İpoteğin sicilden silinmesi
Sicilden terkin konusu TMK 883’de şu şekilde düzenlenir.
II. Sona erme
1. İpoteğin terkinini isteme hakkı
Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir.
Doktrinde bir görüş, borç ilişkisinin sona ermesi ile ipoteğin kendiliğinden yok olacağını diğer görüş ise ipoteğin sona ermesi için sicilden terkin edilmesi gerektiği yönündedir.
Alacaklı alacağını almasına rağmen, tapu kaydındaki rehni kaldırmaktan çekiniyorsa, TMK 1025. maddesi gereği dava yoluna gitmek gerekecektir.
II. Sona erme
1. İpoteğin terkinini isteme hakkı
Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir.
Davacı ipoteğin sebebini, borç ilişkisinin neden geçersiz olduğunu veya nasıl ifa edilerek sona erdiğini gösteren belgeleri hazırlayarak bu davayı açmalı, iddiasını ispat etmelidir.
Alacak sona erdiğinde tapu kaydındaki ipotek sadece şekli nitelik taşımaktadır.
İpoteğin sona ermesi
İpoteğin sona ermesi TMK 858.maddesinde düzenlenmiştir.
TMK 858 Rehnin sona ermesi
Taşınmaz rehni, tescilin terkini veya taşınmazın tamamen yok olmasıyla sona erer.
Kamulaştırmaya ilişkin kanun hükümleri saklıdır.
İpotek alacaklısı bulunamıyor veya alacağına kavuşmasına rağmen ipoteği terkin etmekten imtina ediyorsa İİK 153 maddesi gereği borçlu kendi hakkında takip yaparak tapuya yazılacak fek müzekkeresi ile ipoteğin kaldırılmasını sağlayabilir.
İpotek süreli olabileceği gibi süresiz veya fekki alacaklı tarafından bildirilinceye kadar geçerli olacak şekilde kurulabilir. İpotek süreli ise ipoteğin süresinin dolması(süreli ise), cebri icra yoluyla satılması da ipoteği kendiliğinden sona erdiren sebeplerden kabul edilmektedir. Ancak Yargıtay süresi bitse dahi ipotek konusu borç ödenmemişse ipoteğin terkin edilemeyeceği yönünde kararlar vermektedir.
İpotek şekli bir koruma sağlar.
İpotek, alacaklı açısından şekli bir koruma sağlar. Tapu kütüğünde görünen tescil, ipotek hakkının varlığına karine oluştur, alacağın varlık ve geçerliliğine karine teşkil etmez. Tapuya tescil, ayni hakkın kurulmasında kurucu unsur değildir.
İpoteğe konu borcun kısmen ödenmesi halinde, ipoteğin ödenen borç miktarınca terkin edilmesi gerekir.
Tescil edilmiş ipotek, ipotek hakkına karine oluşturduğundan, fekki için dava açılması gerekir. Borçlu tarafından açılacak bu dava menfi tespit davası niteliğinde olup(İİK72 ve İİk 150. kıyasen), hem borcun olmadığının tespiti hem de geçerli bir ipotek hakkının olmadığının tespiti talep edilir.
İpoteğin fekki talebi malvarlığına ilişkin bir talep olduğundan kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Ancak, ipoteğin kaynağı tüketici kredisi veya tüketici işleminden kaynaklı ise görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacaktır. Ticari sözleşmeden kaynaklanan ipotek mevcut ise Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Ancak bu dava hiçbir şekilde icra mahkemesinde açılamaz.
İpotekli taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup davanın taşınmazın bulunduğu yerde açılması zorunludur. (HMK 12/1)
Üst sınır ipoteklerinde, ileride doğabilecek borçlar da ipoteğin teminatı altında olup, borç tehdidi devam ettiği sürece ipotek varlığını koruyacaktır.
İspat yükü kimin üzerindedir?
Davacı, hukuki ilişkinin son bulduğu iddiası ile ipoteğin konusuz kaldığını ileri sürüyorsa, ispat yükü kural olarak davalıya(alacaklıya) düşecektir. Alacaklı alacağını ispat etmek zorundadır.
