Gizli Tanıklık Nedir? Kimler Gizli Tanık Olabilir?
Bir mahkeme salonunda yargılama başlamadan önce hakim şöyle der: “Tanığın kimliği, güvenlik gerekçesiyle gizli tutulacaktır.” İşte tam bu noktada akıllara şu sorular gelir: Gizli tanık kimdir? Bu tanıklık ne kadar güvenilirdir? Sanığın savunma hakkı bundan nasıl etkilenir? Türkiye’de ceza yargılamasında giderek daha sık kullanılan gizli tanıklık, hem güvenlik kaygıları hem de adil yargılanma hakkı arasında hassas bir denge gerektiriyor.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na Göre Gizli Tanıklık Nedir? Ceza Muhakemesinde Tanıklık ve Gizli Tanık
Gizli tanıklık, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 58. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, bir tanığın kimliğinin açıklanması, kendisi ya da yakınları için ciddi bir tehlike oluşturuyorsa, mahkeme bu tanığın kimliğini gizli tutmak üzere gerekli önlemleri alabilir.
Bu önlemler şunları içerebilir:
- Tanığın başka bir odadan ifade vermesi,
- Sesinin değiştirilmesi veya maskeleştirilmesi,
- Kimlik bilgilerinin mahkeme dışında tutulması.
Tanığın tanıklık ettiği olayları nasıl ve ne vesileyle öğrendiğini açıklaması zorunludur. Mahkeme, tanığın güvenilirliğini bu şekilde değerlendirir.
Tanığa ilk önce sorulacak hususlar ve tanığın korunması
Madde 58 – (1) Tanığa, ilk önce adı, soyadı, yaşı, işi ve yerleşim yeri, işyerinin veya
geçici olarak oturduğu yerin adresi, varsa telefon numaraları sorulur. Gerekirse tanıklığına ne
dereceye kadar güvenilebileceği hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli,
sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular yöneltilir.
(2) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya
yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli
önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile
öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel
bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.
(3) Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu
tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike
oluşturacaksa; hâkim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir.
Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır.
(4) Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya
güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili kanunda düzenlenir.
(5) İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.
Tanık Koruma Kanunu ve Yasal Dayanaklar GİZLİ TANIK NEDİR? ŞARTLARI – 2025
Gizli tanıklık sadece CMK ile sınırlı değildir. 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu, ağır cezaları gerektiren suçlarda tanığın fiziksel güvenliğini sağlamak üzere daha geniş koruma önlemleri sunar. Bu kanun uyarınca:
- Hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ciddi tehlike altında olan tanıklar,
- Bu tanıkların yakınları (eş, nişanlı, eski eş, 2. derece hısımlar, evlatlıklar vb.), koruma altına alınabilir.
Kanunun 5. maddesi, kimliğin ve fiziki görünümün değiştirilmesine dair açık hüküm içermektedir:
“Kişilerin korunması amacıyla aşağıdaki tedbirlerden biri veya birkaçı uygulanabilir: … (b) Kimliğini veya fiziki görünümünü değiştirecek şekilde tedbir alınması.”
Ayrıca bu hükmü destekleyen, 2008 tarihli “Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerce Alınacak Tanık Koruma Tedbirlerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” de bulunmaktadır. Yönetmeliğin 12. maddesi, tanığın ifadesinin “kimliğinin anlaşılmasına yol açmayacak şekilde teknik yöntemlerle” alınabileceğini düzenler. Bu teknik yöntemler; sesin değiştirilmesi, yüzün bulanıklaştırılması veya ayrı odadan ifade alınması gibi uygulamaları kapsar.
Kanunun 3. ve 4. maddelerine göre, koruma önlemleri şu suç türlerinde uygulanabilir: Gizli tanık hangi suçlarda dinlenir
- Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet veya alt sınırı 10 yıl ve üzeri hapis cezası gerektiren suçlar,
- TCK 220 kapsamında örgüt suçları (alt sınırı 2 yıl veya fazlası olanlar),
- TCK 314 kapsamındaki terör ve siyasi örgüt suçları.
Haklarında koruma tedbiri kararı alınan tanıkların dinlenmelerinde uygulanacak
usuller
MADDE 9 – (1) Bu Kanun hükümlerine göre, haklarında tedbir kararı alınan tanıkların
duruşmada dinlenmesi sırasında Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinin ikinci ve
üçüncü fıkraları uygulanır.
