MEMUR VE KAMU GÖREVLİLERİNİN GÖREV KUSURU VE KİŞİSEL KUSURU
(Anayasal Çerçeve, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Tazminat Sorumluluğu)
Memur İşimi Yapmıyor Memura Karşı Nasıl Tazminat Davası Açarım?
Kamu hizmetinin etkin ve düzenli şekilde yürütülmesi, memur ve diğer kamu görevlilerine belirli yetkilerin tanınmasını gerektirir. Bununla birlikte bu yetkilerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek zararlar, hukuki ve cezai sorumluluk konularını gündeme getirir.
İşte bu noktada, Anayasa’nın 129. maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) madde 13 hükümleri; memurların ve kamu görevlilerinin görev kusuru hâlinde devlete, kişisel kusur hâlinde ise doğrudan kendilerine karşı açılacak davaların çerçevesini çizer.
Bu makalede, konuyu en sade ve anlaşılır biçimde, ancak akademik bir bakış açısıyla ele alacağız.

1. HUKUKİ DAYANAKLAR
1.1. Anayasa’nın 129/1 Maddesi
- Ne Diyor?
Anayasa’nın 129/1 maddesi, memurların ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadakatle görev yapmaları gerektiğini düzenler. Bu hüküm, her kamu görevlisine, görevini yerine getirirken hukukun dışına çıkmama ve kendisine tanınan yetkileri amacı dışında kullanmama ödevi yükler.
1.2. Anayasa’nın 129/5 Maddesi
- Ne Diyor?
Anayasa’nın 129/5 maddesi, memurların ve kamu görevlilerinin görevlerini ifa ederken kusurları sebebiyle doğan zararlara ilişkin davaların öncelikle idare (devlet) aleyhine açılmasını öngörür. Ancak idare, bu zarar için ödemede bulunursa, kusurlu memura rücu edebilecektir. - Amaç Nedir?
- Kamu hizmetinin aksamasını önlemek.
- Zarar gören kişiyi, ödeme gücü yüksek olan devletle muhatap kılarak kamu düzenini korumak.
- Memurun haksız veya yersiz davalarla baskı altına alınmasını engellemek.
1.3. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) 13. Madde
- Kişilerin Uğradığı Zararlarda Kim Sorumlu?
DMK madde 13/1’e göre, kamu görevlisinin görevini ifa ederken üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı dava, memur aleyhine değil, ilgili kurum (idare) aleyhine açılmak zorundadır. - İstisna: Zimmete Geçirme
Memur, devlet dairelerine emanet edilen para veya para hükmündeki değerli kâğıtları zimmetine geçirirse devlet, cezai takibat sonucunu beklemeksizin hak sahibine ödeme yapar ve ardından bu memura genel hükümler çerçevesinde rücu eder.

2. MEMUR VE KAMU GÖREVLİLERİNİN SORUMLULUĞUNUN SINIRLARI
2.1. Görev Kusuru Nedir?
Soru: Görev kusuru kavramı neyi ifade eder?
Cevap: Görev kusuru, memur veya kamu görevlisinin görevinden ayrılamayan, yani yaptığı işin niteliği itibarıyla idarenin verdiği yetki ve araçlarla bağlantılı olan hatalı, hukuka aykırı eylemidir.
- Memurun, kamu gücünü kullanırken ortaya çıkan hatası veya ihmali söz konusudur.
- Eylem, doğrudan kamusal hizmetin yürütülmesiyle ilgilidir ve memurun o işi yapma yetkisi, görevi veya yükümlülüğü vardır.
2.2. Kişisel Kusur Nedir?
Soru: Kişisel kusur hangi durumlarda gündeme gelir?
Cevap: Kişisel kusur, memurun görevinden kolaylıkla ayrılabilen, kişisel amaç veya saikle, bilerek ya da isteyerek (kasten) hukuka aykırı şekilde hareket etmesidir. Yani:
- Memur, kanunun açık hükümlerini çiğneyerek suç sayılan bir eylem gerçekleştirir.
- Eylem, memurun resmi yetkisi veya görevi ile doğrudan bağlantılı değildir; aksine, kamu görevi maskesi altında şahsi bir çıkar veya kasıt içerebilir.
- Bu hâlde idare değil, bizzat memur kişisel kusurdan sorumludur ve dava memur aleyhine açılmalıdır.
2.3. Görev Kusuru ile Kişisel Kusur Arasındaki Fark
- Görev Kusurunda
- Eylem, idarenin faaliyetiyle özdeşleşir.
- Davalar önce idareye karşı açılır.
- Tazminatı ödeyen idare, kusurlu memura rücu edebilir.
- Kişisel Kusurda
- Eylem, memurun şahsi davranışıdır.
- Haksız fiil veya kusur doğrudan memura yüklenir.
- Dava, memur aleyhine adli yargıda görülür. (İdari yargı devre dışıdır çünkü ortada idari işlem veya eylem değil, şahsi fiil vardır.)

