Sürücü kaçmış da olsa sürücünün alkollü, ehliyetsiz olduğu, kazanın teminat dışı kaldığını KASKO ispatlamalıdır. Aksi halde KASKO zararı karşılar
EMSAL KARAR;
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/242
K. 2016/5033
T. 20.4.2016
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, 22.07.2011 tarihinde davalı … kasko poliçesi ile sigortalı, müvekkiline ait aracın karşı yönden gelen aracın sıkıştırması ile ters yönde duran araca çarparak müvekkiline ait araçta hasar oluştuğunu, davalının hasar bedelini poliçeyi iptal ederek teminat dışı olduğunu belirterek hasar bedelini ödemediğini, fazlaya dair haklarını saklı tutarak 7.293,98 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davacının iddia edildiği şekilde gerçekleştiğinin ve asıl sürücünün kim olduğunun ispatlanamadığını, gerçek sürücünün kaza yerinden neden gittiğinin geçerli bir neden ileri sürerek iddia ve ispat edilmemiş oluşu ve yine gerçek sürücünün kim olduğunun tespiti mümkün olmadığından alkol raporunun alınmamış oluşu ve yine kazanın davalı … şirketine başvurmadığını geçerli bir neden ileri sürerek iddia ve ispat edilmemiş oluşu hususları dikkate alındığında zarar yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına dair iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. (H.G.K. 1997/11-772-1043, H.G.K. 1998011-872-905, H.G.K. 2010/17-655-688, H.G.K. 2013/17-2303-1497 Sayılı ilamları)
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu olaydan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında, sigortalı araç sürücüsünün aracın emanet olduğunu beyan ederek araç sahibini kaza mahalline çağırarak kaza tutanağının araç sahibinin oğlu İlker Kurdoğlu ile dava dışı kazaya karışan araç maliki … arasında düzenlenmiştir. Sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası olaydan yerinden ayrılması tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacağından bununla birlikte Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinde belirtilen teminat dışı hallerin mevcut olduğunun somut delillerle sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekir. O halde mahkemece, davalı … şirketinin hasarın teminat dışında olduğunu somut delillerle ispat edemediği gözetilerek hasarın teminat kapsamında olduğunun kabulüyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/14200
K. 2014/13172
T. 13.10.2014
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının işleteni olduğu ve müvekkili şirkete trafik (ZMSS) sigortalı aracın park halindeki 3.kişi araçlarına çarparak hasara neden olduğunu, hasar bedellerinin davacı tarafından ödendiğini, kazadan sonra sigortalı araç sürücüsü kaza mahallini terk ettiğinden davalıya rücu hakkı doğduğunu ileri sürerek, toplam 12.300,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, arkadaşına emaneten verdiği davacıya sigortalı aracın anahtarını arkadaşından çalan kişinin kazayı yaptığını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik (ZMSS) sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesinde, “sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 Sayılı KTK.na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.’ hükmüne yer verilmiştir. Aynı genel şartların A/3 maddesinde “teminat dışında kalan haller”, B/1 maddesinde “rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri”, B/3 maddesinde ” sigortacının halefiyeti”, ve B/4 maddesinde ise “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanunun 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına dair iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS Genel Şartları’na ve 6762 Sayılı TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda açıklananlar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı vekili sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğinden sigortacının rücu hakkının doğduğu iddiasıyla dava açmıştır. Poliçe geçerlilik süresi içinde sigortalı aracın belirtilen yer ve şekilde kaza yaptığı sabittir. Ancak; yukarda açıklandığı üzere ZMSS Genel Şartları’nda teminat dışı haller tahdidi olarak sayılmış olup, sigortalı araç sürücüsünün kaza sonrası olay yerinden ayrılması tek başına hasarın teminat dışı kalmasına neden olmayacağından ve davacı sigorta şirketinin hasarın teminat dışında kaldığını somut delillerle ispat edemediği gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davalıya iadesine 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.