(2) Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanmasına
mahkemece karar verilmesi hâlinde, dinleme sırasında tanığın görüntü veya sesi değiştirilerek
tanınması engellenebilir.
(3) Tanığın, duruşma salonunda fiziksel görünümünü engelleyecek tarzda mahkemece
tayin ve tespit edilecek bir usule göre, dinlenmesine de karar verilebilir.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip
olanlar bulunmadan tanığın dinlenmesi hâlinde, tanık tarafından verilen beyanlar, hâkim
tarafından Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinde belirtilen sınırlamalara uymak
koşuluyla, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlara açıklanır.
(5) Tanığın üçüncü fıkra hükmüne göre dinlenmesi hâlinde, Ceza Muhakemesi
Kanununun 201 inci maddesinin uygulanmasında, tanığa sorulacak soruların bu Kanun
kapsamında tanık hakkında uygulanan tedbirlerle orantılı ve amaca uygun olması gerekir. Bu
amaçla, hâkim, sorulan soruların tanığa sorulmamasına karar verebilir veya tanığı dinlerken
dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya çıkaracak soruların sorulmasına izin vermez.
(6) Bu madde hükümlerinin naip olunan hâkim veya istinabe suretiyle uygulanmasına
görevli ve yetkili mahkemece karar verilebilir.
(7) Bu madde hükmüne göre alınan tanık ifadeleri, Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümlerine göre duruşma sırasında hazır bulunanlar huzurunda verilmiş ifade hükmündedir.
(8) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre, hakkında
tedbir uygulanan tanığın beyanı tek başına hükme esas teşkil etmez.
(9) Haklarında tedbir kararı alınan tanıkların, keşifte dinlenmeleri sırasında da bu madde
hükümleri uygulanır.
(10) Bu madde hükümleri, savunma hakkını kısıtlayacak şekilde uygulanamaz.
Gizli Tanıklık Süreci Nasıl İşler? GİZLİ TANIK OLMA ŞARTLARI NELERDİR?
Gizli tanıklık süreci mahkemenin takdiriyle işler. Aşamalar şunlardır:
- Tehlike Değerlendirmesi: Mahkeme, tanığın veya yakınlarının güvenliğinin tehdit altında olup olmadığını değerlendirir.
- Karar Verilmesi: Eğer ciddi tehlike mevcutsa, mahkeme kimliğin gizlenmesine karar verir (CMK 58/2).
- İfade Süreci: Tanık, güvenliği sağlanarak ifade verir. Kimliği gizli tutulur. Olayı nasıl öğrendiğini açıklar.
- Bilgi Saklama: Tanığa ait bilgiler sadece Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından erişilebilir şekilde muhafaza edilir.
- Ek Koruma Tedbirleri: Tanık Koruma Kanunu kapsamında tanığa geçici kimlik, yer değiştirme veya fiziksel koruma sağlanabilir.

Tanığın Yokluğunda Dinlenmesi ve Beyanının Açıklanması (CMK m. 210/3)
1. İlgili Mevzuat Hükmü: CMK m. 210/3
“Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlar bulunmadan tanığın dinlenmesi hâlinde, tanık tarafından verilen beyanlar, hâkim tarafından Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinde belirtilen sınırlamalara uymak koşuluyla, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlara açıklanır.”
2. Hükmün Amacı ve Hukuki Anlamı
CMK m. 210/3, ceza muhakemesinde sanığın adil yargılanma hakkını korumaya yönelik bir güvencedir. Bu hüküm, özellikle sanığın duruşmada bulunmaksızın bir tanığın dinlenmiş olması durumunda, sanığın savunma hakkının zedelenmemesini sağlamayı hedefler.
- Sanık veya müdafi duruşmada hazır bulunmadan bir tanık dinlenmişse;
- Hâkim, bu tanığın verdiği ifadeyi mutlaka duruşmada açıklar;
- Ancak bu açıklama, CMK m. 58 hükümlerine uygun şekilde yapılmalıdır.
Bu açıklama yükümlülüğü, sanığın doğrudan sorgulama imkânından yoksun bırakıldığı hâllerde telafi edici bir mekanizma işlevi görür.
