Bir Paylaşımı Beğenmek Suç Mudur?

Terörü öven bir paylaşımın beğenilmesinin cezai sorumluluğu kadar iş hukuku ve devlet memuru olanlar açısından da dispilin hukuku boyutu da vardır.

Günlük yaşamda dikkatsizce bastığımız bir “like” tuşunun, bir işçinin kariyerini sona erdirecek kadar ağır bir sonuca yol açabileceğini çoğu kişi düşünmez. Ancak Melike/Türkiye davası tam da bu basit görünen hareketin hukuki niteliğini büyük bir tartışmaya dönüştürdü. AİHM bu davayla hem sosyal medya beğenilerinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ilan etti hem de Türkiye’deki işten çıkarma gerekçelerinin ölçülülük bakımından nasıl denetlenmesi gerektiğine dair önemli ilkeler koydu.


Bu Davanın Konusu Nedir? Facebook’ta “Beğeni” Yapmak İşten Çıkarma Sebebi Sayılabilir mi? Devlet Kurumunda Çalışan Bir Sözleşmeli İşçi Hangi Hukuki Statüde Değerlendirilir?

1) Bu dava neden açıldı? Başvurucu hangi nedenle işten çıkarıldı? Bu olay nasıl ortaya çıktı?

  • Başvurucu Melike, Milli Eğitim Bakanlığı’nda sözleşmeli temizlik görevlisi olarak çalışan bir işçidir.
  • Öğretmen, memur veya yönetici değildir; özel hukuk sözleşmesiyle çalışan bir işçidir.
  • Melike, Facebook’ta bazı siyasi içerikli gönderileri “Like” butonuna basarak beğenmiştir.
  • Paylaşım yapmamış, yorum yazmamış, içerik üretmemiştir.
  • Bu beğeniler nedeniyle Disiplin Komisyonu “çalışma barışını bozduğu” gerekçesiyle tazminatsız feshe karar vermiştir.
  • İş mahkemeleri ve Anayasa Mahkemesi bu kararı hukuka uygun bulmuştur.

Bu nedenle Melike, AİHS m.10 kapsamında ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla AİHM’e başvurmuştur.


“Like” Bir İfade Özgürlüğü Müdür? Sosyal Medya Beğenilerinin Hukuki Niteliği Nedir? Bir Beğeni Paylaşım Yapmakla Aynı Ağırlıkta mıdır?

2) AİHM sosyal medyadaki “beğeni” hareketinin ifade özgürlüğü olduğunu kabul ediyor mu? Bir ‘like’, aktif bir paylaşım sayılır mı? Çalışan açısından bu eylemin hukuki anlamı nedir?

AİHM’in net tespitleri:

  1. “Like” bir ifade biçimidir.
    Dijital dünyada insanlar düşüncelerini bazen yazarak değil, sadece beğenerek ifade eder.
  2. Beğeni, paylaşım kadar güçlü bir yayma faaliyeti değildir.
    Paylaşım aktif bir yaymadır; beğeni ise sadece onay anlamına gelir.
  3. Başvurucu içeriğin sahibi değildir.
    İçerik üretmediği için sorumluluğu sınırlıdır.
  4. Beğenilerin erişim alanı, takipçi sayısı ve profil gizliliği incelenmemiştir.
    Ulusal makamların bu incelemeyi yapmaması AİHM’e göre temel bir eksikliktir.

Bu tespitlerle AİHM, sosyal medya beğenisinin tamamen ifade özgürlüğü korumasında olduğunu ortaya koymuştur.


Çalışma Barışı Gerçekten Bozulmuş muydu? Facebook Beğenilerinin Okul Ortamında Olumsuz Etkisi Olduğuna Dair Bir Delil Var mıydı? Ulusal Mahkemeler Ne Yapmadı?

3) İş mahkemeleri beğenilerin etkisini araştırdı mı? Çalışma barışının bozulduğuna dair somut bir veri bulundu mu? Neden AİHM Türkiye’yi ihlalden sorumlu tuttu?

