İsmimi Nasıl Değiştirebilirim ? İsmimi Değiştirmek için Ne Yapmam Gerekir?
İsim değiştirme ile isim düzeltmeyi karıştırmamak gerekir.
İsim düzeltme, kişinin isminin genel ahlaka aykırı, imla hatası, noktalama hatası olması gibi durumlarda nüfus müdürlüklerinde düzeltilmesini sağlayan idari bir yoldur. Hiyanur isminin yanlışlıkla Hayanur olarak yazılması Kezban’ın Kezziban olarak yazılması gibi.
İsim değiştirme ise kişinin ismini farklı bir isim olarak yeniden seçmesidir.
Soyadı Değiştirmek için Aynı Dava Açılır
Aynı dava ile hem isim hem soy isim değişikliği talep edilebilir. Her iki dava için de aynı yol izlenecektir. Soy isim değişikliği için farklı bir kanun maddesi yazılmamıştır. Yazıda anlatılanlar soyadı değişikliği için de geçerlidir.
İsim değişikliği kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Yani esas olan şahsın iradesidir. Başka biri karar veremez.
Kendi adının değişmesine veya aynı kalmasına yine şahsın kendisi karar verecektir.
İsim değişikliği Türk Medeni Kanunu 27.maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir;
2. Adın değiştirilmesi
Madde 27- Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir.
Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur.
Ad değişmekle kişisel durum değişmez.
Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.
Haklı sebep nedir ?
Türk Hukukunda esas olan adın değiştirilmemesidir. Adın değiştirilmesi istisna olup haklı sebep ileri sürülmesi gerekir. Bir harfin değiştirilmesi, kaldırılması, yazımının değiştirilmesi de adın değiştirilmesidir.
Yargıtay genel olarak, kişinin sosyal çevresinde bilinip tanındığı ismi kullanmak istemesini haklı sebep olarak kabul etmektedir.
Haklı sebepler genel olarak üç kategoride sayılır.
Kişisel sebepler, adın gülünç, iğrenç, çirkin olması durumlarında geçerlidir.
Aile ilişkisinden doğan sebepler, genellikle soyadının değiştirilmesinde ortaya çıkar. Soyadı değişiminde kişinin mensup olduğu aile ile bağları kopacağı için hakimin haklı sebebi özellikle inceler.
Ticari faaliyete ilişkin sebepler, kişinin ticari faaliyetini etkileyecek, ticari faaliyeti katlanılmaz hale getirecek durumlar olabilir.
Kişi istediği ismi alabilir mi?
Kişinin istediği ismi alması mümkün değildir. Kanunun aradığı şartları sağlaması ahlaka, adaba ve kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. Siyasi çağrışımlar yapan ideoloji temsil eden isimlerin alınması mümkün değildir. Ancak haklılığı ispat edilirse kişi yabancı Türkçe olmayan bir isim alabilir. Ancak alfabenin latin harfleri olması gerekir.
Prometheous isimli alınmış emsal bir isim vardır. Mahkeme gerekçe üzerinde duracağından sebepler detaylı olarak açıklanmalıdır.
YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 1998/ 1800 Karar: 1998 / 2356 Karar Tarihi: 10.03.1998
ÖZET: Kişi etrafınca bilindiği, tanındığı ve çağrıldığı ismi kayden de taşımaya hakkı olduğundan bu husus haklı nedenlerdendir. İsmin Arapça olması onun Türkiye’de kullanılmasına engel değildir. Ancak, çocuğun isim değişikliği özlük statüsünde önemli değişiklik teşkil ettiği cihetle evli gözüken davacı annenin davasına babanın muvafakatı alınmadan bakılamaz. Mahkemece, keyfiyet babadan da sorularak değişikliğe muvafakat edip etmediği belirlenmeli ve ondan sonra yukarıdaki hususlar dikkate alınarak karar verilmelidir.
YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 1998/ 1122 Karar: 1998 / 1957 Karar Tarihi: 02.03.1998
ÖZET: Medeni Kanun haklı nedenin varlığı halinde isim değişikliğine cevaz vermektedir. Bu maddeye göre haklı sebep, kayıtlı ismin küçük düşürücü ve alçaltıcı olmaktan ibaret değildir. Etrafınca çağrıldığı isme kayden de sahip olmak davacının hakkı olup, bu hususta sözü edilen yasa hükmü uyarınca haklı neden sayılır.
Görevli ve yetkili mahkeme neresidir ?
Talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Dava nüfus müdürlüğüne karşı açılır.
Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olacaktır.
YARGITAY 20.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 8812 Karar: 2017 / 7481 Karar Tarihi: 09.10.2017
ÖZET: Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, ilgili Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Hukuk Genel Kurulunca da benimsenmiş olup, bu nedenle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
—
YARGITAY 20.Hukuk Dairesi Esas: 2020/ 162 Karar: 2020 / 693 Karar Tarihi: 13.02.2020
ÖZET: Dayanak belgelerindeki bilgilerin aile kütüklerine işlenmesi sırasında yapılmış bir maddî hata söz konusu değil ise, aile kütüğünün herhangi bir kaydında düzeltme veya değişiklik ancak mahkeme kararı ile yapılabilecektir. Nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi hâkimden istenebilir. Diğer yandan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 36/1-b maddesinde ise ad ve soyadı değişikliğinin sırayetine ilişkin hükümler bulunmaktadır. Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, adı geçen Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/12/2013 gün ve 2013/18-464 E. – 2013/1698 K. sayılı ilâmıyla da benimsenmiş olup, bu nedenle, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a-b maddesi kapsamında olan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE karar verilmiştir.
Dava Nüfus Müdürlüğüne karşı mı açılır ? Çekişmesiz Yargı işi midir ?
Emsal kararlarda yargılamanın çekişmesiz yargı işi olmadığı, davacıya ispat yükü yüklediği, çeşitli haklı sebepleri delilleri ile beraber ileri sürmesi külfeti eklenmiş olup, davanın reddedilmesi ihtimali de mevcuttur. Veraset ilamının talep edilmesi bir çekişmesiz yargı işine örnek verilebilirken, isim değiştirilmesi için açılan dava çekişmelidir.
Dava nüfus müdürlüğüne karşı açılacaktır.
https://www.kaysis.gov.tr/ adresinden ilgili nüfus müdürlüğünün UYAP için gerekli DETSİS numarası bulunabilir.
Vekaletnamede özel yetki gerekli midir ?
Vekaletname özel yetki alınması ad ve soyad değişikliği için avukata yetki verildiğinin yazılması gerekir. Avukata iki kez vekalet vermek zorunda kalmak istemiyorsanız bu detaya dikkat edin.
YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 2006/ 5835 Karar: 2006 / 6584 Karar Tarihi: 21.09.2006
ÖZET: Dava dilekçesine ekli vekaletname genel nitelikte olup, vekil eden davacıların çocuklarının adlarının değiştirilmesi konusunda özel bir yetkiyi içermemektedir. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan ad değişikliği davasının vekil aracılığı ile açılabilmesi için vekile verilen vekaletnamede özel yetki olması gerekir. Ayrıca, kararın verildiği yargılamanın son oturumuna katılan Cumhuriyet Savcısının ad ve soyadı ile sicil numarasının gerekçeli kararın başlık kısmında gösterilmemiş olması doğru değildir.
Ölü kişinin adı değiştirilebilir mi ?
Vefat etmiş kişinin adı değiştirlemez. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğunda yalnızca kişi kendisi talep edebilir. Mirasçılarına böyle bir dava açma hakkı tanınmamıştır.
YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 2010/ 2508 Karar: 2010 / 7455 Karar Tarihi: 13.05.2010
ÖZET: Haklı sebebin varlığı halinde ismin değişmesine ve bu değişikliğin nüfus siciline kaydedilmesine imkan vermekte ise de, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan bu hakkı ancak kişinin kendisi kullanabilir. Ölü olduğu belirlenen kişinin soy isminin değiştirilmesine ilişkin davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yurt Dışında Kullandığım İsmimi Türkiye’de Tescil Ettirebilir Miyim?
Şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan bu mümkündür. Yurt dışında kullanılan ismin ülkemizde tescil ettirilmesinde de kamu yararı vardır. Kişi vefat ettiği zaman miras hukuku, sigorta gibi kayıtlarda uyuşmazlık yaşanmasının da böylece önüne geçilmiş olunur.
Dava ikinci kez açılabilir mi ?
Davanın ikinci kez açılabileceğine dair Yargıtay kararları bulunmaktadır. Ancak haklı sebebin ispatı daha da zor olacaktır.
Nüfus Hizmetleri Kanunu 36.maddede bu konuya ilişkin düzenleme getirilmiştir.
