
Kambiyo senetlerine ilişkin takipte genel yetki borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir.
Bonoya dayalı takiplerde borçlunun ikametgahının bulunduğu yer, bonoda öngörülen yer, bonoda gösterilen ödeme yerinde veya bonoda ödeme yeri gösterilmemişse bononun düzenlendiği yer icra dairesinde takip yapılabilir.
Çeklerde yetkili icra dairesi, muhatap bankanın bulunduğu yer, çekin keşide edildiği yer, borçlunun ikametgahı icra dairesinde de yapılabilir.
Birden fazla borçlunun takibe konulması durumunda yetkili icra dairesi neresi olacaktır?
İİK’nun 50. ve HMK’nun 447/2. maddelerinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre; “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” HMK’nun 7. maddesine göre ise; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.”
Anılan hükümler çerçevesinde, birden fazla borçlu varsa, bunlardan birinin ikametgahında takip başlatılabilir ve bu durumda diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak anılan hüküm, borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali içindir.
‘Somut olayda, itiraz eden
borçluya ödeme emrinin tebliğ edilemediği, yetki itirazında bulunmayan diğer
takip borçlusu … İnşaat Nak. Tic.Ltd.Şti.’ne ödeme emrinin …/…. adresinde
25.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, takibin, adı geçen borçlu yönünden itiraz
tarihi olan 03.12.2015 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmış olup,… İcra Dairesinin
yetkisi de kesinleşmiş bulunmaktadır. Takibin yapıldığı…. İcra Dairesi,
borçl…. İnşaat Nak. Tic.Ltd.Şti.’nin ikametgahındaki ve onun için genel
yetkili icra dairesi olduğundan, borçlu … … Döküm San. ve …. Ltd.
Şti.’nin yetkiye yönelik itirazı yerinde değildir.
O halde, mahkemece, yetki itirazının reddi ile borçlunun diğer itirazlarının
incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.’ YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ E. 2016/7263 K. 2016/25125 T. 12.12.2016
Karşılıksız kalan çeklerde yetkili icra dairesi
Karşılıksız kalan çeklerde yargı kararları ile yetki kuralı yorumu değişmiş, alacaklının ikametgahında da icra takibi yapılması mümkün hale gelmiştir. Ancak uygulamada farklı kararlara rastlanmaktadır. Ankara 12.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/183 E. 2021/440 K. sayılı kararında ‘Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde: çeke dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK.’nın 6.md.), muhatap bankanın bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK.’nın 10.md.) ve ayrıca İİK.’nın 50/1. maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir. Oysa takibe dayanak çek incelendiğinde: keşide yerinin Çanakkale, Muhatap bankanın bulunduğu yerin Kordon Çanakkale, borçlunun yerleşim yerinin Çanakkale’de olduğu anlaşılmakla yetki itirazının kabulüne karar verilmiştir. ‘ şeklinde karar vermiş olup 20.04.2021 tarihi itibariyle güncel uygulamanın bu şekilde olduğu anlaşılmaktadır.
Aşağıda sunduğumuz kararın geçerliliği uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır.
‘Oysa muhatap bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çeke dayalı borcun, bu şekilde aranması tüketildikten sonra, götürülecek borç niteliğine dönüştüğü gözetilerek, HMK’nın …. maddesi uyarınca ifa yeri olarak BK.’nın 98. madde hükmü nedeniyle, alacaklının ikametgah yeri mahkemesi de yetkili mahkemelerden biridir. Dairemiz’in ….09.2005 tarih ve 8454-8277 sayılı ilamı ile ……..2014 tarih ve 15478-17256 sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu itibarla, mahkemece alacaklının ikametgah yeri itibariyle, yetkili mahkemeden talepte bulunduğundan ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, aksine hüküm tesisi doğru görülmemiştir.’ Yargıtay 11.hukuk dairesi E:2016/12481 K:2016/8797 KAYNAK
‘Karşı taraf vekili, çekin yasal süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edildiğini, çek karşılığının tahsil edilemediğini, borcun niteliğinin para borcu olduğunu, çeke ilişkin borcun götürülecek borç niteliğine dönüştüğünü, TBK’nın 89. maddesi gereğince alacaklının ikametgah yeri mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğunu savunarak itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ihtiyati hacze konu edilen çekin muhatap bankaya ibraz edildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasındaki ödeme yasağı kararı sebebiyle çekin ödenemediği, çeke ilişkin alacağın TBK’nın 89.maddesi gereğince götürülecek borçlardan olduğu, muhatap bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çeke dayalı borcun götürülecek borç niteliğine dönüştüğü, karşı tarafın adresi itibariyle … mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.’ Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 2488 Karar: 2017 / 4324 Karar Tarihi: 13.09.2017 Kaynak: Sinerji
EMSAL KARARLAR

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/11298
K. 2017/1472
T. 8.2.2017
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen
tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden
daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından
düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup
incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz
yoluyla başlatılan takibe karşı borçlu şirketin, … İcraMüdürlüğünün yetkili
olduğunu ileri sürerek yetki itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu,
mahkemece, itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına dair icra takiplerinde
yetkili icra dairesi, HMK’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle HMK’nun yetkiye
dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takibe
esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.
Buna göre; çeke dayalı olarak yapılan icra takibi, genel yetkili yer olan
borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6.md.), muhatap bankanın
bulunduğu yer, ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK. 10.md.)
ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra
dairesinde yapılabilir.
