Korsan İçerik Yayınlayan Site Tespit Edilemiyorsa Dava Kime Açılır? Pasif Husumet Yokluğu Nasıl Değerlendirilir? İspat Yükü Kimdedir?
Korsan içeriklerle mücadele son yılların en büyük hukuki sorunlarından biri. Özellikle “kim kontrol ediyor belli olmayan” internet sitelerinin telif haklarına ilişkin saldırıları, şirketleri çaresiz bırakıyor.
Bir yanda eser sahiplerinin emeği…
Diğer yanda içeriklerini izinsiz paylaşan, alan adı sürekli değişen web siteleri…
İşte tam bu karmaşada İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesi’nin bu kararı, kime dava açılabileceği, pasif husumet yokluğu, ispat yükü, illegal sitelerin teknik olarak tespit edilememesi gibi kritik sorulara ışık tutuyor.
Bir internet sitesinin sahibi bulunamazsa telif davası düşer mi? Domain bilgisi gizli olan sitelerde hak arama nasıl olur? Hak sahibi neyi ispatlamalıdır?
Bu kararın özünde çok net bir mesaj var:
Bir kişiyi davalı yapabilmek için o kişinin gerçekten ihlali gerçekleştirdiğinin somut şekilde ispatlanması gerekir.
Yani:
- Alan adının kime ait olduğu belirlenemiyorsa,
- Hosting firmaları sadece “barındırıcı” ise,
- Google Analytics gibi kodlar herkesçe ulaşılabilir durumdaysa,
- Delil tespitleri karşı tarafın yokluğunda yapılmışsa ve itiraza uğramışsa,
mahkeme, davalının gerçekten ihlali yapan kişi olduğundan emin olamaz.
Ve bu durumda pasif husumet yokluğu ortaya çıkar.
Bu ne demek?
“Yanlış kişiye dava açmışsın” anlamına gelir.
Daire burada şunu söylüyor:
- Domain gizlenmişse,
- Sahiplik bilgileri yoksa,
- Kimin yönettiği tespit edilemiyorsa,
- Bilirkişi raporları “tespit mümkün değil” diyorsa,
hak arama yolu kapanmıyor ama dava bu davalıya karşı yürütülemez.
Bu yüzden davacı ispat yükünü yerine getiremediği için talebi reddediliyor.
FSEK kapsamında haksız yayıncılık nasıl ispatlanır? Google Analytics kodu delil sayılır mı? Delil tespit tutanakları tek başına yeterli midir?
Kararın en kritik noktalarından biri de şu:
Google Analytics kodunun bir siteyle ilişkilendirilmesi, o sitenin sahibinin kim olduğunu ispatlamaz.
Çünkü:
- Kod herkes tarafından kopyalanabilir.
- İnternette açık şekilde görülür.
- Teknik olarak tek başına hiçbir anlam ifade etmez.
Ayrıca delil tespiti de karşı taraf inkar ediyorsa ve bağımsız doğrulama yoksa tek başına yeterli görülmüyor.
FSEK davalarında ispat unsurları şunlar olmalı:
- İçeriği kimin yüklediği açıkça belirlenmeli.
- IP – log kayıtları – server verileri elde edilmeli.
- Alan adının kime ait olduğu resmi kayıtlarla doğrulanmalı.
- Hosting firmasından hukuki talep ile kullanıcı bilgisi alınmalı.
- Eserin gerçekten hak sahibi tarafından sunulduğu ispatlanmalı.
Bu unsurlar yoksa, FSEK 7, 66, 68, 70, 71 kapsamında tazminat davası da, tecavüzün ref’i davası da sağlıklı yürümüyor.
Telif Hakkı İhlali Davalarında Kime Dava Açmalıyım Diyorsanız…
Eserleriniz izinsiz yayınlanıyorsa, özellikle alan adı sürekli değişen veya domain bilgileri gizlenmiş bir site bu ihlali yapıyorsa tek kişi üzerinden dava açmak çoğu zaman doğru yol olmuyor.
Doğru strateji:
- Önce teknik tespitleri genişletmek,
- Hosting – domain – server – trafik verilerini resmi yolla istemek,
- Gerçek sorumlu belirlenene kadar alan adının kapanmasını talep etmek,
- Ardından doğru kişiye yönelmek.
Aksi halde bu kararda olduğu gibi pasif husumet yokluğu nedeniyle dava kaybedilebilir.
Telif hakkı davası açmayı düşünüyorsanız ya da illegal yayın yapan sitelere karşı etkili bir yol haritası arıyorsanız, tüm teknik ve hukuki yolları birlikte değerlendirmek gerekir.
“Tüm dosya kapsamına göre, dava konusu ihlal oluşturan eylemlerin davalı tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin somut delil elde edilemediği, davalının bir dönem dava konusu internet sitesinin sahibi olduğuna yönelik beyanının davacı tarafça ileri sürülen vakıaları tümüyle kabul ve ikrar mahiyetinde olmadığı bu nedenle bu beyanın sübut yönünden delil vasfının bulunmadığı, diğer yandan davacı vekili dava açılmadan önce kendileri tarafından yapılan delil tespitlerinin dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de, bu delillerin davalı yanca kabul edilmediği ve itiraza uğradığı, karşı tarafın yokluğunda , davacı tarafça yapılan ve itiraza uğrayan tespitlerin davada ispat vasıtası olarak kabulüne olanak bulunmadığı, hükme esas alınan teknik bilirkişi heyet raporunun, konunun uzmanı bilirkişi tarafından ayrıntılı inceleme sonucu düzenlendiği ve denetime elverişli olduğu, raporun ceza mahkemesinde alınan raporla örtüştüğü, dikkate alındığında davacının haksız fiil iddiasını yöntemince ispatlayamadığı anlaşıldığından mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 07.03.2024 T. 2024/76 E. 2024/475 K.


