3. CMK m. 210/3 ile AİHS m. 6/3-d Arasındaki İlişki
a. Sözleşmesel Güvence: AİHS m. 6/3-d
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendi, sanığın:
- Kendisine karşı tanıklık eden kişiyi sorgulama veya sorgulatma hakkını açıkça tanır.
Ancak bazı durumlarda tanık duruşmaya gelmemiş olabilir veya kimliği gizli tanık statüsünde korunmaktadır. Bu tür durumlarda sanığın bu hakkı fiilen engellenmiş olur.
b. Telafi Mekanizması: Hâkimin Açıklama Yükümlülüğü
İşte bu gibi hâllerde CMK m. 210/3 hükmü devreye girer:
- Hâkim, tanığın yokluğunda alınan ifadeyi sanık ve müdafie açıklamak zorundadır.
- Bu açıklama, CMK m. 58’de yer alan tanığın güvenliği ve gizliliğini korumaya yönelik sınırlamalara uygun biçimde yapılmalıdır.
4. AİHM İçtihatlarına Göre Bu Açıklama Yeterli midir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sadece tanık beyanının açıklanmasının tek başına yeterli olmadığını açıkça belirtmektedir.
Aşağıdaki kriterler birlikte değerlendirilir:
- Sanık, ifadenin içeriğini bilmekle yetinmemeli; bu ifadeye karşı bir savunma stratejisi geliştirme imkânı bulmalıdır.
- Sanık, ifadenin güvenilirliğini sorgulayabilmeli, çelişen deliller sunabilmelidir.
- Eğer tanığın ifadesi, mahkûmiyetin tek veya belirleyici dayanağı haline gelmişse ve sanık bu ifadeye karşı savunma yapamamışsa, AİHM bu durumu adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirir.
📌 Örnek Karar:
Al-Khawaja and Tahery v. United Kingdom davasında AİHM, bu ölçütleri somutlaştırmış ve tanığın ifadesi mahkûmiyetin temel dayanağıysa sanığın sorgulama imkânı bulamamasını ihlal olarak görmüştür.
1. Genel İlkeler – AİHS m. 6/3-d Neyi Güvence Altına Alır? Al-Khawaja and Tahery v. United Kingdom Davası Üzerinden İnceleme
- Sanığın aleyhine olan tüm delillerin kamuya açık duruşmada ve sanığın huzurunda sunulması gereklidir.
- Sanığın, aleyhine ifade veren tanığı sorgulama veya sorgulatma hakkı vardır.
- Bu hak istisnai olarak sınırlandırılabilir, ancak bu durumda:
- Tanığın yokluğuna makul bir gerekçe olmalıdır (örneğin ölüm, tehdit, ciddi korku).
- Yokluğuna rağmen ifadesi kullanılıyorsa, güçlü dengeleyici güvenceler (counterbalancing safeguards) sağlanmalıdır.
2. “Tek veya Belirleyici Delil” Kuralı (Sole or Decisive Rule)
- Sanığın mahkûmiyetine yol açan delilin yalnızca veya önemli ölçüde sorgulanmamış bir tanığın ifadesine dayanması halinde, savunma hakkı aşırı derecede kısıtlanmış sayılır.
- Ancak Büyük Daire, bu kuralın katı (mutlak) bir ihlal kıstası olmadığını, adil yargılama açısından güçlü güvenceler varsa ihlal olmayabileceğini belirtti.
3. Kararın Uygulamaya Etkisi – İki Farklı Durumun Değerlendirilmesi
a. Al-Khawaja Davası
- Tanık S.T. vefat etmiş, ifadesi yazılı olarak sunulmuştu.
- Mahkeme, S.T.’nin ifadesinin “belirleyici” nitelikte olduğunu kabul etti.
- Ancak:
- İfade öncesi iki kişiye olay anlatılmış ve bu tanıklar duruşmada sorgulanmıştı.
- Diğer bir mağdurun anlatımı ile benzerlikler taşıyordu.
- Jüriye, bu tür delilin dikkatle değerlendirilmesi gerektiği açıklandı.
- Sonuç: Güçlü güvenceler sağlandığından, ihlal yok.
b. Tahery Davası
- Tanık T. korktuğu için duruşmada ifade vermemişti, önceki beyanı kullanıldı.
- T., tek görgü tanığıydı, ifadesi tek veya belirleyici delildi.