‘b) (Değişik: 19/10/2017-7039/9 md.) Haklı sebeplerin bulunması hâlinde aynı konuya ilişkin düzeltme yapılması hâkimden istenebilir. Ad değişikliği hâlinde, nüfus müdürlüğü bu kişinin çocuklarının baba veya ana adına ilişkin kaydı, soyadı değişikliğinde ise eşin ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzeltir’
Emsal bir karar ise şu şekildedir;
YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 2002/ 11187 Karar: 2003 / 48 Karar Tarihi: 20.01.2003
ÖZET: Haklı nedenin varlığı halinde, soyadın düzeltilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir. İsim ve soyadı değişikliğine ilişkin davaların doğum tarihinin düzeltilmesi ile ilgili davalarda olduğu gibi ikinci kez açılamayacağına dair bir yasa hükmü de bulunmamaktadır.
EMSAL KARARLAR
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2015/5694
Karar Numarası: 2016/347
Karar Tarihi: 13.01.2016
KİŞİNİN İSMİNİN NÜFUS KAYDINDA DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI Dinlenen Tanıkların Davacının Arkadaş Çevresinde ve Aile Arasında Farklı Bir İsim İle Bilindiğini Beyan Ettikleri – Kolluk Araştırma Tutanağı ve Adli Sicil Kaydına Göre de İsim Değişikliğine Engel Bir Nedenin Bulunmadığı – Davacının Farklı Bir İsim İle Bilindiği Tespit Edildiğinden ve Davacı Tarafından Haklı Nedeni Kanıtladığından Davanın Kabulüne Karar Verileceği
Özeti: Kişi, haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Kanun’un buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla bir kişi iş ve aile ilişkilerinde tanındığı adını kullanabilir ve bu adla nüfusa tescilini isteyebilir. Yargılama sırasında dinlenen tanıklar, davacının arkadaş çevresinde ve aile arasında adı ile bilindiğini beyan ettiklerinden ve kolluk araştırma tutanağı ve adli sicil kaydına göre de isim değişikliğine engel bir nedenin bulunmadığı, davacının adı ile bilindiği tespit edildiğinden ve davacı tarafından haklı nedeni kanıtladığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
Dava dilekçesinde, davacının olan adının nüfus kaydında “” olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde özetle; nüfus kayıtlarında adının “” olarak kayıtlı olmasına rağmen tüm yakınları ve etrafında “” ismi ile tanındığını ve bu isimle çağrıldığını belirterek nüfus kayıtlarındaki “Süreyya” olan adının “” olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmü uyarınca kişi, haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Yargıtay uygulamalarında yasanın buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla bir kişi iş ve aile ilişkilerinde tanındığı adını kullanabilir ve bu adla nüfusa tescilini isteyebilir.
Yargılama sırasında dinlenen tanıklar, davacının arkadaş çevresinde ve aile arasında adı ile bilindiğini beyan ettiklerinden ve kolluk araştırma tutanağı ve adli sicil kaydına göre de isim değişikliğine engel bir nedenin bulunmadığı, davacının adı ile bilindiği tespit edildiğinden ve davacı tarafından haklı nedeni kanıtladığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C YARGITAY
20.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 8812
Karar: 2017 / 7481
Karar Tarihi: 09.10.2017
ÖZET: Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, ilgili Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Hukuk Genel Kurulunca da benimsenmiş olup, bu nedenle uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
(4721 S. K. m. 27) (5490 S. K. m. 36) (6100 S. K. m. 382, 383) (YHGK. 25.12.2013 T. 2013/18-464 E. 2013/1698 K.)
Taraflar arasındaki davada … 14. Asliye Hukuk ve … 16. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
Dava, davacının nüfus kaydında “…” olan isminin “…” olarak değiştirilmesi istemine ilişkindir.
