerken, tarh “şimdi ödeme zamanı” demektir.
Vergi Hukukunda Dava Açma Süreleri
Vergi mahkemeleri ve idare mahkemeleri, Türkiye’deki idari yargı sisteminin iki önemli parçasıdır. Vergi mahkemeleri, özellikle vergi ile ilgili konularda karar vermek üzere özel olarak görevlendirilmişken, idare mahkemeleri daha geniş bir yelpazede idari konuları ele alır.
Vergi mahkemelerinin görev alanı, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde detaylandırılmıştır. Bu görev alanına göre, vergi mahkemeleri genel bütçe, il özel idareleri, belediye ve köylerle ilgili vergi, resim, harç gibi mali yükümlülükler ve bu konularla ilgili cezaları içeren davaları görür.
Ayrıca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile ilgili davalar da vergi mahkemelerinin yetki alanına girer.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre, vergi mahkemelerinde dava açma süresi genellikle 30 gündür. Bu süre, vergi tarhiyatları, idare tarafından yapılan düzeltmeler ve cezalara karşı açılacak davalarda geçerlidir.
Ancak, bazı özel durumlar için farklı süreler belirlenmiştir. Örneğin, 6183 sayılı Kanun kapsamında, ödeme emirlerine ve ihtiyati hacizlere karşı açılacak davalar için belirlenen süre 15 gündür. Bu, vergi mükelleflerinin bu tür idari işlemlere karşı hızlı bir şekilde harekete geçmeleri gerektiği anlamına gelir.
“Uyuşmazlık konusu olayda davacı adına düzenlenen ve usulüne uygun olarak tebliğ edilen vergi/ceza ihbarnamelerine konu vergi ve cezalara karşı davacı tarafından süresinde dava açılmadığı görülmüş olup ancak vergi ve cezalara karşı süresinde açılacak davada incelenebilecek nitelikte olan davacı iddialarının ödeme emrine karşı açılan davada incelenmesine olanak bulunmadığı gibi davacının ileri sürdüğü iddialarının 6183 sayılı Kanun’un ilgili maddesi kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle vergi mahkemesince, bu husus gözetilmeksizin dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezalara karşı süresinde açılmış olan davada yapılabilecek hukuka uygunluk denetiminin bu aşamada yapılarak davanın sonuçlandırılması hukuka uygun düşmemiştir.” DANIŞTAY . Vergi Dava Daireleri Kurulu Esas: 2022 / 901 Karar: 2023 / 8 Karar Tarihi: 25.01.2023