Davacı, işlemin geçersiz olduğunu veya alacağın son bulduğunu iddia ediyorsa o halde, ispat yükü davacıya düşer.
Limit ipoteğinin terkini için açılan davada, davacı borçlunun ipotekle güvence altına alınan parayı almadığı iddiası karşısında, davalı parayı verdiğini ispat etmelidir.
İpoteğin fekki davaların malvarlığına ilişkin davalardan olduğundan nispi harca tabidir.
Aile konutu olması sebebiyle ipoteğin fekki
Aile konutu ile ilgili özel düzenleme bulunmaktadır. Aile konutu eşin rızası olmaksızın ipotek edilemez. Yargıtay kararlarında aile konutuna ipotek konulmuşsa da eşin rızası olmadığından ipoteğin fekkine karar vermiştir. Hatta taşınmazda aile konutu şerhi olmasa dahi bankanın bunu bilmesi araştırması gerekmektedir.
‘Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Tapuda aile konut şerhi olmasa da bunu bilebilecek durumda olan veya bilen kişinin iyiniyetinin bulunduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmadığı açıktır. Davalı eş dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davalı banka tarafından davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Bu durumda, TMK’nın 194/1 maddesi eşin açık rızasını aradığından, yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Hal böyle olunca, mahkemece yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya uygun olup; direnme kararının onanması gerekir.‘ YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2015/2-247 K. 2015/2323 T. 21.10.2015 kaynak
İLGİLİ MEVZUAT:
İİK 153
İPOTEKLİ ALACAKTA ALACAKLININ GAİP BULUNMASI VEYA BORCU ALMAKTAN İMTİNAI:
İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaatla alacaklısının gaip ve yerleşim yerinin meçhul bulunduğunu veya borcu almaktan ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse icra dairesi on beş gün içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder. Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir. Bu karar tapu dairesine tebliğ edilerek ipotekli taşınmazın sicilline geçirilir.
Vadesi gelmeyen borcun ipotek senedi mucibince işlemiş ve işleyecek bütün faizleri ile birlikte tediyesini deruhde eden borçlu hakkında da yukarıki hüküm cereyan eder.
(3. fıkra, 14.2.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 14.1.2011 tarih ve 6103 S.K. m.41/2-l hükmü gereğince 1/7/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır)
Rehnin paraya çevrilmesine ilişkin hükümlerin gemilere uygulanması:
MADDE 153/a – (Ek: 6103 S.K. m.41/2-ı / Yürürlük: m.43-01.07.2012) Taşınır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin hükümler, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bir gemi üzerindeki hapis hakkı ile gemi alacağının verdiği rehin hakkının paraya çevrilmesinde de uygulanır.
İpoteğin paraya çevrilmesine ilişkin hükümler, gemi ipoteğinin paraya çevrilmesine de uygulanır. Bu hükümlerde geçen “taşınmaz” terimi Türkiye’de veya yurt dışında sicile kayıtlı olan gemileri; “tapu sicili” terimi gemi sicilini ve “ipotek” terimi gemi ipoteklerini anlatır. Gemi ipoteklerinin paraya çevrilmesinde, geminin ihtiyaten haczedildiği veya geminin sicile kayıtlı olduğu yer icra dairesi yetkilidir.
Taşınır rehninin ve ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin müşterek hükümler, gemiler üzerindeki rehin haklarının paraya çevrilmesine de uygulanır; şu kadar ki, bu Kanunun:
1. 150/e maddesinin birinci fıkrasında öngörülen süre, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler için üç aydır.
2. 150/h maddesinin yerine Türk Ticaret Kanununun 1377 nci maddesi uygulanır.
3. 151 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılacak sıra cetveli, bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler için Türk Ticaret Kanununun 1389 ilâ 1397 nci maddesi hükümlerine göre düzenlenir.
4. 153 üncü maddesinin yerine Türk Ticaret Kanununun 1052 ve 1053 üncü maddeleri uygulanır.