Memurlar ve diğer resmî görevliler, devlet adına hareket ettikleri sürece, yani kamu görevlerini yerine getirirken yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı doğrudan kendileri değil, çalıştıkları kamu kurumu sorumlu olabilir. Ancak aynı kişiler, kamu görevlisi kimliklerinden bağımsız olarak, günlük hayatta herhangi bir birey gibi kendi özel işlerini yaparken bir başkasına zarar verirlerse, bu durumda sorumluluk tamamen kendilerine aittir.
Örneğin, bir polis memuru görev başındayken bir olaya müdahale ederken birine zarar verirse, bundan devleti temsil ettiği için kamu kurumu sorumlu tutulabilir. Ancak aynı polis memuru, mesai saatleri dışında kendi arabasıyla trafik kazası yaparsa, bu durumda tıpkı herhangi bir vatandaş gibi kendisi sorumlu olur.
Bu ayrımın temel nedeni, devletin ve kamu kurumlarının sadece kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana gelen zararlardan sorumlu tutulmasıdır. Eğer bir memur veya resmî görevli, tamamen şahsi bir iş yaparken birine zarar verirse, artık “kamu görevlisi” olarak değil, özel bir kişi olarak hareket ettiği kabul edilir ve bu durumda, zarar gören kişi doğrudan memurun kendisine dava açabilir.
Fikret Eren’in de belirttiği gibi, memurların kamu görevlisi sıfatları dışında özel bir kişi olarak yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan, Borçlar Hukuku’nun genel hükümleri çerçevesinde doğrudan doğruya kendileri sorumludur.

3. TAZMİNAT DAVASI VE RÜCU MEKANİZMASI
3.1. Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?
- Görev Kusurunda: Davanın muhatabı idaredir.
- Kişisel Kusurda: Davanın muhatabı bizzat memurdur.
3.2. İdarenin Rücu Hakkı Nedir?
Soru: İdare memurun yerine tazminat ödediğinde ne yapar?
Cevap: İdare, mahkeme kararı doğrultusunda zarar görene tazminat ödedikten sonra, kendi personelinin kusurlu olduğunu ispat edebilirse, ödediği bu miktarı memura rücu edebilir.
- Amaç: Kamunun malî yükünü, kusurlu eylemi yapan kamu görevlisine aktarmaktır.
- Dayanak: Anayasa 129/5 ve DMK 13.
Danıştay Ne Diyor?
İdare hukuku ilkeleri çerçevesinde olaya bakıldığında ise, bir kamu görevlisinin görev sırasında, hizmet araçlarını kullanarak yaptığı eylem ve işlemlerine ilişkin kişisel kusurunun, kasti suç niteliği taşısa bile hizmet kusuru oluşturacağı ve bu nedenle açılacak davaların ancak idare aleyhine açılabileceği bilinen ilkelerindendir (Danıştay 10. Daire T. 20.04.1989 gün ve 1988/1042 E- 1989/857 K sayılı ilamı)
Yargıtay Ne Diyor?
Kamu görevlisinin hizmet içinde veya hizmetle ilgili olmak üzere tutum ve davranışının suç oluşturması ya da hizmeti yürütürken ağır kusur işlemesi veya düşmanlık, siyasal kin gibi kötü niyetle bir kişiye zarar vermesi halinde dahi bu durum, aynı zamanda yönetimin gözetim ve iyi eleman seçme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusuru da sayılmalı ve bu nedenle açılacak dava idareye yöneltilmelidir ( Yargıtay HGK, 2017/4-2599 E- 2020/732 K sayılı ilam)

4. UYGULAMADA SIK SORULAN SORULAR
Soru 1: “Zarar gördüm, doğrudan memura mı dava açmalıyım?”
Cevap: Eğer ortada görev kusuru varsa davayı öncelikle idareye açmanız gerekir. Ancak memurun tamamen kişisel amaçla, görevle ilgisi olmayan bir eyleminden zarar görmüşseniz (örneğin, memurun kasti bir şekilde haksız fiilde bulunması), bu durumda bizzat memura karşı dava açılır.
Soru 2: “Davamı hangi yargı yerinde açacağım?”
- Görev Kusuru Davalarında: İdari yargı yetkilidir.
- Kişisel Kusur Davalarında: Adli yargı görevlidir (Genel mahkemeler).
Soru 3: “Memurun kasten suç işlemesi hâlinde devlet yine sorumlu olur mu?”
Cevap: Memur, kasten ve tamamen kişisel saikle hareket ediyorsa, bu durumda idarenin değil, memurun kendisinin sorumluluğu ön plana çıkar. Görevden ayrılabilen, tamamen kişisel bir davranış söz konusu olduğu için zarar gören kişi doğrudan memura karşı adli yargıda dava açar.

5. KUSUR KAVRAMININ HUKUKTAKİ YERİ
- Kusur Nedir?
Hukuk düzeninin kınadığı, başka türlü davranma imkânı varken kişinin hukuka aykırı eylemde bulunmasıdır. - Görev Kusuru vs. Kişisel Kusur:
- Görev kusurunda, memur kamu hizmetini yerine getirirken kanunları yanlış veya hatalı uygulayarak zarara sebep olur.
- Kişisel kusurda, memur göreviyle ilgisi olmayan, tamamen şahsi nedenlerle hukuka aykırı eylem gerçekleştirir.
6. SONUÇ
- Anayasal çerçeve (Anayasa 129. maddesi) ve 657 sayılı DMK madde 13, memurun görev kusurunda açılacak davanın öncelikle devlete (idareye) yöneltilmesini şart koşar. Böylece zarara uğrayanların muhatabı, ödeme gücü daha yüksek olan devlet olur.
- Eylem, memurun yalnızca kişisel faaliyeti (kişisel kusuru) kapsamında gerçekleşmişse davalar doğrudan memura yönelir ve adli yargıda görülür.
- İdare, görev kusuru nedeniyle ödemede bulunduğu takdirde, kusurlu memura rücu hakkını saklı tutar.