Depremde hayatını kaybeden herkesin başı sağolsun. Yüzyılın felaketi yaşandı ancak bu felaketin sonuçları önlenebilir miydi yoksa önlenemez miydi uzmanlar vakti gelince bu konuyu netleştirecektir.
Kahramanmaraş depreminden sonra yeni inşa edilen, süslü reklamlarla pazarlanan son derece şık binaların, depreme dayanaklı kampanyasıyla pazarlandığı, ancak depremde duman bulutu arasında yıkıldığını görüntülerde izledik.
Akıllara çeşitli sorular gelmekte. Müteahhit malzemeden mi çaldı ? Yapı denetim firması yapıyı denetlemedi mi ? Beton firması mevzuata uygun beton kullanmadı mı ? Zemin etüdü usulsüz mü yapıldı ?
Soruların cevabı ne olursa olsun kaybedilen canları geri getirmese de en azından sorumluların hangi suçtan sorumlu olduğunu kısaca özetlemekte fayda var.
Müteahhidin eksik malzeme kullanması sonucu taksirle öldürme suçu meydana gelecektir.
Taksirle öldürme suçu nedir ?
Taksirin ne olduğu TCK 22/2’de ‘Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.’ Şeklinde açıkça tanımlanmıştır.
Eksik malzeme kullanan müteahhit, kaçındığı malzemenin binanın yıkımına yol açacağını bilmiyor veya öngöremiyorsa, ancak yine de bina yıkılmış ve netice gerçekleşmişe taksirle öldürme suçu oluşur. Bunun yanında, ayıplı inşaat yapan müteahhidin, işin uzmanı olduğu düşünüldüğünde, temelde, kolonlarda az demir kullanması, düşük kalite çimento kullanması durumunda binan yıkılacağını bilmemesi düşünülemez. Bu nedenle, bilinçli taksirle öldürme suçu veya olası kast ile öldürme suçunun tartışılması gerekir.
Müteahhidin hangi suçtan cezalandırılacağına yukarda tabloda verilen sorunun cevabına göre bakmak gerekir.
Yapının yapıldığı tarih ve bölgenin afet bölgesi olup olmadığı araştırılmalıdır.
Yapının yapıldığı tarihteki mevzuat önemlidir. 30 sene önce yapılmış yapıda günümüz teknolojisinin şartlarını arayamayız. Yapının yapıldığı döneme bakılmalı, o dönem aranan kriterleri sağlayıp sağlamadığı hakkında belediye ve ilgili kurumlardan belgeler getirilmeli, inşaat ve fen bilirkişileri seçilerek, enkaz üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmalı, mümkünse numune alınmalıdır. Bölgenin afet bölgesi olup olmadığı uygulanacak mevzuatı etkilediğinden bu husus araştırılmalıdır. Bilirkişiler gelen belgeler, numuneler ve raporlar kapsamında rapor oluştururlar.
Şayet yapı dönem itibariyle gerekli şartları sağlamıyorsa, malzemeden kısıldığı, yeterli sayıda demir kullanılmadığı, temelin olması gerektiği gibi yapılmadığı, nitelikli malzeme kullanılmadığı anlaşılıyor ise bu durumda müteahhit, taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulabilir.
Görevli mahkeme hangisidir?
Taksirle öldürme TCK 85 maddesinde düzenlenmiş olup, bir kişi öldüyse asliye ceza mahkemesi görevlidir. Ancak, birden fazla insan ölmüşse veya ölenlerle beraber birden fazla kişi yaralanmışsa Ağır Ceza Mahkemesi yargılamada görevlidir.
Zamanaşımı kaç yıldır?
Taksirle öldürme Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Şeklinde olup zamanaşımı hesaplanırken en üst sınır olan 15 yıl esas alınacaktır.
TCK 66.maddesi ‘Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,’ zamanaşımı süresi olduğun belirtir.
Zamanaşımın başlangıcı
Suçun oluştuğu tarihten itibaren zamanaşımı işleyecektir. Depremde kişinin vefat etmesi durumundan bu tarih esas alınarak hesaplama yapılacaktır.