AİHM şu eksikliklerin altını çizmiştir:

  • Ulusal makamlar içeriği tek tek çözümlememiştir.
    İçerikler siyasi eleştiri, protesto çağrıları ve toplumsal olaylar hakkında eleştirel paylaşımlardır.
  • Okul düzeninin bozulduğuna dair hiçbir somut vaka yoktur.
    6–9 ay boyunca ne öğretmenlerden ne velilerden tek bir şikâyet gelmemiştir.
  • Kimlerin bu beğenileri gördüğü incelenmemiştir.
    Profil gizli miydi? Takipçi sayısı kaçtı? Bu sorulara yanıt yoktur.
  • Başvurucu öğretmen veya yönetici değildir;
    temizlik görevlisinin sosyal medya beğenilerinin okul düzeni üzerinde güçlü bir etkisi olabileceği varsayımı araştırılmamıştır.

AİHM’e göre bu eksiklikler, ulusal makamların “barış bozulur” iddiasını soyut ve dayanaksız bıraktı.


Verilen Ceza Ölçülü müydü? İşten Çıkarma Gibi Ağır Bir Yaptırım Uygulanabilir miydi? Daha Hafif Yollar Varken Neden En Ağır Ceza Seçildi?

4) İşten çıkarma bu olayda orantılı mıdır? Disiplin hukuku bakımından başka seçenekler var mıydı? AİHM neden cezayı aşırı buldu?

AİHM’e göre:

  • Sözleşme tazminatsız feshedilerek en ağır yaptırım uygulanmıştır.
  • Melike’nin yaşı, kıdemi, sosyal durumu dikkate alınmamıştır.
  • İçeriği kendisi üretmediği halde en ağır ceza verilmiştir.
  • Uyarı, kınama veya daha hafif bir yaptırım hiç değerlendirilmemiştir.

Bu nedenle AİHM cezayı tamamen orantısız bulmuştur.


Sonuç Olarak AİHM Ne Karar Verdi? Türkiye Neden İhlal Aldı? Mahkeme Bu Davayla Hangi İlkeleri Yerleştirdi?

5) AİHM hangi hak ihlal edildi dedi? Türkiye neden sorumlu tutuldu? Bu kararın önemi nedir?

AİHM, AİHS m.10 ihlal edildi dedi ve özetle şu ilkeleri getirdi:

  1. “Like” ifade özgürlüğüdür.
  2. Beğeninin etkisi araştırılmadan ceza verilemez.
  3. İşten çıkarma gibi ağır yaptırımlar ancak çok güçlü gerekçelerle uygulanabilir.
  4. Sözleşmeli işçiler memur sadakatiyle değerlendirilmez.
  5. Devlet makamları beğeni ile paylaşımı aynı kefeye koyamaz.

AİHM ayrıca başvurucuya 2.000 Euro manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

KARAR LİNKİ


İnsanlar Bu Kararı Neden Önemsiyor? Türkiye’de Kamu Çalışanlarının Sosyal Medya Beğenileri Bile Tehlikeye Yol Açar mı? Bu Karar Uygulamayı Nasıl Değiştiriyor?

6) Bu içtihat Türkiye’de sosyal medya disiplin cezalarını nasıl etkiler? Çalışanlar neye dikkat etmeli? Avukatlar bu kararı nasıl kullanabilir?

Bu karar özellikle:

  • Disiplin cezaları,
  • İşten çıkarma davaları,
  • Kamu görevlilerine verilen sosyal medya cezaları,
  • AYM önündeki bireysel başvurular
  • Labor hukukunda orantılılık ilkesi

açısından çok önemli bir emsal niteliğindedir.

Artık sosyal medya davranışları nedeniyle verilen cezaların içerik analizi, erişim incelemesi, kitle etkisi ve çalışanın pozisyonu dikkate alınmadan uygulanması hukuka aykırı hale gelmiştir.