- Başka güvenilir destekleyici delil yoktu, çapraz sorgu imkânı verilmemişti.
- Sonuç: Dengeleyici güvenceler yetersizdi, bu nedenle ihlal var.
4. Mahkemenin Sonuçları ve Kriterleri
- Tanığın yokluğu için haklı sebep olmalı.
- İfadenin belirleyici olup olmadığı değerlendirilir.
- Duruşmada tanığın yokluğu halinde ifade kullanılmışsa:
- Mahkeme, savunma hakkına ne kadar zarar verildiğini değerlendirir.
- Dengeleyici önlemler: çapraz sorgu yerine geçebilecek imkânlar, jürinin uyarılması, başka destekleyici deliller vb.
- AİHS m. 6/3-d tek başına değil, m. 6/1 ile birlikte yorumlanır.
5. Kararın Hukuki Etkisi
- AİHM, “tek veya belirleyici delil” ilkesini mutlaklaştırmaktan kaçınarak, ulusal sistemlere takdir yetkisi tanımış, ancak bu takdirin adil yargılama ölçütlerine aykırı olmaması gerektiğini vurgulamıştır.
- Karar, CMK m. 210/3 gibi düzenlemelerde, sanığın ifadelere erişim hakkının içeriğini dolduran bir ölçüt sunar.

5. CMK m. 58’in Hükme Etkisi: Açıklamanın Sınırları Gizli Tanık (2025)
Hâkimin açıklama yaparken bağlı olduğu sınırlar, CMK m. 58’de düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca:
- Tanığın kimlik bilgileri, açık adı veya adresi gibi kişisel verileri gizli tutulabilir.
- Gerekli görüldüğünde tanığın görüntüsü ve sesi bozulmuş biçimde ifadesi alınabilir.
Buna göre:
- Hâkim, tanığın kimliğini ifşa etmeden, ifadenin içeriğini özünü bozmayacak şekilde açıklamakla yükümlüdür.
- Bu açıklama, hem tanığın güvenliğini gözetmeli hem de sanığın savunma hakkını kullanmasını engellemeyecek ölçüde olmalıdır.
Türkiye’de Gizli Tanıklık Uygulaması: Uyuşmazlıklar ve Tartışmalar
Gizli tanıklık özellikle organize suçlar, terör suçları ve yüksek cezai yaptırım içeren davalarda kullanılır. Ancak bu uygulama, zaman zaman adil yargılanma hakkıyla çatışabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu noktada çeşitli kararlar vermiştir:
- Doorson v. Netherlands (1996): Tanığın güvenliği korunabilir, ancak savunma hakkı aşırı kısıtlanmamalıdır.
OLAYIN ÖZETİ:
Amsterdam’da uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı şüphesiyle hakkında soruşturma başlatılan başvuran Doorson’un kimliği, fotoğrafı 1987 yılında polisin tanık olarak sorguladığı 150 kadar bağımlıya gösterildi. Bağımlılardan bazıları, başvuranı tanıdıklarını belirtti. Bu tanıkların altısı kimliğini gizli tutmayı talep etti.
Başvuranın avukatı, bu tanıkların mahkemede sorgulanmasını talep etti. Ancak, tanıkların bazısı mahkemeye hiç gelmedi, bazıları ise yalnızca sorgu hâkimi önünde, kimlikleri gizli tutularak dinlendi. Avukatları sorguya katılsa da başvuran tanıklarla yüzleşemedi. Başvuran bu durumun adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini savundu.
MAHKEMEYE SUNULAN ŞİKÂYETLER:
Tanıklarla yüzleşememe: Y.15 ve Y.16 kod adlı gizli tanıklar yalnızca sorgu hakimi önünde, başvuranın avukatı huzurundayken dinlendi. Başvuran tanıklarla yüzleşemedi.
Tanık R. ile ilgili: Bu tanık mahkemeye zorla getirilmesine rağmen duruşma salonundan kaçtı. Mahkeme tekrar getirilmesini sağlamadı ama ifadesini delil olarak kullandı.
Tanık N. ile ilgili: N. mahkemede önceki beyanını geri çekmesine rağmen, polis ifadesi delil olarak kullanıldı.
Savunma tanığı K. dinlenmedi: Başvuranın çağırdığı uzman tanık K. mahkemece dinlenmedi ama polis tanığı I. dinlendi.
