Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarına karşı kanun yolu
Kanun yolu , yetkili ve görevli merci tarafından verilen kararın bir üst merci tarafından denetlenmesidir.
Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen kararlara karşı kanun yolu mümkündür. Tahkim komisyonu Sigortacılık Kanunu m.30/22 gereği 6100 sayılı HMK hükümleri kıyasen uygulanır.
‘Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun hükümleri, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanır.’ Sigortacılık Kanunu m.30/22
Sigorta Tahkim Komisyonu yargılamayı 4 ay içinde bitirmek zorundadır. Aksi halde verilen kararlar geçersiz olur ve normal dava yolu ile uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Ancak tarafların yazılı muvafakatlari ile süre uzatılabilir. (SK. m.30/16)
Süre kısıtlı olduğu için yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan kararlar verilebilmektedir.
Karara karşı itiraz yolu.(5.000 TL- 40.000TL- 10 gün)
5.000 TL ve üzerindeki tahkim kararlarına karşı 10 gün içinde bir seferlik itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilecek karar kesindir. 40.000 TL ve üzeri uyuşmazlıklarda itiraz üzerine verilen karar kesin olmayıp, temyiz yoluna da gidilmesi mümkündür. Kesinlik sınırı 5000 TL olduğundan uyuşmazlık tutarını 5001 TL olarak belirlemek ileride çıkması muhtemel sorunların önüne geçecektir.
2023 yılı için güncelleme
İtiraz kararın icrasını durdurur.
Karara henüz itiraz edilmemişken takibin başlatılmış olması bu kuralı değiştirmez. (YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2016/17475 K. 2017/1227 T. 7.2.2017- Metin aşağıdadır.)
Karara karşı temyiz yolu.(40.000 TL- 2 hafta)
40.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklarda itiraz üzerine verilen kararlar kesin olmadığından temyiz yoluna gidilmesi mümkündür.
HMK M.361
Temyiz edilebilen kararlar
(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren (Değişik İbare: 5.8.2017 – 7035/ m.31) “iki hafta” içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
(2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.
Parasal sınıra tabi olmayan temyiz yolu.
Bazı konularda parasal sınırlara bakılmaksızın temyiz yolu açıktır.
- tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması,
- talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması
- hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve
- hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında
her hâlükârda temyiz yolu açıktır.
Kararlara karşı istinaf yolu.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No:2017/2064 Karar No:2017/4128 ve 17/04/2017 tarihli kararıyla, Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarına karşı istinaf yolunun açık olduğu şeklinde tartışmalı bir karar vermiş olup, temyiz ya da istinaf yolu arasında süreci belirsizliğe sokmuştur.
40.000 TL tutarındaki temyiz parasal sınırı istinaf için de geçerlidir.
Sigorta Tahkim Komisyonu internet sitesinde istinaf yoluna ilişkin bir bölüme yer verilmemiştir.
Emsal bir kararda itiraz sınırı altında kalan (5000 TL) bir karar istinaf edilmiş ve parasal sınır nedeniyle reddedilmiştir. İstinaf kararı temyiz edilmiş, Yargıtay başvuruyu reddetmiş, istinaf kararını doğru bulmuştur. 17. Hukuk Dairesi 2018/356 E. , 2018/4833 K. (Karar metni içtihatlar kısmındadır.)
Alkollü sürücünün yaptığı bir kaza sonucu uyuşmazlık sigorta tahkim komisyonuna intikal etmiştir. Uyuşmazlık tutarı 57.349,30 TL olup Parasal sınırın üzerindedir. Komisyonun kararı istinaf edilip reddedilmiş, bunu üzerine temyizen Yargıtay tarafından bozulmuştur. Karar metni aşağıdadır. (YARGITAY 17. Hukuk Dairesi Esas Numarası: 2018/297 Karar Numarası: 2018/4514 Karar Tarihi: 25.04.2018)
İstinaf incelemesi esasa yönelik yapılmaktadır.
Bulduğumuz güncel içtihatlarda 40.000 TL parasal sınırın üzerindeki uyuşmazlıklarda temyiz yerinde İstinaf kanun yolunun tercih edildiği, istinaf kararının da temyiz edilerek Yargıtay denetimine tabi tutulduğu görülmektedir.
Kanaatimizce, 40.000 TL üzeri uyuşmazlıklar doğrudan Temyiz edilmemeli, önce İstinaf yoluna başvurulmalı, sonuç alınamazsa temyiz edilmelidir.