Ancak Şiddeti Öven Söylemler Tehlikelidir

Nitekim AİHM’in Yalçınkaya ve Diğerleri / Türkiye kararında da altı çizildiği üzere, devlet terörle mücadelede geniş bir takdir alanına sahip olsa da, şiddet içermeyen siyasi eleştirilerin cezai ve idari yaptırımlarla bastırılması demokratik toplumun gereklerine aykırıdır. AİHM, bu dosyada Türkiye’nin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiş ve yalnızca kararın tazminat kısmının mirasçılara yöneltilmesi amacıyla teknik bir gözden geçirme yapmıştır. Bu içtihat, “eleştiri–propaganda” ayrımının her somut olayda titizlikle yapılması gerektiğini yeniden hatırlatmaktadır.

GÜL ve DİĞERLERİ / TÜRKİYE – AİHM (8 Haziran 2010)

1) Olay Ne?

Başvurucular, 1997–1999 arasındaki 1 Mayıs ve Sivas Madımak Anması gibi barışçıl ve yasal mitinglerde;
sol hareketlerde sık geçen, örgüt ismi içeren TIKKO/TKP-ML sloganları atmıştı.

Bu sloganların bir kısmı şiddet çağrışımı taşıyordu:

  • “İktidar namlunun ucundadır”
  • “Biz halkın namluya sürülmüş mermisiyiz”
  • “Namlular hesap sorar”

Ağır ceza mahkemesi, bunları “şiddet propagandası” kabul edip hapis cezası verdi.


2) AİHM’in Asıl Sorduğu Soru

Bu sloganlar gerçekten şiddeti teşvik ediyor mu?
Yoksa politik gösterilerde sık rastlanan “slogan dili” mi?


3) AİHM’in Kilit Bulguları

(a) Gösteriler tamamen barışçıydı

Mahkeme dosyada herhangi bir şiddet, taşkınlık, provokasyon görmedi.

(b) Sloganlar “şiddet çağrısı” değil; “sol gelenekte klişe sloganlar”

AİHM şunu söyledi:

  • Sloganların tonu sert olabilir.
  • Fakat bu sloganlar doğrudan silahlı eylem çağrısı değil, sol çevrelerde çok bilinen kalıp sloganlardır.

AİHM şu ifadeyi özellikle kuruyor:

“Sloganlar şiddeti, isyanı veya silahlı saldırıyı teşvik eder nitelikte değildir.”

(c) Hakimlerin gösterdiği cezalar aşırı ve caydırıcıdır

3 yıl 9 ay hapis cezası, AİHM’e göre orantısız ve ifade özgürlüğünü “boğacak” niteliktedir.

(d) Devlet ulusal güvenliği ileri sürdü ama dosyada bir “yakın tehlike” yok

AİHM’in kriteri açıktır:

• Net ve yakın bir tehlike (clear and present danger) yoksa ceza verilemez.

Bu sloganda böyle bir tehlike yok.


4) AİHM Sonucu – Neden İHLAL VAR?

Çünkü:

  1. Gösteriler barışçıl
  2. Şiddet çağrısı yok
  3. Sloganlar klişe ve ideolojik
  4. “Terör propagandası” sayılacak düzeyde etkisi yok
  5. Verilen hapis cezası gereksiz, aşırı ve caydırıcı

Bu nedenle:

AİHM “MADDE 10 İHLALİ” dedi.

Sürek v. Turkey (No. 3) – Terörü Öven İfadelerde Devletin Haklı Görüldüğü Karar

(8 Temmuz 1999, Büyük Daire)

Bu karar, AİHM’nin şu ilkesini somutlaştırır:

Eğer ifade, silahlı şiddeti yüceltme – terörü meşrulaştırma – devlete karşı silahlı direnişe çağrı içeriyorsa, ifade özgürlüğü koruması DARALIR.
Devletin cezalandırması “demokratik toplumda gerekli” kabul edilebilir.


1) Olay Ne? İçerik Neden Sorun Oldu?

