Limited Şirket Ortakları Şirket Borcundan Sorumlu Mudur?
Kural olarak limited şirket ortakları şirket borçlarından şahsen sorumlu değildir. 5 ortaklı balık ihraç eden bir şirketin, nakliye firmasına olan borcunu ödememesi sonucu düştüğü icra takibi şirketin tüzel kişiliğine karşı yapılacak ancak o şirketi oluşturan 5 ortak bu icra takibine borçlu olarak eklenemeyecektir. ( Bu konuda ortakların kambiyo taahhüdü altına girmesi halinde istisnalar mevcut olup başka bir yazının konusunu oluşturacaktır.)
Limited Şirket Ortaklarının kamu alacakları karşısında sorumluluğu nedir? SGK alacağı, vergi cezaları, idari para cezaları arasında bir fark var mıdır?
6183 sayılı kanun 35.maddesi gereğince, SGK alacağı, eksik ödenmiş primler, cezalı ödemeler ve faizleri, tahakkuk eden vergi cezaları ya da kamu kurumları tarafından düzenlenmiş idari para cezaları arasında herhangi bir ayrıma gidilmemiştir. Kanun tanımında amme alacağı ifadesi kullanmış, yukarıda sayılan tüm alacaklardan şirketle beraber şirket ortakları da müteselsil sorumlu tutulmuştur. Bu sorumluluk ortakların sermaye hisseleri oranında sınırlandırılmıştır.
Borçlu şirketin ortağı payını devrederek borçtan kaçabilir mi?
Şirketin ortağının, amme alacağı doğduktan sonra şirket payını devretmesi ortağı borçtan kurtarmadığı gibi bu payı devralan yeni kişi de devraldığı bu pay oranında borca müteselsil ortak olmuş olacaktır. Şirket payı satın alındıktan sonra, eski ortağın döneminden kalma kamu borçlarından dolayı ödeme emri gelmemesi için hissesi devralınacak şirketler titizlikle araştırılmalıdır.
Her ne kadar tüm ortaklar önceki borçlardan müteselsil sorumlu da olsa, bu ortaklar borca batık kişiler olabilir. Ayrıca müteselsil sorumluluk tüm ortakların borcun tamamından şahsen sorumlu olması anlamına geldiğinden, kamu kurumu alacağını, malvarlığı olan ortaktan tamamen tahsil eder. Hissesine düşen miktardan fazla ödeme yapan ortak fazla ödediği miktarı diğer ortaklara payı oranında rücu edebilir.
Limited Şirket Müdürlerinin kamu borçlarından sorumlulukları nedir? Şirket yöneticisi olan ancak şirket ortağı olmayan müdürler de kamu borçlarından sorumlu tutulabilir mi?
Limited şirketin yöneticisi olan, her tür kararı alıp imza eden kişiye müdür denir. Müdür, şirket ortakları içinden olabileceği gibi ortaklık dışından yönetim becerilerine güvenilen bir kişi de seçilebilir. Kanun emredici hükmü gereğince yönetim tamamen şirket ortağı olmayan bir kişiye devredilemez, mutlaka bir ortak müdür olarak bırakılmalıdır.(TTK m.623)
Müdür halihazırda şirket ortağı ise zaten kamu alacaklarından müteselsil sorumlu olacaktır. Ancak dışarıdan bir kişi ise 6183 sayılı kanun mükerrer 35.maddesi gereğince yine sorumluluktan kaçamamakta, kanuni temsilci olarak müteselsil sorumlu sayılmaktadır. Bu anlamda kanun maddesi ve doktrindeki eleştirileri incelediğimizde sorumluluğun kusursuz sorumluluk derecesinde olduğu, müdürün sorumluluktan kaçınamayacağı görülmektedir.