Olası kast nedir? Olası kast ile müteahhit nasıl sorumlu olabilir ?
Olursa olsun mantığı ile binanın güçlü bir depremde yıkılacağının öngörülmesine karşılık, yıkılırsa yıkılsın anlayışı ile inşaattan malzeme eksiltildiği duruma örnek verilebilir.
Belediye İmar Müdürü ve ilgili memurların sorumluluğu nedir?
Gerekli evraklar olmaksızın, yönetmelik hükümlerince olması gereken belgeler olmadan sanki varmış gibi binalara oturma ruhsatı veren her kişi ayrıca taksirle öldürme suçunda müşterek faildir.
İnşaat mühendisinin sorumluluğu nedir?
İnşaat mühendisi, yapıda zemine, yapılacak binanın yüksekliğine göre, inşaat alanına göre kaç tane kolon kullanılması gerektiğine, kaç kiriş yapılması gerektiğine, kolon ve kirişlerdeki demirlerin kalınlık ve sayısına karar verir. Hatalı karar verilmiş gerekli inceleme ve araştırma yapılmamış ise taksirle öldürme suçu oluşacaktır. Bilinçli olarak malzemeden kısmak için rapor tanzim edilmişse, olası kast ile öldürme suçu oluşacaktır.
Jeoloji mühendisinin sorumluluğu nedir ?
Jeoloji mühendisi zemin etüdü yaparak temelin hangi malzeme ile nasıl inşa edilmesi gerektiğine karar veren kısımda ağırlık gösterir.
Jeoloji Mühendisi, inşaat sektöründe aşağıdaki görev tanımlarına sahip olabilir:
- Proje sitesinin jeolojik özelliklerinin ve zemin koşullarının incelenmesi: Proje alanındaki zemin tipini belirlemek, zemin altındaki kayaların ve toprakların birikintilerinin tasarım ve yapım aşamasında dikkate alınması gereken özelliklerini belirlemek.
- Proje alanında deprem tehlikesi ve risk değerlendirmesi: Proje alanındaki deprem tehlikesini ve riskini belirlemek ve gerektiğinde proje tasarımına dahil etmek.
- Zemin etude ve analizi: Proje alanındaki zeminin mekanik özelliklerinin belirlenmesi ve zemindeki değişikliklerin analizi.
- Zemin kaynaklı sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri: Proje alanındaki zemin kaynaklı sorunların belirlenmesi ve çözüm önerileri.
- Fondasyon tasarımı: Binanın fondasyon tasarımının belirlenmesi ve zemindeki değişikliklerin dikkate alınması.
- Yapı malzemeleri seçimi: Proje alanındaki zemin tipine göre uygun yapı malzemelerinin seçimi ve bu malzemelerin yapım aşamasında kullanımına ilişkin yönergelerin verilmesi.
Jeoloji Mühendisi, inşaat sektöründe proje alanındaki zemin koşullarını ve deprem tehlikesini inceleyerek, proje tasarımının ve yapımının güvenli ve etkili bir şekilde gerçekleşmesini sağlamalıdır.
Uzmanlardan aldığımız bilgiye göre, deprem bölgesinde yapılar incelendiğinde temeli ve ilk iki katı çöken ancak üstü sağlam kalan binaların malzemesinde bir eksiklik olmayabilir. Ancak zemin etüdü hatalı ve eksik yapılmış ise kazık temel yerine, radyal temel tercih edilmiş bu nedenle bina çökmüş olabilir.
İskambil kağıdı gibi üst üste yığılarak çöken yeni yapım binalarda ise uzmanların ilk görüşü binada demir ve çimento eksiltildiği yönündedir. Uzmanlar, bir bina malzemeden çalınmamışsa şiddetli deprem altında en fazla yan yatar, duvarları sıvaları çatlar demektedir. Yeni bir binanın toz bulutu içerisinde olduğu yere çökmesi ciddi bir malzeme eksiği göstergesidir. Bu durumda müteahhidin, ‘olursa olsun’, ‘çökerse çöksün’, ‘ölürse ölsün’ duygusu güttüğü böylece olası kast ile öldürme suçu oluşacağı kanaatindeyiz.
