KVKK Kararı: Açık Rıza Olmadan Alınan Ses Kayıtlarının Hukuki Geçerliliği Üzerine Derinlemesine Bir Değerlendirme
Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 07/09/2023 tarih ve 2023/1548 sayılı kararı, işçi-işveren ilişkileri bağlamında kişisel verilerin korunması, adil yargılanma hakkı ve hukuka uygun delil kavramlarını çarpıcı şekilde tartışmaya açmaktadır. Özellikle iş akdinin haklı nedenle feshinde, hukuka aykırı yolla elde edildiği iddia edilen ses kayıtlarının mahkemeye delil olarak sunulması meselesi, hem Türk Ceza Kanunu hem de 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) açısından önemli bir içtihat niteliği taşımaktadır.
İşverenin Meşru Menfaatleri ile Kişisel Veri Koruma İlkeleri Arasındaki Denge
Bu olayda, bir işçinin rüşvet talebinde bulunduğu iddiası üzerine, bir müşteri tarafından alınan ses kaydının işverenle paylaşılması ve bu kaydın iş akdinin feshinde delil olarak kullanılması söz konusudur. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin temel prensiplerden biri olan “açık rıza ilkesi”, burada devre dışı bırakılmış görünmektedir. Ancak, KVKK’nın 5. maddesinin 2. fıkrası kapsamında yer alan “Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması” istisnası devreye girerek işverenin menfaatleri ile adil yargılanma hakkı arasında bir denge kurulmuştur.
Kurul, işverenin iddialarını değerlendirirken, ses kaydının işçinin işverene karşı doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışını ispat etmek için tek delil olduğunu göz önüne almıştır. Öte yandan, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin yargılama sürecinde dikkate alınamayacağına dair genel ilke de hatırlatılmış, ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun “ani gelişen durumlarda, başka delil elde etme imkânı yoksa” hukuka uygunluk gerekçesini sunduğu içtihatlara atıf yapılarak ses kaydının hukuka uygun bir delil olduğuna karar verilmiştir.
Delilin Hukuka Uygunluğu: KVKK, HMK ve TCK Kesişiminde Yeni Bir Çizgi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 189. maddesi hukuka aykırı yolla elde edilen delillerin yargılama sürecinde kullanılamayacağını açıkça düzenlemektedir. Ancak burada kritik bir fark vardır: Ses kaydı, doğrudan işveren tarafından değil, üçüncü bir kişi (müşteri) tarafından alınmıştır. Kayıt, işverenin doğrudan hukuka aykırı bir şekilde veri topladığı anlamına gelmemektedir. Bu bağlamda, Yargıtay’ın içtihatları ile KVKK’nın belirli hükümleri arasında yeni bir kesişim noktası oluşmuştur. Kurul, bu delilin hukuka uygun olarak işlendiğini ve mahkemeye sunulmasının KVKK’ya aykırılık teşkil etmediğini belirlemiştir.
Adil Yargılanma Hakkı ve İşverenin Savunma Hakkı
Kararın belki de en önemli yönü, adil yargılanma hakkı ile kişisel verilerin korunması hakkı arasında bir denge kurma çabasıdır. İşveren, ses kaydını mahkemeye sunarak kendini savunmakta ve feshin haklı nedenlere dayandığını ispatlamak istemektedir. Kurul, işverenin bu hakkının, KVKK’nın koruma çemberinin dışına itilmemesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.
Özetle, bu karar, kişisel verilerin korunması hakkının mutlak olmadığını, diğer temel haklarla dengelenmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ses kaydı gibi kritik veriler, eğer hukuka uygun bir şekilde ve bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması amacıyla işlenmişse, açık rıza olmadan da mahkemeye sunulabilecektir. Kurul, bu kararında yalnızca bireyin kişisel veri haklarını değil, aynı zamanda işverenin savunma hakkını da korumuştur.
Sonuç: Yargı Sisteminde Delillerin Niteliği ve KVKK’nın Geleceği
KVKK’nın temel prensiplerinden biri olan veri minimizasyonu ve özel hayatın gizliliği, işçi-işveren ilişkilerinde her zaman mutlak bir koruma sağlamamaktadır. Delil elde edilme sürecinde adaletin tecellisi için bazı istisnalar bulunmaktadır. Bu karar, işverenlerin çalışanlarla ilgili elde ettiği kayıtları KVKK çerçevesinde nasıl muhafaza edeceği ve nasıl kullanacağına dair önemli bir rehber niteliği taşımaktadır.
Özellikle işçi-işveren uyuşmazlıklarında delil toplama süreçlerinin dikkatle yürütülmesi gerektiğini vurgulayan bu karar, gelecekte işverenlerin KVKK ihlali iddialarıyla karşı karşıya kalmamak için veri işleme süreçlerini sıkı bir hukuki çerçeveye oturtmalarının zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Bu karar, adalet, veri koruma ve iş hukuku kesişiminde önemli bir içtihat olup, iş hayatındaki veri işleme süreçlerine dair yeni bir çerçeve çizmektedir.
Özetle karar şu sonucu ortaya koyuyor:
- İhlal var mı?
Hayır, Kişisel Verileri Koruma Kurulu, bu olayda KVKK’ya aykırılık olmadığına karar verdi. - Hukuka uygun mu?
Evet, ses kaydının mahkemeye sunulması hukuka uygun bulundu. - Neden hukuka uygun?
- Ses kaydı işveren tarafından değil, bir müşteri tarafından alındı ve işverenle paylaşıldı.
- İşverenin, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ispat etmesi gerekiyordu (HMK 190 ve İş Kanunu 20. madde).
- KVKK’nın 5. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi gereğince, “Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması” durumu söz konusuydu.
- Yargıtay’ın kararlarına göre bazı durumlarda ses kaydı hukuka uygun delil olabilir. Bu olayda, işverenin elinde başka delil olmadığı için ses kaydının kullanımı hukuka uygun görüldü.
- Hukuka aykırı bir durum var mı?
- Mahkeme, ses kaydının hukuka aykırı olarak elde edildiğini değerlendirseydi, delil olarak kabul etmeyebilirdi. Ancak Kurul, bu ses kaydının özel hayatın gizliliğini ihlal etmediğini ve işverenin savunma hakkı kapsamında hukuka uygun olduğunu belirtti.
- Ayrıca, ses kaydının erişim yetkisi olmayan işçiler tarafından dinlendiğine dair iddialar kanıtlanamadı.
Sonuç:
- İşveren KVKK ihlali yapmamış.
- Ses kaydı mahkemeye delil olarak sunulabilir.
- Adil yargılanma hakkı ve işverenin savunma hakkı, KVKK’dan daha ağır basmış.
- Yani burada bir ihlal yok ve mahkemeye sunulan ses kaydı hukuka uygun.