İçtihatlar bölümünde sunduğumuz, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi Esas: 2018/ 2859 Karar: 2019 / 12252 Karar Tarihi: 19.12.2019, kararında İstinaf mahkemesinin esastan inceleme yaptığı vurgulanmaktadır.
‘Davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK’nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacılar vekilini temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.’
İtiraz ve Temyiz miktarlarının her yıl güncellenmesi konusu.
HMK ek-1 maddesi parasal sınırların Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle revize edilmesini öngörmektedir.
Ancak, Sigortacılık Kanunu HMK’nın kıyasen uygulanacağını söylese de Sigortacılık Kanunu’nda özel düzenleme olduğundan HMK uygulanmamaktadır. Düzenleme gereği Hazine Müsteşarlığı bu tutarları artırmaya yetkili kılınmış, ancak henüz yapılmış bir artırım yapmamıştır.
Sigorta Tahkim Komisyonu internet sitesinde de ilgili tutarlar 5.000 TL ve 40.000 TL olarak güncelliğini korumaktadır.
Not: 15.000 TL üzeri uyuşmazlıklarda dosyaya Yönetmelik 16/7 maddesi gereğince 3 hakem atanmaktadır. 3 hakemden oluşan heyetin dosyaya bakması, hataları azaltacağından belirsiz alacak taleplerinin eğer sağlıyorsa 15.001 TL olarak açılmasında fayda vardır.
EMSAL KARARLAR
17. Hukuk Dairesi 2018/356 E. , 2018/4833 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Davacı ile davalılar arasındaki tazminat davasına ilişkin davadan dolayı …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1069 D.İş E. – 2017/1069 D.İş K. (Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 17/02/2017 tarihli 2016/E.29177 – K – 2017/5894 sayılı kararı) sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi’nin 2017/856 E – 2017/963 K sayılı kararının Yargıtay’ca incelenmesi davalı … şirketi vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı tarafça kasko poliçesi ile sigortalı bulunan aracının trafik kazası nedeniyle uğradığı 3.700,00 TL.’lik hasar tazminatının tahsili için başvurmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahibinin talebinin kabulüne, 3.700,00 TL.’nin … Sigorta A.Ş. tarafından başvuru sahibine ödenmesine kesin olarak karar vermiş, karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf incelemesi isteminde bulunulmuştur.
İstinaf mahkemesince,davalı vekilinin, istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği ve 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12 maddesinde istisnai olarak düzenlenen dört durumun bulunmadığı, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının usul ve yasaya uygun olduğu, kararın miktar itibariyle de kesin olduğu anlaşıldığından, bu bağlamda H.M.K.’nın 352. ve 353/1-b-1 maddeleri gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olup, verilen bu karara karşı davalı vekilince bu kez temyiz isteminde bulunulmuştur.
Davalı …Ş. hakkında mahkemece 27.11.2017 tarihli verilen kararın incelenmesinde;6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’a eklenen EK-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530,00 TL’dir. Adı geçen davacının belirlenen zararı miktarı da göz önüne alındığından temyize konu edilen karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1/6/1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …vekilinin temyiz isteminin (dilekçesinin) nedeniyle REDDİNE, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …Ş.’ye geri verilmesine 09.05.2018 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
Yargıtay
17. Hukuk Dairesi
Esas No:2017/2064
Karar No:2017/4128
K. Tarihi:
-K A R A R-
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamıştır.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun “Sigortacılıkta Tahkim” başlıklı 12. maddesinin son cümlesinde “Temyize ilişkin usul ve esaslar hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun uygulanır” düzenlemesi, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 447/2 maddesi “Mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi ile sigortacılıkta tahkim ile ilgili kanun yolunda Hukuk Muhakemeleri Kanunun uygulanacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/5. maddesinde diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabileceği düzenlenmiştir.
HMK.’nın 439/1 maddesinde hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği, iptal davasının ise tahkim yerindeki mahkemede açılabileceği, HMK’nın 410. maddesinde ise tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin tahkim yeri bölge adliye mahkemesi olduğu düzenlenmiştir. HMK.’nın 361. maddesinde bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Ayrıca 28 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanunun 45. maddesi ile 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrası değiştirilerek 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, iptal davalarına, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara asliye ticaret mahkemesinin heyetçe karar vereceği düzenlenmiştir.