Hatta geçmişte deprem dahi yokken kendi kendine çatırdayarak olduğu yere çöken binaların haberleri yapılmıştı.
Binanızı depremlerin değil yetkili kurumların denetlesin, aynı acılar tekrar yaşanmasın.
Delil Toplamak için Dikkat edilmesi gerekenler
Binanın yaşı, statik raporu, mühendislerin çizdiği projeler, kullanılan beton gibi tüm hususlar belediye imar bölümlerinde arşivlerde mevcuttur. Ancak depremde yıkılan belediye binalarında delillerin kaybolma riskine istinaden enkazlar dikkatle kaldırılmalı, imar dosyaları kurtarılmalı, usulsüz ruhsat verenlerin kimler olduğu imzaları ile tespit edilmelidir.
İlan sitelerindeki açıklamalar, görseller, ilan tarihleri delil olarak saklanmalıdır. Yargılama esnasında sorumluların deprem riskini öngöremedikleri savunması, ‘depreme dayanıklı‘ açıklaması ile açtıkları ilanlar ile çürütülecektir.
Enkazlardan savcılık tarafından resen seçilecek bilirkişiler eliyle numune aldırılmalıdır. Enkaz kaldırıldıktan sonra müteahhit veya sorumlular delil yetersizliğini, kolonların ve betonun güçlü olduğunu, enkazın kaldırıldığı için lehe delil toplayamadıklarını ileri sürememelidirler.
Noterlerden destek alınarak bilirkişi ekipleriyle numune alınmalı, dosyalanmalı, fotoğraf ve videolar ile numunelerin ilgili inşaattan çıktığı tartışmaya vermeyecek vaziyette net olmalı.
Müteahhidin taksirle öldürmeden cezalandırıldığı emsal bir karar;
‘Buna göre, … Apartmanına ait 14.10.1994 tarih ve 330/A numaralı yapı ruhsatının bulunduğu, 20.06.1995 tarih ve 252 numaralı tadilat ruhsatı ile de kat ilavesi yapıldığı ancak söz konusu yapıya ait yapı kullanma izin belgesinin bulunmadığı, yapı ruhsatının … tarafından düzenlendiği, kontrol işlemlerini …’ ın yaptığı, …’ın ise yapı ruhsatını onaylayan İmar Müdürü olduğu, bina sahibi tarafından inşaatına başlanılacak binanın yapım aşamalarına başlamadan önce İmar Kanunu ve Yönetmelikleri gereğince gerekli olan evrakların temin ettirilerek dosyasına konulmamasından, inşaat ruhsatının 54. bölümünün fenni mesule imzalattırılmadan inşaat ruhsatının verilmesi nedeniyle; 3194 sayılı İmar Kanunun “Ruhsat alma şartları” başlıklı 22. maddesindeki, “Yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge) mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir. Belediyeler veya valiliklerce ruhsat ve ekleri incelenerek eksik ve yanlış bulunmuyorsa müracaat tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde yapı ruhsatiyesi verilir. Eksik veya yanlış olduğu takdirde; müracaat tarihinden itibaren onbeş gün içinde müracaatçıya ilgili bütün eksik ve yanlışları yazı ile bildirilir. Eksik ve yanlışlar giderildikten sonra yapılacak müracaattan itibaren en geç onbeş gün içinde yapı ruhsatiyesi verilir.” hükmüne aykırı davrandıkları; binanın mevcut taşıyıcı elemanlarının donatı detaylandırmasında yetersizlikler olduğu, beton içerisinde standart dışı agregaların olduğu, malzeme kalitesinde, binanın proje ve yapım aşamasında yetersizlikler olması sonucu binanın meydana gelen deprem nedeni ile yıkılmasında, sanıklar …, … ve …’ın objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalarına rağmen, İmar Kanununa, 1975 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve dönem itibariyle bilim ve fennin gerektirdiği teknik şartlara aykırı davrandıkları, üzerilerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, mevcut sonucun gerçekleşmesinde etkili oldukları, bu nedenle meydana gelen ölümler bakımından sanıkların eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle sanıklar …, … ve … hakkında beraat kararları verilmesi,’ YARGITAY 12. Ceza Dairesi Esas: 2020 / 10626 Karar: 2022 / 10721 Karar Tarihi: 27.12.2022