… 14. Asliye Hukuk Mahkemesince, davada isim değişikliğinin talep edildiği ve uyuşmazlığın çekişmesiz yargı işi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
… 16. Sulh Hukuk Mahkemesi ise davanın 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1. maddesinden kaynaklandığı gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
İsmin değiştirilmesi istemi, 6100 sayılı HMK’nın 382/2-a-2 maddesinde çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmiştir. HMK’nın 383. maddesine göre çekişmesiz yargı işinde görevli mahkeme aksine bir düzenleme olmadığı surette sulh hukuk mahkemesidir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi hâkimden istenebilir. Diğer yandan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 36/1-b maddesinde ise ad ve soyadı değişikliğinin sırayetine ilişkin hükümler bulunmaktadır. Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, adı geçen Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/12/2013 gün ve 2013/18-464 E. – 2013/1698 K. sayılı ilâmıyla da benimsenmiş olup, bu nedenle, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a-b maddesi kapsamında olan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; … 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
KAYNAK SİNERJİ
T.C YARGITAY
20.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 2795
Karar: 2016 / 5245
Karar Tarihi: 09.05.2016
ÖZET: Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, adı geçen Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/12/2013 gün ve 2013/18-464 E. – 2013/1698 K. sayılı ilâmıyla da benimsenmiş olup, bu nedenle, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a-b maddesi kapsamında olan uyuşmazlığın F . 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
(6100 S. K. m. 21, 22, 382, 383) (4721
S. K. m. 27) (5490 S. K. m. 36)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki nüfus kayıt düzeltim istemine ilişkin davada Fethiye 3. Asliye Hukuk ve Fethiye 1. Sulh
Hukuk Mahkemelerince ayrı
ayrı
görevsizlik
kararı
verilmesi nedeni ile yargı
yerinin belirlenmesi için
gönderilen
dosya içindeki
tüm
belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
Dava, davacının nüfus kaydında “… …” olan adının “… …” olacak şekilde düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın çekişmesiz yargı niteliğinde olduğu
ve görevli
mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu
gerekçesiyle
görevsizlik
kararı
verilmiştir.
Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise HMK’nın 2. maddesi uyarınca görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, bu hususta özel kanunda açık düzenleme bulunduğundan
bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
İsmin değiştirilmesi istemi, 6100 sayılı HMK’nın 382/2-a-2 maddesinde çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmiştir.
HMK’nın
383. maddesine göre
çekişmesiz yargı işinde görevli mahkeme aksine bir düzenleme olmadığı surette
sulh hukuk mahkemesidir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe
dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi
hâkimden
istenebilir. Diğer yandan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının
düzeltmeyi
isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı
Kanunun 36/1-b maddesinde ise ad ve soyadı değişikliğinin sırayetine ilişkin
hükümler bulunmaktadır. Davacının talebinin
çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, adı geçen Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/12/2013 gün ve 2013/18-464 E. – 2013/1698 K. sayılı ilâmıyla
da benimsenmiş olup, bu nedenle, 5490 sayılı Kanunun
36/1-a-b maddesi kapsamında olan uyuşmazlığın
Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Sonuç:
Yukarıda
açıklanan
nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09.05.2016 gününde
oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
KAYNAK SİNERJİ
T.C YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 2010/ 2508 Karar: 2010 / 7455 Karar Tarihi: 13.05.2010
ÖZET: Haklı sebebin varlığı halinde ismin değişmesine ve bu değişikliğin nüfus siciline kaydedilmesine imkan vermekte ise de, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan bu hakkı ancak kişinin kendisi kullanabilir. Ölü olduğu belirlenen kişinin soy isminin değiştirilmesine ilişkin davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
(4721 S. K. m. 27) (1086 S. K. m. 427)
Dava: Davacı İbrahim Alankaya ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Karasu Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 18.6.2009 günlü ve 2009/142-168 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.2.2010 gün ve 2010/30997-sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar: Davacı tarafından açılan davada, babası Aşır’ın soy isminin nüfus kayıtlarında Köse olarak gözüktüğü bunun karışıklıklara neden olduğu belirtilerek, babasının soy isminin Alankaya olarak değiştirilmesinin talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 9.10.1951 tarihinde vefat ettiği anlaşılan Aşır’ın soy isminin Alankaya olarak değiştirilmesine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesi haklı sebebin varlığı halinde ismin değişmesine ve bu değişikliğin nüfus siciline kaydedilmesine imkan vermekte ise de, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan bu hakkı ancak kişinin kendisi kullanabilir. Ölü olduğu belirlenen kişinin soy isminin değiştirilmesine ilişkin davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.’nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 13.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)KAYNAK SİNERJİ
T.C YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 2002/ 11187 Karar: 2003 / 48 Karar Tarihi: 20.01.2003
ÖZET: Haklı nedenin varlığı halinde, soyadın düzeltilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir. İsim ve soyadı değişikliğine ilişkin davaların doğum tarihinin düzeltilmesi ile ilgili davalarda olduğu gibi ikinci kez açılamayacağına dair bir yasa hükmü de bulunmamaktadır.