1) Başvurucu ne yaptı?

Başvurucu, sahibi olduğu dergide bir yazı yayımladı.
Bu yazıda:

  • Türkiye’nin güneydoğusuna “Kürdistan” denildi.
  • PKK’nın eylemleri açıkça “ulusal kurtuluş savaşı” olarak tanımlandı.
  • Devletin “işgalci güç” olduğu ima edildi.
  • En kritik ifade:
    “Biz topyekûn bir kurtuluş mücadelesi yürütmek istiyoruz.”
    Bu, doğrudan silahlı mücadele çağrısı olarak değerlendirildi.

2) Türkiye’de ne oldu?

Devlet Güvenlik Mahkemesi, yazının:

  • PKK’yı desteklediği,
  • şiddeti teşvik ettiği,
  • devlete karşı silahlı mücadeleyi övdüğü

sonucuna vardı ve başvurucu propaganda suçundan mahkûm edildi.

3) Başvurucu ne savundu?

  • Yazı sadece haber niteliğindedir.
  • Kendisi editör değildir, sadece derginin sahibidir.
  • Şiddet çağrısı yoktur.
  • AİHM içtihadına göre siyasal eleştiri korunmalıdır.

2) AİHM Ne Dedi?

Devlet Neden Haklı Bulundu?**

AİHM değerlendirmeyi neyi söyledi? – ne zaman söyledi? – hangi bağlamda söyledi? kriteriyle yaptı.

Kararın özünü oluşturan maddeler şunlardır:


A) İçerik doğrudan şiddeti teşvik ediyor → “Terör propagandasıdır”

AİHM, yazıdaki şu unsurları kritik gördü:

  • PKK’nın silahlı eylemleri “ulusal kurtuluş savaşı” olarak sunuluyor.
  • “Biz topyekûn bir kurtuluş mücadelesi yürütmek istiyoruz.” ifadesi şiddet çağrısı niteliğinde.
  • Devlet “savaşılması gereken güç” olarak betimleniyor.

AİHM burada şu tespiti yapıyor:

“Söz konusu yazı, silahlı şiddeti meşrulaştırıyor ve okuyucuyu buna yönlendirme kapasitesine sahiptir.”

Bu ifade, AİHM içtihadında “incitement to violence / şiddete teşvik” eşiğinin aşıldığı bir noktadır.


B) Bu tür şiddet yanlısı söylemler → toplumda gerçek tehlike yaratır

AİHM, olayın geçtiği tarihte güneydoğuda:

  • Binlerce can kaybı,
  • Yoğun silahlı çatışma,
  • Olağanüstü hâl bölgesi

bulunduğunu hatırlattı.

Bu nedenle şöyle dedi:

“Bu içerik, bulunduğu bağlam içinde, daha fazla şiddete yol açabilecek niteliktedir.”


C) İfade özgürlüğü kamu yararı tartışmasını kapsar…

… ama şiddeti yüceltmez.

AİHM burada çok kritik bir ayrım yapıyor:

Korunan

  • Siyasal eleştiri
  • Azınlık hakları tartışması
  • Devlet politikalarının sert şekilde eleştirilmesi

Korunmayan

  • Terör örgütünün övülmesi
  • Şiddetin meşrulaştırılması
  • Silahlı mücadele çağrısı

Bu yüzden:

“Yazı siyasal eleştiri içermiyor; silahlı mücadeleye övgü içeriyor.”


D) Sadece dergi sahibi olmak sorumluluğu ortadan kaldırmaz

Başvurucu:

“Ben sadece şirket sahibiyim, yazıyı ben yazmadım.”

dedi, ancak AİHM kabul etmedi.

Gerekçe:

  • Derginin sahibi, yayın politikasını belirleyebilir.
  • Editoryal sorumluluk sadece yazarı değil, yayıncıyı da kapsar.
  • “Duties and responsibilities” (AİHS 10/2) çerçevesinde yayıncı da sorumlu tutulabilir.