HMK.nun 7/1.maddesinin birinci cümlesine göre; borçlu birden fazla ise,
bunlardan birinin yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapılabilir. Bu
durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm,
borçlulardan birinin onun için genel yetkili yerleşim yeri icradairesinde takip
yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir.
Somut olayda; çekin lehtarı konumunda olan muteriz borçlunun adresi …/…
olup, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 22.04.2015 tarihinde …/… adresinde
tebliğ edildiği ve borçlunun 5 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine
başvurduğu, diğer takip borçlusu … Ltd Şti.’nin … adresine yapılan ödeme
emrine dair tebligatın bilâ tebliğ iade edildiği, itiraz tarihinde henüz diğer
borçlu açısından takibin kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yetkili
icra müdürlüğünün belirlenmesinde HMK.nun 7/1.maddesinin uygulanma imkanı
yoktur.
Diğer yönden, HMK.nun 7/1.maddesi uygulanmış olsa dahi, itiraz etmeyen borçlu
şirketin mahkeme dosyası içinde yer alan 04.10.2013 tarihli ticaret sicil
bilgilerine göre adresi Yenişehir/… olup, mahkemenin gerekçesi bu sebeple de
yerinde değildir.
Borçlu şirketin yetki itirazının, diğer yetki kuralları muvacehesinde
incelenmesi halinde;
İtiraz eden borçlu şirketin merkezi ile takip konusu çekin keşide yerinin …
olduğu ve ödeme emrinin de borçlu şirkete bu adreste tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda sözkonusu icra takibi yönünden … İcra Müdürlüğü’nün yetkili
olduğunun kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken,
yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda
yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca
(BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın
tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 2488
Karar: 2017 / 4324
Karar Tarihi: 13.09.2017
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
… 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/03/2016 tarih ve 2015/2063-2015/2067 D. İş sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili, ihtiyati haciz talebine konu çekte bulunan imzanın sahte olduğunu, imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, müvekkili şirketin adresinin … olduğunu, çekin ibraz edildiği muhatap bankanın …’da olduğunu, … mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf vekili, çekin yasal süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edildiğini, çek karşılığının tahsil edilemediğini, borcun niteliğinin para borcu olduğunu, çeke ilişkin borcun götürülecek borç niteliğine dönüştüğünü, TBK’nın 89. maddesi gereğince alacaklının ikametgah yeri mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğunu savunarak itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ihtiyati hacze konu edilen çekin muhatap bankaya ibraz edildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyasındaki ödeme yasağı kararı sebebiyle çekin ödenemediği, çeke ilişkin alacağın TBK’nın 89.maddesi gereğince götürülecek borçlardan olduğu, muhatap bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çeke dayalı borcun götürülecek borç niteliğine dönüştüğü, karşı tarafın adresi itibariyle … mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Ek kararı, ihtiyati hacze itiraz eden vekili temyiz etmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 20,30 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13/09/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sorun; çekin ibrazı üzerin, çekten doğan borcun götürülecek borca dönüşüp dönüşmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Poliçenin ve bononun e TTK. m. 620 (yTTK. m. 708) uyarınca poliçede muhataba, bonoda ise tanzim edene ibrazı gerekir. Poliçenin ve bononun vadede ve 620’nci (m.708) maddede gösterilen süre içinde ibraz edilmesi ödenmemesi halinde ise, poliçenin muhatabına ve bononun ise tanzim edenine karşı protesto düzenlettirilmesi lazımdır. Aksi takdirde, 642’nci maddede belirtildiği üzere, hamil müracaat borçlularına başvurma hakkını kaybeder. Poliçe ve bono birer ibraz senedidir. Ayrıca poliçede muhatap, bonoda ise tanzim eden asıl borçludur. Poliçe ve bono borcu aranacak borç niteliğinde olduğundan, hamile karşı yükümlülük altına girmiş olan kimselerden ödemenin talep edilebilmesi için borçluya ibraz edilmiş olması gerekir (TTK. m. 620, yTTK m.708). Bu sayede poliçe ve bono borcu götürülecek borç halini alır. Bunun yanında ibrazın, borçlunun ödeme yapacağı kimseyi öğrenmesini sağlayıcı bir fonksiyonuda bulunmaktadır.
Bütün kıymetli evraklarda olduğu gibi, çeklerde aynı zamanda ibraz senedidir. Bu sebeple, bir ibraz mecburuyeti söz konusu olur. Bu mecburiyetin hukuki mahiyeti, poliçe ve bono gibi, aslında bir mükellefiyet olup, hukuki bir vazife değildir. Süresi içinde muhataba yapılan ibraz ile çekteki alacak muaccel hale gelir (e TTK 707/1, yTTK. m. 795). Öte yandan, poliçe ve bonoda olduğu gibi, ödenmesi için çekin de ibraz edilmesi gerekir. Ancak poliçe ve bonoda ibraz asıl borçluya yapılırken, çekte ibrazın yapıldığı muhatap banka asıl borçlu değildir. Böylece, keşideci, cirantalar ve avalistlerin çek hamilini bilmesi olanağı yoktur. Bu nedenle alacaklının borçluları aramaya devam etmesi gerekir. Başka bir anlatımla çekte muhataba ibraz ile aramanın tüketildiğini kabul etme olanağı yoktur. Bu nedenle de eBK m. 73’e (TBK. m. 89) dayanarak ve borcun götürülecek borca dönüştüğünün kabulü ile alacaklının ikametgahı mahkemesinde ihtiyati haciz isteme olanağının bulunmadığı düşüncesinde olmam nedeniyle sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.