Bütün bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde HMK.’nın 439/1. maddesi gereği hakem heyeti kararlarına karşı yalnız iptal davası açılabileceği anlaşılmaktadır. HMK’nın 439. maddesinin 6. fıkrasında iptal davasına karşı temyiz yolunun açık olduğu belirtilmiştir. Ancak bu düzenleme HMK’nın 410. maddesi gereği tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesine uygun olarak yapılmış bir düzenlemedir.
Hakem heyeti kararlarına karşı açılacak iptal davalarında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 410. maddesi ile daha sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 45. maddesi ile değişik 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında görevli mahkeme konusunda düzenlemeler bulunmaktadır. HMK.’nın 410. maddesinde hakem heyeti kararlarına karşı açılacak davada Bölge Adliye Mahkemelerini görevli sayılırken 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrası asliye ticaret mahkemelerini görevli saymıştır. İptal davalarına ister HMK’nın 410. maddesi gereği bölge adliye mahkemesince bakılsın, ister 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrası gereği asliye ticaret mahkemelerince heyet halinde bakılsın, HMK’nın 361. maddesi gereği temyiz yoluna başvurulabilmesi için bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Bu durum istinaf yargı yolunun getirilmesindeki amaç olan kararların iki dereceli denetim sistemine tabi olması ilkesine de uygun düşecektir.
Bu nedenle bölge adliye mahkemelerinin açıldığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hakem heyeti ya da itiraz hakem heyeti kararları istinaf kanun yoluna tabi olup, inceleme bölge adliye mahkemesince yapılacağından dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 17/04/2017 tarihinde Üye B.Aydın’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Ş.Sertkaya M.Özcan H.Tuztaş R.Eğri B.Aydın
(Karşı Oy)
03.06.2007 tarihinde kabul edilip 14.06.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 1.maddesinde belirtildiği gibi bu kanun amaçlarından birisi sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Sigortacılık Kanunu’nun 30.maddesinde sigortacılık tahkiminin usul ve esasları düzenlenmiştir. Kanun’un 30/12 maddesinde “Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” şeklinde hüküm mevcut olup 13.06.2012 tarihli 6327 Sayılı Kanun’un 58.maddesiyle bu hüküm “Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumda herhalükarda temyiz yolu açıktır.” şeklinde değiştirilmiştir
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nun 439.maddesine göre hakem kararlarına karşı sadece iptal davası açılabilir. Oysa sigortacılık tahkiminde geçerli kılınan kanun yolu açıkça temyizdir. Sigortacılık Yasasından sonra 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’dan dokuz ay kadar sonra 13.06.2012 tarihli 6327 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasında da temyiz edilebilirlik hükmü değiştirilmemiş ve yeni temyiz gerekçeleri eklenmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 341/5 maddesindeki düzenleme ilk derece mahkemelerince verilen kararlara ilişkin olup sigortacılık yasasına göre hakemlerin kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine hakem heyetince verilen kararlara karşı bu madde uygulanamaz. Yine HMK 361, 410 ve 439.maddelerinin de Sigortacılık Yasası’nın 30/12.maddesinde yapılan özel düzenleme karşısında uygulama yeri olmayıp özellikle sigorta tahkim yönteminin düzenlenmesinin temel amaçlarından birisinin yargılama sürecini hızlandırmak olduğuda dikkate alındığında kanun koruyucu tarafından sürecin çabuk sonuçlanabilmesi için iptal davası yoluna gidilmesinin arzu edilmediği anlaşılmaktadır. Aksi halde kanun koyucunun açık düzenlemesine rağmen HMK’da düzenlenen genel tahkim sistemine ilişkin iptal davası yoluna gidilmesi kanun koyucunun özel iradesine de aykırılık teşkil edecektir.
Açıklanan nedenlerle Sigortacılık Yasasında açıkça belirtilen kanun yolu temyiz olduğundan Sayın Çoğunluğun hakem kararlarına itiraz üzerine hakem heyetince verilen kararların istinaf kanun yoluna tabi olduğu görüşüne katılmamaktayım.
