TA3MMS – Telsize Başlama Yolculuğu
Hiç düşündün mü… O çok güvendiğin cep telefonun bir gün sustuğunda ne yapacaksın?
Ben düşündüm. Çünkü doğadayım. Çünkü şehir dışında, sinyalin “çekmediği” değil, hiç olmadığı noktalarda geziyorum. Off-road benim için sadece bir hobi değil; aynı zamanda bir refleks, bir hazırlık şekli. Yaşanabilecek büyük bir afette, ilaç taşıyan bir kamyonet olup dağ yollarına düşmem gerekebilir. Suyun, ilacın, bir yaralının tek umudu belki de o anda iletişim kurabilen tek kişi olabilirim. Ve bunu ancak bir amatör telsizci başarabilir.
Amatör telsizcilik, kulağa biraz “nostaljik” gelebilir. Ama işin içine girince anlıyorsun ki bu, sadece bir radyo frekansı meselesi değil. Bu, hayatta kalabilmenin frekansı.

Afette İlk Giden Ne Olur?
İlk çöken şey haberleşmedir. Depremde, selde ya da başka bir felakette, GSM operatörleri sustuğunda, internet gittiğinde herkes bir anda iletişimsiz kalır. Bu durum saatlerce değil, bazen haftalarca sürebilir. İşte o anlarda telsiz hala konuşur. Çünkü ona ne baz istasyonu ne de internet gerekir.
Ben telsizimi açtığımda bilirim ki sesimi duyan birileri vardır. Hatta çoğu zaman hiç tanımadığım ama bir frekansta buluştuğum başka bir gönüllü, başka bir off-roadcu, başka bir amatör telsizci olur.
Afet Senaryosu Gerçekleşirse Ne Olur?
Gerçekçi olalım. Yağmacılar olabilir, şehir dışından gelen destek ekipleri birbirine ulaşamayabilir. Devletin resmi görevlileri bile iletişim kurmakta zorlanabilir. İşte burada amatör telsizciler devreye girer. Sivil halkla, gönüllülerle, askeriyle, polisiyle koordinasyon kurmak gerekebilir. O koordinasyonu kurabilecek kişiler ise lisanslı, eğitimli, deneyimli telsizcilerdir.
Ben de bu yüzden cihazımı her zaman şarjlı tutuyorum. Araçta ekstra batarya, anten, acil frekans listesi… Her şey hazır.
Ama Telsizcilik Sadece Kriz Anı Değil…
Telsizcilik bir topluluk. TRAC gibi dernekler, afet simülasyonlarına katılıyor. Eğitimler veriyorlar. Ama asıl güzellikler bazen plansızca yaşanıyor. Bir gün dağın başındasın, cihazı açıyorsun, bir ses geliyor: “433.500’de test yapıyorum, duyan var mı?”
Cevap veriyorsun. Karşındaki kişi seni tanıyor çıkıyor. Hatta biraz sonra seni bulunduğu yerdeki pikniğe çağırıyor. Gidiyorsun. Yüz yüze hiç tanışmamışsınız ama cihaz üzerinden dost olmuşsunuz. Bu işin sihri burada işte.

Dünya ile Konuşmak mı Dediniz?
HF denen cihazlarla, yani “HF – High Frequency” üzerinden yapılan iletişimle, anten bile kurmadan Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna, hatta başka ülkelere ulaşabiliyorsun. Ne baz istasyonu gerek, ne bir altyapı. Tamamen bağımsız, özgür ve kriz anında %100 işe yarayan bir sistem.
Bazen düşünüyorum… Bu iş kolay kolay başka bir sistemle yer değiştirilemez. Çünkü telsiz bir makine değil, bir kültür.
Telsizcilik Sana Ne Katar?
Sadece iletişim değil, kendine güven, teknik bilgi, analitik düşünme ve empati. Çünkü telsizci olmak sadece konuşmak değil, dinlemek demek. Yardıma ihtiyaç duyan birini, sesi titreyen birini fark edip “Anlaşıldı, yardım yolda” demek demek. Herkesin kaçtığı yerde senin konuşabiliyor olman demek.
Nasıl Başlanır?
İlk adım çok basit. TRAC gibi derneklerden bilgi al, belge için sınava gir, basit bir el telsizi edin. Sonrası kendiliğinden gelir. Unutma, bu bir “gönül işi.” Para kazanılmaz ama çok şey kazanırsın.
Son Söz
Gün gelir… Belki gerçekten hiçbir şey çalışmaz. Sadece telsizciler konuşur. İşte o zaman senin gibi biri, cihazıyla ilaç taşıyan, su ulaştıran, bir köye ses götüren, bir yaralıya yön veren biri olur.
Ve hiçbir şey konuşmazken…
Sen konuşursun.
TA3MMS – Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) Çanakkale Şubesi Üyesi – Mehmet Mert SEZGEN