(4721 S. K. m. 27)
Dava dilekçesinde isim değişikliği istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, dava dilekçesinde Aras ismini kullandığını, çevrede bu isim ile tanınıp bilindiklerini ileri sürerek, nüfus kaydında Arsak olan isminin Aras olarak düzeltilmesini istemiştir.
Medeni Kanunun 27. maddesine göre, haklı nedenin varlığı halinde, soyadın düzeltilmesi mümkün olup, Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı soyadı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir. Çünkü herkes, etrafında tanındığı ve çağrıldığı soyadını yasaya aykırı olmadıkça resmen ve kayden taşımak hakkına sahiptir.
Mahkemece dava; davacının murisinin 1959 yılında isim değişikliği davası açıp davacının şimdiki ismini aldığı, Nüfus Kanununa göre ikinci kez değişikliğin mümkün olamayacağı nedeniyle usul ve yasaya uygun bulunmadığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de; önceki dava davacıların murisi tarafından açılmış olup isim ve soyadı değişikliğine ilişkin davaların doğum tarihinin düzeltilmesi ile ilgili davalarda olduğu gibi ikinci kez açılamayacağına dair bir yasa hükmü de bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, yasal bir sakınca da olmadığı halde işin esası incelenerek, deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
KAYNAK SİNERJİ
T.C YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 1998/ 1800 Karar: 1998 / 2356 Karar Tarihi: 10.03.1998
ÖZET: Kişi etrafınca bilindiği, tanındığı ve çağrıldığı ismi kayden de taşımaya hakkı olduğundan bu husus haklı nedenlerdendir. İsmin Arapça olması onun Türkiyede kullanılmasına engel değildir. Ancak, çocuğun isim değişikliği özlük statüsünde önemli değişiklik teşkil ettiği cihetle evli gözüken davacı annenin davasına babanın muvafakatı alınmadan bakılamaz. Mahkemece, keyfiyet babadan da sorularak değişikliğe muvafakat edip etmediği belirlenmeli ve ondan sonra yukarıdaki hususlar dikkate alınarak karar verilmelidir.
(743 S. K. m. 26, 263, 264, 268, 269) (1587 S. K. m. 46)
Dava dilekçesinde kızı Saliha’nın isminin Eslem olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Yargıtay’da yerleşmiş uygulamalara göre kişi etrafınca bilindiği, tanındığı ve çağrıldığı ismi kayden de taşımaya hakkı olduğundan bu husus Medeni Kanunun 26. maddesinde öngörülen haklı neden teşkil eder. İsmin Arapça olması onun Türkiye’de kullanılmasına engel değildir. O nedenle mahkemenin, Türk Dil Kurumu Başkanlığının ismin Arapça olduğu ve isim olarak kullanılmadığına dair beyanına dayanılarak davanın reddi doğru değildir.
Ancak, çocuğun isim değişikliği özlük statüsünde önemli değişiklik teşkil ettiği cihetle evli gözüken davacı annenin davasına babanın muvafakatı alınmadan bakılamaz.
Mahkemece, keyfiyet babadan da sorularak değişikliğe muvafakat edip etmediği belirlenmeli ve ondan sonra yukarıdaki hususlar dikkate alınarak karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428 nci maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.1998 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
KAYNAK SİNERJİ
T.C YARGITAY 18.Hukuk Dairesi Esas: 1998/ 1122 Karar: 1998 / 1957 Karar Tarihi: 02.03.1998
ÖZET: Medeni Kanun haklı nedenin varlığı halinde isim değişikliğine cevaz vermektedir. Bu maddeye göre haklı sebep, kayıtlı ismin küçük düşürücü ve alçaltıcı olmaktan ibaret değildir. Etrafınca çağrıldığı isme kayden de sahip olmak davacının hakkı olup, bu hususta sözü edilen yasa hükmü uyarınca haklı neden sayılır.
(743 S. K. m. 26)
Dava dilekçesinde Şen olan soyadının Yılmaz olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm C.Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Medeni Kanununun 26. maddesi haklı nedenin varlığı halinde isim değişikliğine cevaz vermektedir. Bu maddeye göre haklı sebep, kayıtlı ismin küçük düşürücü ve alçaltıcı olmaktan ibaret değildir.
Etrafınca çağrıldığı isme kayden de sahip olmak davacının hakkı olup, bu hususta sözü edilen yasa hükmü uyarınca haklı neden sayılır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile kanuni gerektirici sebeplere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.03.1998 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)