Burada şirket ortağı olan müdürlerin, şirket hisselerini devrederken ortaklıktan istifa edip ticaret sicil gazetesinde ilan etmesi önemlidir. Yıllar sonra ortaklıktan ayrıldığı şirketin kağıt üzerinde yöneticisi göründüğü için amme alacağı takibine takılabilir daha da kötüsü karşılıksız çek keşide edilmesi durumunda icra ceza mahkemesinde yargılanabilir. Şirketten ayrılan pay sahibi ortak aynı zamanda müdür sıfatıyla yönetim görevi üstlenmiş ise yönetimden istifa edip ticaret sicil gazetesinde yayınlatmasını tavsiye ediyoruz. Bununla birlikte vergi müdürlükleri resen ticaret sicil kayıtlarını takip etmediğinden kendi sistemlerinde halen şirket ortağı gözükmemek, olası takipleri önlemek için noter devir evrakları, genel kurul kararı, ticaret sicil gazetesi ilanını alarak vergi müdürlüğüne gerekli bildirimin yapılması gerekmektedir.
Ancak, şirketten ayrılan yönetici ortağın ticaret sicil gazetesinde istifasını ilan etmemesi kendisinden sonraki borçlardan sorumlu olduğu anlamına gelmez. 6183 sayılı kanun mükerrer 35.maddesi son iki fıkrası Anayasa Mahkemesi 2014/144E. 2015/29K. 19.3.2015 RG: 3.4.2015-29315 kararı ile iptal edilmiştir.
Yargıtay kararlarında ilanın sadece bir duyuru olduğunu 3.şahısları ilgilendirdiğini, devirden sonraki kamu alacaklarından sorumlu tutulamayacağı yönünde kararlar vermiştir.
‘Ödeme Emrinin İptali İstemi – Temsil Yetkisinin Sona Erdiğinin Ticaret Sicil Gazetesinde İlanının İyiniyetli Üçüncü Kişileri Korumaya Yönelik Olduğu
Temsil Yetkisi Sona Erdikten Sonra Şirketi Borç Altına Sokacak Hukuki Bir İşlem Yapılmadığından Davacının Kendisinden Sonra Şirket Adına Yetkili Temsilcilerin Ödemesi Gereken Bir Borçtan Dolayı Şahsi Sorumluluğu Bulunmayacağı’ Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2012/21-734 K. 2013/152 T. 30.1.2013
‘Temsil yetkisinin sona erdiğinin ticaret sicil gazetesinde ilanı iyiniyetli üçüncü kişileri korumaya yönelik olup, davacı temsil yetkisi sona erdikten sonra şirketi borç altına sokacak hukuki bir işlem yapılmadığından, davacının kendisinden sonra şirket adına yetkili temsilcilerin ödemesi gereken bir borçtan dolayı şahsi sorumluluğu bulunmamaktadır.’ Yargıtay 10.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 3997 Karar: 2016 / 9847 Karar Tarihi: 13.06.2016
Kamu borçlarından dolayı önce müdüre gitmek zorunlu mudur? Doğrudan ortaklara karşı da takip yapılabilir mi?
Kamu alacaklarında asıl borçlu olan şirketin kendisidir. Müdür ve ortakların bu borçtan sorumluluğu ise ikincil yani feri niteliktedir. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, Esas No: 2013/1, Karar No: 2018/1, 20 Haziran 2019 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararı gereğince de eğer kamu alacağı şirketten karşılanamazsa, herhangi bir sıralama söz konusu olmaksızın müdür ve ortaklara gidilebilir. Önce şirket müdürüne karşı takip yapılması şeklinde bir usul yoktur.
Vergi Usul Kanunu şirket ortak ve yöneticilerinin sorumluluğunu nasıl düzenlemiştir ?
VUK.10 madde tüzel kişilerin vergi borçları nedeniyle sorumluluğunu düzenlemiştir. Bu hükümler sadece vergi borçları ile ilgili olup, idari para cezası ve SGK alacakları için geçerli değildir. Ancak burada da 6183 sayılı kanuna paralel düzenlemeler yapılmış, tüzel kişi olan limited şirket müdürünün, ortakların borcunu yatırması gerektiği aksi halde şahsen sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Limited şirket ortaklarının vergi borcunu ödemek zorunda kalan müdür, borcunu ödememiş olan ortaklara rücu edebilir. Doktrindeki görüşler Vergi Usul Kanunundan kaynaklı alacaklarda yöneticinin ancak kusuru olması durumunda sorumlu olduğunu ortaya koymaktadır.