Bilinçli taksirle öldürme suçu olduğunu gösteren güncel başka bir karar;
‘Sanıklar …, …’ın ise, söz konusu binanın sahipleri ve müteahhidi olarak yapımından sorumlu oldukları halde, yürürlükteki kurallara uygun bir inşaat yaptırmak bakımından kendi üzerlerine düşen dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle kusurlu olduklarının kabul ve tespit edildiği olayda;
1-Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde; TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, yürürlükteki kurallara uygun bir inşaat yaptırmak bakımından dikkat ve özeni göstermeyen, binadaki malzeme ve donatı yetersizliklerini denetlemeyen, bu nedenle birinci derece deprem bölgesinde bulunan … Apartmanının tamamen çökmesine ve 43 kişinin göçük altında kalarak ölmesine asli kusurlu olarak neden olan sanıklar …, …, … ve … hakkında, … ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurularak sanıklar hakkında eksik cezaya hükmolunması,
2-Depremde yıkılan … Apartmanından alınan karot numunelerinin teknik bilirkişiler tarafından incelenmesi neticesinde; 1997 yılında yayımlanan Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikte birinci ve ikinci derece deprem bölgelerindeki binalarda C20 veya daha yüksek dayanımlı beton kullanılmasının zorunlu olmasına rağmen, kullanılan betonun Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikte belirtilen minimum beton sınıfı olan C16’yı dahi sağlayamadığı, etriye aralığı açısından ve binanın mevcut taşıyıcı elemanlarının donatı detaylandırmasında yetersizlikler olduğu, bilirkişi raporu ile proje verilerine göre kolon boyutları, donatı çap ve adetlerinde de farklılıklar olduğu, parça beton numuneler içerisinde çimento hamuru-agrega arasında aderans çözülmesi olduğunun belirlendiği, bu yetersizlik ve eksikliklerin binanın yıkılmasında etkili olduğu; sanıkların yıkılan binanın proje aşamasında, yapım aşamasında ve … bitimi aşamasında, üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, öngörülebilen bu netice bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan sanıklar …, …, … ve … hakkında bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, tayin olunan cezalarında 5237 sayılı TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-TCK’nın 53/6. maddesinde “belirli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde 3 aydan 3 yıla kadar bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınabileceğine karar verilebileceğinin düzenlendiği, bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, inşaat mühendisi olduğu anlaşılan sanık …’nin çalışmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı nazara alınmadan, çalışma hürriyetini kısıtlayacak şekilde mesleğini icrasında bulunmaktan 1 yıl 6 ay süre ile yasaklanmasına karar verilmesi,
4-Taksirle işlenen suçlarda iştirak hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek, yargılama giderinin her bir sanığa sebebiyet verdikleri tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılama giderlerinin eşit olarak tahsiline karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar … ve … müdafiileri, sanık …, sanık … ile katılanlar …, …, …, … ve … vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA’; YARGITAY 12. Ceza Dairesi Esas: 2020 / 12133 Karar: 2022 / 10714 Karar Tarihi: 27.12.2022
Yapı denetim firmalarının işlerini yapmadığı, numunelerin sahte olduğu, numune alınmadığı, raporlar üzerinde sahtecilik yapılarak depreme dayanıklı denilerek malzemeden çalınmış binaların satıldığı kuvvetle muhtemel görünmektedir.
iş yerim çöktü veterinerlik yapıyorduk bilgi almak istiyorum teşekkür ederim
0 552 789 17 00 numaralı ofis hattımızdan bizlere ulaşabilirsiniz, rica ederim.