Üye
Belma Aydın
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/2615
K. 2017/4222
T. 11.9.2017
DAVA : … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.10.2016 gün ve 2016/3776-2016/3776 D.İş sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 24.04.2016 gün 2016/11744 Sayılı kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak, Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigorta Poliçesi kapsamında davalı tarafından sigortalanan taşınmazındaki üzüm bağında, 06.08.2015 tarihinde fırtına ve 08.08.2015 tarihinde de dolu sebebiyle ürünlerde hasar meydana geldiğini, tazmin talebinin reddedildiğini ileri sürerek, 39.748,12 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, sigorta konusu taşınmazın yanlış bildirildiğini, taşınmazda beyan edilen üründen farklı çeşit ürün bulunduğunu savunarak talebin reddini istemiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, talebin kısmen kabulüne, 16.240,96 TL tazminatın Tarım Sigortaları Havuz’undan tahsiline karar verilmiş, davalı itiraz etmiş; davalının itirazının kendisine tebliği sonrasında davacının katılma yoluyla itiraz talebinde bulunması üzerine, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından ilgili kararın başvurana tebliğinden itibaren yasal süresi içerisinde itirazda bulunulmadığı gerekçesiyle itiraz değerlendirmeye alınmamış, buna dair davacı itirazı, itiraz hakem heyetince reddedilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu kararını, davacı vekili temyiz etmiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 6456 Sayılı Kanun ile Değişik 30/12. maddesinde “Beş bin Türk Lirası’nın altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin Komisyona yatırılması şarttır. İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. Kırk bin Türk Lirası’nın üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır. Temyize dair usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu uygulanır.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Somut olayda, itiraz üzerine verilen kararda, reddedilen miktar Kırk bin Türk Lirası’nın altında olup, dosya kapsamı itibariyle karara karşı her halükarda temyiz yolunun açık olmasını gerektirir bir durumun varlığı da kanıtlanamadığından davacı vekilinin temyiz isteminin açıklanan yasa hükmü uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının istemi halinde temyiz edene iadesine, 11/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/17475
K. 2017/1227
T. 7.2.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Borçlu vekili, vekil edeni aleyhine …. 32. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14606 Esas sayılı takip dosyası ile ilamlı takip başlatıldığını, …. Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti kararına karşı itiraz başvurusu yapıldığını ve kesinleşmeden takibe konulamayacağını belirterek takibin iptalini istemiştir.
Mahkemece; HMK 439. madde gereğince hakem kararlarının derhal uygulanacağı ve hakem kararlarına karşı sadece iptal davası açılabileceği ve bunun da kararın icrasını durdurmayacağı gerekçeleriyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30.maddesinin 12. fıkrasında; “ Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin Komisyona yatırılması şarttır. İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır. Temyize dair usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur.
Mevcut yasaya göre değeri Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği ve itiraz üzerine hakem kararlarının icrasının duracağı belirtilmektedir.
Somut olayda borçlunun Sigorta Tahkim Komisyonu’na 05.05.2016 tarihinde itiraz başvurusu yaptığı takibin ise daha önce 02.05.2016 tarihinde başlatıldığı anlaşılmaktadır.
O halde, Mahkemece; itiraz başvurusunun takip başlatıldıktan sonra yapılması nedeniyle, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle Mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/297
Karar Numarası: 2018/4514
Karar Tarihi: 25.04.2018
SÜRÜCÜNÜN ALKOLLÜ OLMASININ TEK BAŞINA ZARARIN TEMİNAT DIŞI KALMASINI GEREKTİRMEYECEĞİ – Taşıtın, Yasaklanan Miktardan Fazla İçki Almış Kişiler Tarafından Kullanılması Sırasında Meydana Gelen Zararların Sigorta Teminatı Dışında Olduğu – Zararın Teminat Dışı Kalabilmesi İçin Kazanın Meydana Geliş Şekli İtibariyle Sürücünün Salt (Münhasıran) Alkolün Etkisi Altında Kaza Yapmış Olması Gerektiği – Trafik Kazasında Sigortalının 1.29 Promil Alkollü Bulunduğu – Kaza Tespit Tutanağında, Tüm Kusurun Karşı Araç Sürücüsünde Olduğunun Belirtildiği – Olayda Hiç Bir Kusuru Olmayan Sigortalının Sırf Alkollü Olması Nedeniyle Rizikonun Teminat Dışı Olarak Kabul Edilerek Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği
Özeti: Meydana gelen trafik kazasında sigortalı, 1.29 promil alkollü bulunmuştur. Kaza tespit tutanağında, tüm kusurun karşı araç sürücüsünde olduğu belirtilmiştir. Ekper raporunda da %100 kusurun karşı tarafta olduğu açıklanmıştır. Mahkemece de kusur araştırması yapılmadığına göre, olayda hiç bir kusuru olmayan sigortalının sırf alkollü olması nedeniyle rizikonun teminat dışı olarak kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
İLK DERECE
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nce verilen 26.10.2017 tarih ve 2017/483 Esas – 2017/732 Karar sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede; 25/10/2015 tarihinde vekil edeni … yönetimindeki … plaka sayılı araç ile sürücüsünün belirlenemediği … plakalı sayılı aracın çarpışması sonucunda, davalı … şirket nezdinde kasko sigortası bulunan vekil edenine ait …. plakalı aracın hasarlandığını, hasarın giderimi için davalı sigortaya yapılan başvurunun 23/11/2015 tarihli yazı ile olay sırasında sürücünün alkollü olması nedeniyle reddedildiğini, vekil edeninin kaza anında vücudunda 1.29 promil alkol bulunduğunu, ancak kaza tespit tutanağındaki belirlemelerden de anlaşılacağı üzere olayın alkolün etkisi ile gerçekleşmediğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları çerçevesinde davalı … şirketinin hasar tazminatını ödemesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 57.349,30-TL’nin sigorta şirketinden tahsiline karar verilemesini talep etmiştir.