VUK 333.maddesi gereğince yönetici vergi cezalarından da sorumlu olacaktır. Kusurlu davranışı ile limited şirketin vergi cezasına muhatap kalmasına neden olan yönetici, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince cezadan şahsen sorumludur. Kusurlu yönetici ödediği vergi cezasını diğer ortaklara rücu edemez.
VUK 10/2 maddesi incelendiğinde, ‘mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır.’ zamanında ve tam şekilde yatırılmayan vergi borcunun aslından, bunun gecikme faizi ve cezalarından yönetici sorumlu tutulmaktadır. Tahakkuk eden ancak süresinde ödenmeyen 10.000 TL stopaj, şirketin borcu da olsa, bu borcu yerine getirmeyen müdür, 10.000 TL stopaj bedeli ile bunun cezası ve faizinden de sorumlu hale gelecektir.
Amme borcundan kaynaklı olarak doğrudan yönetcinin şahsi malvarlığına gidilemeyecektir. Amme borçlusu limited şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması durumlarından birinin gerçekleşmesi halinde müdürün adına kayıtlı araçlar, taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına haciz konulabilecektir. Doğrudan müdürün şahsi malvarlıkları üzerine haciz işlemi yapılması itiraz sebebidir.
Amme alacağının tahsil edilemeyecek olduğunun anlaşılması ne demektir ?
Şirketin ortak ve müdürlerinin yurtdışına kaçmış, şirketin borca batık olduğunun anlaşılması durumunda doğrudan müdür ve ortakların şahsi mal varlıklarına gidilebilecektir.
Vergi borcunun zamanaşımına uğraması limited şirket ortakları ve müdürleri için de geçerli midir?
Zamanaşımı, devletin, vergi borçlarını bir silah olarak yıllarca elinde tutmasını önler. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 113. maddesi gereğince zamanaşımına uğrayan vergi tahsil edilemez. Bunun için mükellefin itirazına gerek olmayıp vergi dairesi tarafından kendiliğinden gözetilmelidir.
Tarh ve tahsil zamanaşımı olmak üzere vergi hukukunda iki tür zamanaşımı vardır.
Vergi tarhı, ödenmesi gereken verginin vergi dairesi tarafından hesaplanmasıdır.
Tarh edilen yani hesaplanan vergi, mükellefe tebliğ edilir, mükellef tarafından itiraz edilmez ise tarhiyat tahakkuk etmiş olur, diğer bir anlatımla vergi borcu kesinleşir.
VUK 34. maddesince ikmalen veya resen tarh edilen vergi mükellefe tebliğ olur. İdari Yargılama Usulü Kanunu 7’inci maddesince, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları tarhiyatı, mükellefe tebliğ edildiğinde, 30 gün içinde vergi mahkemesinde dava açılması gereklidir. Tebliğden itibaren 30 gün içinde dava açılmazsa vergi tahakkuk etmiş olur.
VUK Madde 114 tarh zamanaşımını düzenlemiştir. Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanununa göre zamanaşımı ne kadardır?
Kanunun 102.maddesi ‘Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı
başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.’ düzenlemesini getirmiştir.
Uygulamada vergi daireleri alacakları sıkı takip etmekte, zamanaşımına uğratmamak için prosedürü işletmektedir. Ancak yine de prosedürün takip edilerek zamanaşımına uğrayıp uğramadığı kontrol edilmelidir.
Görüldüğü üzere mevzuatta 5 yıllık bir zamanaşımı düzenlenmiştir. Üzerinden 5 yıl geçmiş bir işlem yeni tarh edilmiş ise zamanaşımı gündeme geleceğinden zamanaşımı itirazı ile 30 gün içinde vergi mahkemesinde iptal davası açmakta fayda vardır.
SEZGEN HUKUK BÜROSU
Av.Mehmet Mert SEZGEN