Limited Şirketlerde Noter Onaylı Pay Devir Sözleşmesi Geçerli mi?
Limited Şirket Hissesi Devralıyorum Neleri Bilmem Gerekiyor?
Limited şirketlerde pay devri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında belirli yasal şartlara bağlıdır. Noterde yapılan pay devir sözleşmesi hukuken geçerli midir? Ticaret siciline tescil edilmezse ne olur? Pay devriyle ilgili en çok merak edilen soruları ve hukuki süreçleri detaylı olarak ele alıyoruz.
Limited şirketlerde pay devri nasıl yapılır?
TTK m. 595’e göre, limited şirket ortaklık paylarının devri için yazılı bir sözleşme yapılmalı ve bu sözleşme noter tarafından onaylanmalıdır.
Bunun yanı sıra, devrin geçerli olabilmesi için şirket ana sözleşmesi aksini öngörmüyorsa genel kurul tarafından da onaylanması gerekir.

Noter onaylı pay devir sözleşmesi tek başına yeterli midir? Noterde imzalanan pay devir sözleşmesi, TTK m. 595 kapsamında hukuki bir gereklilik olsa da tek başına yeterli değildir. Genel kurul onayı olmadan yapılan pay devri, şirket açısından geçersiz kabul edilir ve ortaklık hakları devredilmiş sayılmaz.
Noter huzurunda yapılan hisse devir sözleşmeleri, genel kurul tarafından onaylanmadığı sürece şirkete ortaklık hakkı doğurmaz. Uygulamada sık yapılan hatalardan biri, sadece noterde devir işlemi yaparak ve ödeme gerçekleştirerek şirket ortağı olunduğunu sanmaktır. Ancak, genel kurulun onayı olmadan yapılan bu işlemler hukuken geçerli bir ortaklık oluşturmaz. Bu durumda, sadece hisse bedelini ödeyen kişi, ödediği parayı geri alma hakkına sahip olur. Bu geri ödeme de sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.
Bu nedenle, hisse devri sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, önce genel kurul onayının alınması ve ardından ödemenin gerçekleştirilmesidir. Aksi halde, hisse alımına ilişkin noter sözleşmesi taraflara şirket ortaklığı sağlamaz ve yalnızca ödemenin iadesi talep edilebilir.
Genel kurul onayı olmadan pay devri geçerli olur mu? Yargıtay kararlarına göre noter onayı hukuki bir dayanak sağlasa da genel kurulun onayı olmadan pay devri tamamlanmış sayılmaz. Genel kurulun onay vermemesi durumunda devrin geçerliliği sağlanamaz.
Genel kurul onayı şartı, kanun koyucu tarafından şirketin işleyişini korumak ve ortaklık yapısını denetim altında tutmak amacıyla getirilmiştir. Amaç, şirket paylarının kontrolsüz şekilde devredilmesini önleyerek şirketin faaliyetlerini sekteye uğratmamak ve kurumsal istikrarı sağlamaktır. Ayrıca, istenmeyen kişilerin ortaklığa girerek şirketin yönetimini amacına aykırı bir şekilde yönlendirmesini engellemek de bu düzenlemenin temel gerekçelerindendir. Böylece, şirket ortaklarının rızası dışında ortaklık yapısının değişmesi önlenerek şirketin bütünlüğü korunmuş olur.