Soruşturmayı yapan hâkimin tarafsızlığı: Y.15 ve Y.16’yı sorgulayan hâkim, daha önce başvuranın tutukluluğu hakkında karar vermişti. Başvuran bu nedenle hâkimin tarafsızlığından şüphe duydu.
AİHM’NİN DEĞERLENDİRMESİ:
1. Gizli tanıkların kullanılması (Y.15 ve Y.16):
Tanıkların kimliği sadece sorgu hâkimi tarafından biliniyordu.
Tanıklar, önceki ifadelerinde tehdit gördüklerini ve açık şekilde ifade vermek istemediklerini belirtmişti.
Avukatları tanıklara soru sorma imkânı bulmuş, ancak tanıklar başvuranla yüzleştirilmemişti.
Mahkeme, bu eksikliğin “gerekli önlemler” ve dengeleme ile telafi edildiğine ve savunma hakkının makul ölçüde sağlandığına karar verdi.
2. Tanık N. ile ilgili:
Polis ifadesini mahkemede reddetmişti.
Ancak savunma tarafından sorgulanabildiği ve çapraz sorgulama yapıldığı için adil yargılama hakkı ihlali bulunmadı.
3. Tanık R. ile ilgili:
R. mahkemeye getirilmiş ancak kaçmıştı.
Mahkeme, daha sonra ifadesini kullansa da, bu ifadenin diğer delillerle desteklendiğini belirtti.
Mahkeme, R.’nin ifadesinin tek başına mahkûmiyete dayanak oluşturmadığını vurguladı.
4. Uzman tanık K.’nin dinlenmemesi:
Mahkeme, savunmanın çağırdığı uzman tanığı K.’nin olayın esasına katkı sağlamayacağını değerlendirerek dinlememişti.
Bu durumun savunma hakkını ihlal etmediğine karar verildi.
5. Soruşturma hâkiminin tarafsızlığı:
Sorgu hâkimi daha önce başvuranın tutukluluğu hakkında karar vermiş olsa da tanıklarla yüz yüze gelmediği, taraflı davrandığına dair bir emare bulunmadığı için tarafsızlık ilkesinin ihlal edilmediği sonucuna varıldı.
SONUÇ:
AİHM, 7’ye karşı 2 oyla başvuranın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 1. fıkrası ve 3. fıkrasının (d) bendi kapsamında adil yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. - Van Mechelen v. Netherlands (1997): Savunma makamının tanığı sorgulama hakkı, yargılamanın adilliği için kritik önemdedir.
Davanın Konusu:
Başvuranlar, Hollanda’da ağır suçlardan (soygun ve polis memurlarına ateş etme) yargılanmış ve cezalandırılmışlardır. Mahkumiyetin temel delili, kimlikleri açıklanmayan (anonim) polis tanıklarının ifadelerine dayanıyordu. Başvuranlar, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesindeki adil yargılanma haklarını ihlal ettiğini öne sürdü.
AİHM’nin Hukuki Değerlendirmesi:
1. Hangi Hak İhlal Edildi?
Sözleşme’nin 6. maddesi 1. fıkra ile 3(d) fıkrası birlikte:
“Sanığın aleyhindeki tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı” ihlal edilmiştir.
2. Mahkemenin Gerekçesi:
a. Anonim Tanıkların Kullanımı
Mahkumiyet esas olarak kimlikleri gizli polis tanıklarının ifadelerine dayanıyordu.
Tanıklar, duruşma hâkimi önünde değil, bir sorgu hâkimi önünde, sanık ve avukatlarından ayrı bir odada, sadece ses bağlantısıyla dinlendi.
Avukatlar, tanıkları yüz yüze sorgulama imkânı bulamadı. Tanıkların beden dili ve davranışları gözlemlenemedi.
Bazı sorular (örneğin gözlük takıp takmadıkları, gözlem yöntemleri) cevapsız bırakıldı.
b. Gizliliğin Gerekliliği Tartışmalıydı
Tanıkların tehdit edildiğine veya tehdit edileceklerine dair somut kanıt yoktu.
Sivil tanık (Engelen) anonim olmadan tanıklık yapmış, herhangi bir tehditle karşılaşmamıştı.