… Sigorta A.Ş vekili cevabında; kaza sırasında sürücü davacının 1.29 promil alkollü olduğunun belirlendiğini zaten bu konuda uyuşmazlık bulunmadığını, bu durumda meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun reddine karar verilmiş, davacının Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yaptığı itiraz üzerine itirazın vekalet ücretine ilişkin bölümünün kabulüne, diğer itirazların reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti Kararına karşı başvuran vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı istinaf dilekçesinde, müvekkili sürücünün kaza esnasında 1.29 promil alkollü olmasının kazanın oluşumunda etkili olmaması nedeniyle sigorta şirketinin meydana gelen hasardan sorumlu olması gerektiği, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının da bu yönde olduğu, dolayısıyla itiraz hakem heyetince verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirtmiştir.
İstinaf incelemesinde somut olayda; tazmini istenen zararlandırıcı olayın meydana geldiği tarihin 23/11/2015 olduğu, sigorta teminatı kapsamında kalmayı belirleyecek olan yeni yasal düzenleme mevcut olup; davacının olay sırasında yasal limiti aşacak şekilde alkollü olması nedeniyle meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında bulunduğunun açık olduğu ve bu nedenle hakem heyetince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından; yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda davacı-sigortalı, kendi sigortasından araç hasarını talep etmekte olup,yasa ve poliçenin eki genel şartları yanlış uygulanmıştır. Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1. maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.’nun 1409(1282 md.) maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir. Zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü sigortacıya düşmektedir.
Somut olayda, meydana gelen trafik kazasında sigortalı, 1.29 promil alkollü bulunmuştur. Kaza tespit tutanağında, tüm kusurun karşı araç sürücüsünde olduğu belirtilmiştir. Ekper raporunda da %100 kusurun karşı tarafta olduğu açıklanmıştır. Mahkemece de kusur araştırması yapılmadığına göre, olayda hiç bir kusuru olmayan sigortalının sırf alkollü olması nedeniyle rizikonun teminat dışı olarak kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK 373/2. maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine (hakem heyetine karar örneğinin) Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2018/ 2859
Karar: 2019 / 12252
Karar Tarihi: 19.12.2019
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına dair hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacılar vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracın geçirdiği tek taraflı trafik kazası sonucunda, davacıların desteği olan sürücü …’nun vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … için 20.001,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 40.001,00 TL tazminatın davalı … Hesabından tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 24/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile … için talebini 55.422,00 TL’ye, … için talebini 60.106,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacıların talebinin kabulüne, davacı … için belirlenen 55.422,00 TL, davacı … için belirlenen 60.106,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 02/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Hesabından tahsiline dair verilen karara, davalı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir. İtiraz Hakem Heyeti tarafından, itirazın kısmen kabulüne, davacı … için belirlenen 55.422,00 TL, davacı … için belirlenen 60.106,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 02/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabından tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekilinin İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik istinaf kanun yoluna başvurması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nin 12/01/2017 tarih ve 2016/İ.3353-2017/İHK-79 sayılı kararına karşı yapılan istinaf talebinin kabulüne, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 12/01/2017 tarih ve 2016/İ.3353 – 2017/İHK-79 sayılı kararının kaldırılmasına, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK’nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davacılar vekilini temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Ticaret Mahkemesi’ne, dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda dökümü yazılı 13,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına 19/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.