E) Sonuç: Devletin verdiği ceza orantılıdır → İHLAL YOK

AİHM dedi ki:

“Bu ifade, şiddeti teşvik ettiği için cezalandırma demokratik toplumda gereklidir.”

Bu nedenle:

  • 10. madde yönünden ihlal YOK
  • 6. madde (askeri hâkim nedeniyle) yönünden ihlal VAR

Ancak bizi ilgilendiren kısım Article 10 → ihlal yok bölümüdür.


Böyle Bir Paylaşımı Beğenmek Açısından Yaklaşım

Sen çalışmanda “like atmak → ifade özgürlüğü kararı anlatıyorsun.

Bu karar ise sana “peki ya terörü öven, şiddete teşvik eden bir ifade olsaydı?” sorusunun cevabını veriyor.

AİHM’in Sürek (No. 3) kararı açıkça şunu ortaya koyar:

Eğer ifade, terörü yüceltir veya silahlı mücadeleyi meşrulaştırırsa → devlet müdahalesi HAKLI

İhlal yoktur.

Eğer ifade, politik eleştiri/çekişme içerse ama şiddet çağrısı yoksa → devlet müdahalesi HAKSIZ

İhlal vardır.

Yorum Bırakın

Recent Articles

Kasım 26, 2025
Başka Kadınların Fotoğraflarını Beğenmek Boşanma Sebebi mi? Yargıtay Ne Diyor?
Kasım 26, 2025
Merve Taşkın’ın Hülya Avşar Programındaki Sözleri Suç mu?
Kasım 26, 2025
Sıfır Araçta Gizli Ayıp Çıkarsa Ne Olur? Yargıtay 2025 Kararı Ne Diyor? Aracımı Değiştirme Hakkım Var mı?
Kasım 26, 2025
Teknolojik Ürün İlk 6 Ayda Bozulursa Haklarım Neler? Satıcı Değişim Yapmak Zorunda mı? Para İadesi Alabilir Miyim?
Kasım 26, 2025
SEGBİS SİSTEMİ NEDİR? CEZA DAVASI UZAKTAN GÖRÜLÜR MÜ? CEZA DURUŞMAMA UZAKTAN KATILABİLİR MİYİM?
Kasım 26, 2025
Terör Övme Paylaşımı İfade Özgürlüğü Müdür? Devlet Bu Tür Paylaşımlara Müdahale Edebilir mi? Demokratik Toplumda Bu Sınır Nasıl Çizilir?
Kasım 26, 2025
Sadakat Yükümlülüğü ile Güven Sarsıcı Davranış Arasındaki Fark
Kasım 26, 2025
Evlilik Öncesi Gizlenen Bir İlişki Boşanma Sebebi Sayılır mı? Yargıtay’dan Önemli Bir Karar
Kasım 25, 2025
TÜRKPATENT Adına Arayıp Para İsteyen Dolandırıcılar Kim? Bu Yöntem Nasıl İşliyor? Gerçekten Ücret Ödemek Zorunda Mısınız?
Kasım 25, 2025
E-DURUŞMA NEDİR? KİMLER KATILABİLİR? E-DURUŞMA İLE DAVAMI YÜRÜTEBİLİR MİYİM?
Kasım 25, 2025
Sığınakları Kimler Kiraya Veriyor? Sığınağı Dükkân Yapmak Suç mu? Belediye Bu Duruma Nasıl Müdahale Eder?
Kasım 25, 2025
İşe Motosiklet İle Gitmek Yasaklanamaz
Kasım 24, 2025
Kimliğimi Bıraktım Dolandırılır Mıyım?
Kasım 24, 2025
Bir Turist Hırsızları Ezerek Öldürdüğünde Neden Meşru Müdafaa Sayılmıyor? Gerçek Hukuki Çerçeve Nedir?
Kasım 24, 2025
Miras İntikali Nasıl Yapılır? Veraset İlamı, Rayiç Bedel, Beyanname ve Tapu Süreci