Yalnızca suçun ciddiyeti gerekçe gösterilerek anonimlik tanınamaz.
c. Mahkumiyetin Dayanağı:
Pozitif kimlik tespiti yapan tek delil anonim polis tanıklarıydı.
Mahkeme, delillerin “karar verici nitelikte” anonim tanıklara dayandığını tespit etti.
Bu nedenle savunmanın sınırlı sorgu hakkı, adil yargılanma hakkını ihlal etti.
3. Sonuç:
AİHM, 6’ya 3 oyla ihlal kararı verdi.
Mahkumiyetin temel dayanağı olan tanıklar hakkında savunma yeterince etkili sorgulama yapamamıştı.
Tanıkların anonimliği gereği yeterince gerekçelendirilmemişti.
Bu durum savunmanın adil yargılanma hakkını orantısız şekilde zedeledi.
Karar Neticesi:
Mahkeme, Hollanda’nın başvuranlara adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
Tazminat taleplerinin zarar kalemi henüz karara bağlanmadı.
Avukatlık giderleri başvuranlara ödendi (farklı tutarlarda).
Dava Önemi – Hukuki İçtihat Niteliği:
Anonim tanık beyanları ancak çok istisnai durumlarda, ciddi tehdit varsa ve savunmanın hakları usulen yeterince telafi edilmişse kabul edilebilir.
Tanıkların kimliklerini gizleme amacıyla yapılan işlemler, savunma hakları ile denge içinde olmalıdır.
Aksi durumda mahkumiyet adil yargılanma ilkesine aykırı olur.
Türkiye’de özellikle Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda, gizli tanık ifadeleri üzerine kurulu hükümler çokça tartışılmıştır. Tanığın kimliği bilinmediği için, savunmanın delillere etkili şekilde karşı çıkması zorlaşmakta; bu da sanığın “çelişmeli yargılama hakkını” zedelemektedir.
Kimler Gizli Tanık Olabilir?
Gizli tanık olabilmek için şu şartlar aranır:
- Tanığın veya yakınlarının hayatı, fiziksel bütünlüğü veya mal varlığı ciddi tehdit altındaysa,
- Bu tehdit yargı makamlarınca somut şekilde değerlendirilebiliyorsa,
- Suç tipi yukarıda belirtilen ağır suçlar kategorisine giriyorsa.
Özet Tablo: Gizli Tanıklık Aşamaları
Aşama | Açıklama |
---|---|
Tehlike Değerlendirmesi | Mahkeme, tanığın güvenliğini tehdit eden durumu inceler. |
Karar Verilmesi | Gizlilik kararı verilir ve gerekli teknik önlemler alınır. |
İfade Süreci | Tanık, güvenli ortamda, kimliği gizli kalacak şekilde ifade verir. |
Bilgi Saklama | Tanığa ait bilgiler sadece yetkililer tarafından erişilebilir şekilde saklanır. |
Ek Koruma Tedbirleri | Yer değişikliği, geçici kimlik, fiziksel koruma gibi önlemler devreye girer. |
Gizli Tanık Koruma mı, Tehdit mi?
Gizli tanıklık, ceza yargılamasında güvenlik ile adalet arasında hassas bir denge kurulmasını gerektirir. Tanığın can güvenliği kadar, sanığın savunma hakkı da korunmalıdır. Uygulamada gizli tanıklık, birçok davanın kaderini belirleyen unsurlardan biri haline gelmiştir. Ancak kötüye kullanımı, masumiyet karinesini zedeleyebilir. Bu nedenle, yasal düzenlemelerin titizlikle uygulanması ve mahkemelerin bu yetkiyi istisnai şekilde kullanması büyük önem taşır.
Gizli Tanık Yalan Söylerse Ceza Alır mı?
Ceza yargılamasında sıkça karşılaşılan gizli tanık uygulaması, sanığın kimliğini öğrenemediği ancak ifadesiyle dosyada etkili olabilen bir tanık sistemidir. Peki, gizli tanık yalan söylerse ceza alır mı? Evet, alabilir. Gizli tanık olmak, kişiyi sorumluluktan muaf tutmaz. Türk Ceza Kanunu’na göre, yalan tanıklık (TCK m.272) veya iftira (TCK m.267) suçunu işleyen gizli tanık da diğer vatandaşlar gibi cezai sorumluluk taşır. Mahkemeye kasıtlı olarak yanlış beyanda bulunan, delil uyduran ya da bir kişiyi haksız yere suçlayan gizli tanık, gizliliği korunarak ifade vermiş olsa bile hakkında soruşturma ve dava açılabilir.
Gizli Tanık Mahkemeye Çıkar mı?
Ceza yargılamasında en çok merak edilen konulardan biri de şu: Gizli tanık duruşmada hazır edilir mi, mahkemeye çıkar mı?
Cevap: Evet, ancak bu durum bazı sınırlamalara tabidir. Gizli tanık da diğer tanıklar gibi beyan verir; fakat kimliği ve fiziksel görünümü gizlenir. Uygulamada gizli tanıklar, mahkemeye ses ve görüntü değiştirici sistemlerle, farklı bir odadan veya SEGBİS üzerinden bağlanarak ifade verir.
Amaç, hem sanığın savunma hakkını korumak hem de tanığın güvenliğini sağlamaktır. Yani gizli tanık “mahkemeye çıkar” ama doğrudan salonda bulunmaz. Bu süreçte sanık veya müdafii, tanığa soru sorabilir. Ancak gizli tanığın kimliği hiçbir aşamada açıklanmaz. Mahkeme, tanığın beyanlarını dikkate alırken, bu gizlilik nedeniyle ek delillerle desteklenip desteklenmediğini de değerlendirir.
Türkiye’de Gizli Tanıkların Kullanıldığı Basına Yansıyan Haberler ve Dosyalar Nelerdir?
MİT Tırları Davası (2021): Adana ve Hatay’da MİT’e ait tırların durdurulmasını organize ettikleri iddiasıyla FETÖ’nün 18 ‘sivil imamı’ hakkında dava açılmıştır. İddianamede, gizli tanık ifadelerine yer verilmiştir.
Dilan ve Engin Polat Davası (2024): Dilan ve Engin Polat’ın da aralarında bulunduğu 28 sanıklı ‘kara para aklama’ davasında, gizli tanık mahkemeye mektup göndererek, güvenlik endişeleri nedeniyle davadan çekilmek istediğini belirtmiştir.
HDP’nin İç Tüzüğü İddiaları (2022): Kobani olaylarına ilişkin davada, ‘ABC123’ kod adlı gizli tanık, HDP’nin iç tüzüğünün Kandil’de yazıldığını iddia etmiştir.
Adil Öksüz’ün Kaçırılması (2024): Gizli tanık beyanında, FETÖ mensubu Adil Öksüz’ün kaçırılmasında ‘Bahadır’ kod adlı Cihat Yıldız’ın rol aldığı belirtilmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Yönelik Soruşturmalar (2025): İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye yetkilileri hakkında yürütülen yolsuzluk ve terör soruşturmalarında, gizli tanık ifadeleri önemli bir yer tutmuştur.
FETÖ’nün Adliye Yapılanması Davası (2018): FETÖ’nün adliye ve cezaevi yapılanmasına ilişkin davada, ‘Tayrex’ kod adlı gizli tanık, örgütün adliye yapılanmasını detaylarıyla anlatmıştır.
Ergenekon Davası’nın Gizli Tanığı (2019): Erzincan’daki Ergenekon davasında gizli tanık olarak ifade veren eski savcı Bayram Bozkurt, FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılmıştır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS): Gizli Tanıklık Hakkında Hap Bilgiler
Gizli tanık nedir?
Kendisi veya yakınları için ciddi tehlike varsa, kimliği saklanan ve özel koruma altında dinlenen tanıktır.
Gizli tanıklığın yasal dayanağı nedir?
CMK m. 58/2 ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu.
Gizli tanık hangi şartlarda dinlenebilir?
Tanığın veya yakınlarının can güvenliği, beden bütünlüğü veya malvarlığı ciddi tehdit altındaysa.
Tanığın sesi ya da görüntüsü değiştirilebilir mi?
Evet. CMK m.58/2’deki “gerekli her türlü önlem” ifadesine dayanılarak uygulanır. Tanık Koruma Kanunu m.5 ve ilgili yönetmelikler açıkça izin verir.
Hangi teknik önlemler uygulanabilir?
- Tanığın başka odadan dinlenmesi
- SEGBİS ile ifade alınması
- Sesin değiştirilmesi
- Yüzün bulanıklaştırılması
Tanık Koruma Kanunu hangi güvenlik tedbirlerini sağlar?
- Fiziksel koruma
- Kimlik değişikliği
- Yer değiştirme (şehir içi veya yurt dışı)
- Estetik müdahale ile görünüm değişikliği
- Maddi destek
- Eğitim veya iş yerinin değiştirilmesi
Gizli tanık beyanı tek başına mahkumiyet için yeterli mi?
Hayır. Yargıtay ve AİHM kararlarına göre, mutlaka başka delillerle desteklenmelidir.
Sanık, gizli tanığa soru sorabilir mi?
Evet. Soru sorma hakkı saklıdır. Ancak teknik sınırlamalar olabilir. Bu sınırlamalar ölçülülük ilkesi çerçevesinde olmalıdır.
AİHM gizli tanıklık hakkında ne diyor?
Gizli tanıklık kabul edilebilir ancak;
- Gizli kalmayı haklı kılan somut tehlike olmalı
- Savunma hakkı aşırı derecede sınırlanmamalı
- Mahkumiyetin dayanağı yalnızca gizli tanık olmamalı
Yargıtay’ın yaklaşımı nedir? Gizli Tanık Nedir? Ceza Yargılamasında Rolü ve Hukuki Dayanakları
- Gizli tanık ifadesi hukuka uygunsa delil olabilir.
- Ancak tek başına mahkumiyete yeterli değildir.
- Beyan güvenilirliği mahkemece ayrıca değerlendirilmelidir.
En sık nerelerde uygulanır?
- Terör suçları
- Örgütlü suçlar
- Uyuşturucu ticareti
- Ağır cezayı gerektiren suçlar
Gizli tanık uygulaması kötüye kullanılabilir mi?
Evet. Bu yüzden mahkemeler gizli tanıklığı ancak istisnai durumlarda ve sıkı denetim altında kullanmalıdır.
Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalarda gizli tanık kullanılması hukuka uygun mu?
Gizli tanık, adı ve kimliği saklanan bir tanıktır. Mahkemeye gelir ama kim olduğunu kimse bilmez. Devlet bunu, tanığın can güvenliği için yapar. Ancak konu bir siyasetçi olunca — örneğin Ekrem İmamoğlu gibi — işler değişir. Çünkü kamuoyunun ilgisi büyüktür ve yargılamanın tarafsız olması şarttır. Hukuka göre gizli tanık kullanılabilir; ama bu tanığın söyledikleri tek başına yeterli olmaz. Mutlaka başka sağlam delillerle desteklenmelidir. Aksi halde, gizli tanıkla bir kişiyi suçlamak hukuka aykırı olur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları da bunu söyler: Sanığın kendini savunma hakkı gizli tanık bahanesiyle yok edilemez. Tanığın güvenliği korunmalı ama sanık da o ifadeye karşı çıkabilmelidir. Yani Ekrem İmamoğlu hakkında gizli tanık dinlenebilir, ama bu tanığın söyledikleri sorgulanmadan, başka hiçbir delil yokken bir karar verilirse, bu açık bir hak ihlali olur.
Sadece gizli tanık beyanına dayanarak bir kişi tutuklanabilir mi?
Hayır, sadece gizli tanık beyanına dayanarak bir kişi tutuklanamaz. Bu hem hukuken sakıncalıdır hem de Anayasa’ya aykırıdır. Tutuklama, özgürlüğü sınırlayan en ağır tedbirdir. Anayasa’nın 19. maddesi, kişi özgürlüğü ve güvenliğini korur. Ceza Muhakemesi Kanunu da tutuklama kararının verilmesi için kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunmasını şart koşar (CMK m.100). Gizli tanığın beyanı ise tek başına somut delil sayılmaz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da açıkça belirtilmiştir: Gizli tanığın ifadesi çapraz sorgu yapılmadan ve başka delillerle desteklenmeden, tutuklama gibi ağır tedbirlerin dayanağı olamaz. Aksi halde bu durum, adil yargılanma hakkını ve savunma hakkını ihlal eder. Kısacası, gizli tanık sadece bir iddia ortaya koyar; delil değildir. Bu yüzden, yalnızca gizli tanık beyanına bakılarak bir kişinin tutuklanması hem ulusal hem uluslararası hukukta kabul edilemez.