Şirket Sözleşmesine Mutlaka Bakmak Lazım
Şirket hisselerinin devri konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, şirket ana sözleşmesindeki hükümlerdir. Eğer şirket ana sözleşmesinde hisse devrinin genel kurul onayına tabi olmadığı ve doğrudan noter huzurunda yapılan devir işleminin geçerli olduğu belirtilmişse, bu durumda noter sözleşmesi yeterli olacaktır. Dolayısıyla, hisse devri sürecinde öncelikle şirket ana sözleşmesi dikkatle incelenmeli ve devrin hangi şartlara tabi olduğu tespit edilmelidir.
Şirkete İhtarname Gönderildiyse Geri Sayım Başlar
Diğer bir önemli husus ise, noter huzurunda hisse devrini gerçekleştiren kişinin, devrin genel kurul tarafından onaylanması gerektiği durumlarda şirket yönetimine ihtarname göndermesidir. En güvenli yöntem, noter aracılığıyla ihtarname göndererek hisse devrinin onaya sunulduğunu ve karar verilmesi gerektiğini şirkete resmî olarak bildirmektir. Türk Ticaret Kanunu’na göre, noter aracılığıyla yapılan ihtarnameye rağmen şirket yönetimi üç ay içinde herhangi bir onay vermezse, hukuken onay verilmiş sayılır.
Bu noktada, şirket sahiplerinin dikkatli olması ve süresi içinde bir karar alarak bunu ilgili tarafa bildirmesi gerekir. Aksi takdirde, herhangi bir cevap verilmemesi durumunda, kanun gereği hisse devri otomatik olarak onaylanmış sayılır. Bu süreçte şirket sahiplerinin bilinçli hareket etmesi ve hak kaybına uğramamak için süreci yakından takip etmesi büyük önem taşır.
Pay devri için ticaret siciline tescil zorunlu mu? TTK m. 595/3’e göre pay devrinin ticaret siciline tescili zorunlu değildir; ancak tescil ve ilan, üçüncü kişilere karşı devrin geçerliliğini sağlamak açısından büyük önem taşır. Tescil edilmeyen pay devirleri, şirket içindeki ortaklar arasında bağlayıcı olabilir ancak üçüncü taraflara karşı ileri sürülemez.
Ticaret siciline tescil edilmeyen pay devri ne gibi sorunlara yol açar?
- Pay devrinin üçüncü kişiler nezdinde hüküm ifade etmemesi nedeniyle yeni ortak şirketi resmi olarak temsil edemez.
- Eski ortak, devri tamamlanmamış hisseler nedeniyle hukuki ve mali sorumluluk taşımaya devam edebilir.
- Şirketin ortaklık yapısına ilişkin belirsizlikler yaşanabilir.
Pay devrinin tescili için dava açılabilir mi? Tescil Yapılmıyorsa Ne Yapılabilir?
Tescil İşleminin Gerçekleştirilmesi Gereken Süre
Türk Ticaret Kanunu’na göre, tescil edilmesi gereken işlemler için belirlenen süreler, başvurunun zamanında yapılmasını sağlamak ve hukuki belirliliği korumak amacıyla düzenlenmiştir.
Genel Kural: Kanunda aksine bir hüküm bulunmayan durumlarda, tescile konu olan kararın alındığı tarihten itibaren;
- Ticaret sicili müdürlüğünün yetki çevresinde bulunanlar için 15 gün içinde,
- Yetki çevresi dışında bulunanlar için 30 gün içinde tescil başvurusu yapılmalıdır.
Bu sürelerin aşılması durumunda, başvuru sahibinin hukuki sorumluluğu doğabilir ve tescil sürecinde gecikmeden kaynaklanan hukuki sonuçlarla karşılaşılabilir. Dolayısıyla, karar alındıktan sonra gerekli başvuruların zamanında yapılmasına özen gösterilmelidir.
Madde 30
(1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili isteme süresi onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescili gerekli işlemin veya olgunun gerçekleştiği; tamamlanması bir senet
veya belgenin düzenlenmesine bağlı olan durumlarda, bu senet veya belgenin
düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için bu süre bir aydır.

Pay devri reddedilirse ne olur?
Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır. Ayrıca, şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörülmüşse ve devralanın ödeme gücü şüpheli görülüyorsa, genel kurul onayı reddedebilir.
Pay devri süreci ne kadar sürer?
Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul pay devrini reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
Sonuç
Noter onaylı pay devir sözleşmesi, limited şirketlerde pay devrinin tamamlanması için gerekli bir adımdır ancak tek başına yeterli değildir. Genel kurul onayı şarttır ve tescil işlemi, üçüncü kişilere karşı devrin geçerliliğini sağlamak açısından büyük önem taşır. Tescilin yapılmaması durumunda, ilgililer hukuki yollara başvurarak mahkeme kararıyla tescil işlemini gerçekleştirebilirler.
KAYNAK MEVZUAT:
III – Esas sermaye payının geçişi hâlleri
Devir
MADDE 595- (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.
(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı
reddedebilir.
(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
“Limited şirketlerin pay devrini düzenleyen 6102 sayılı Kanun’un 595 inci maddesinin 7 nci fıkrasında: \”Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.\” şeklindeki hüküm gereği, …./…./… tarihli genel kurul tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia eden müdür …’ün ortaklar kurulunu toplantıya davetle onay veya red kararı almayarak, bildirim tarihinden itibaren üç aylık süreyi geçirdiği ve bu nedenle …./…./…. tarihi itibariyle pay devirlerine onay vermiş sayılacağını, Davalı … ile davacının muvazaalı davranarak dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, tüm bu nedenlerle ve resen dikkate alınacak sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-750 Karar:2023-984 Karar Tarihi:20.02.2023
MEMUR KARARINA İTİRAZ DAVASI – DAVACININ GÖNDERDİĞİ İHBARNAME İLE HİSSE DEVRİNİN ONAYLANMASINI İHBAR ETTİĞİ ANCAK İHBARNAMENİN TEBLİĞ EDİLMEDİĞİ BU SEBEPLE ŞİRKET GENEL KURULUNUN BU KONUDA ALINMIŞ BİR KARARININ BULUNMAMASI – HÜKMÜN ONANMASI
“Bölge Adliye Mahkemesince; davacının TTK’ nın 595/son maddesi uyarınca devre onay verilmesi konusunda, dava dışı şirkete ve şirket yetkilisine gönderdiği ihbarname ile hisse devrinin TTK’ nın ilgili maddesi uyarınca onaylanmasını ihbar ettiği, ancak bu ihbarnamenin davalı şirkete ve ayrıca şirket yetkilisine tebliğ edilmediği, bu sebeple şirket genel kurulunun, devre onay verdiği konusunda alınmış bir karar bulunmadığı gibi, davalı şirketin devre onay vermiş sayılmasını gerektiren yasal koşulların da gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2020-6723 Karar:2022-607 Karar Tarihi:25.01.2022
“Bir an için sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi mahkeme gerekçesinin aksine, ne hisse devir vaadi sözleşmesinde ne de daha sonra noterde yapılan hisse devir sözleşmesinde, satıcının, alıcının temerrüdü sebebiyle sözleşmeden dönerek, satılanı geri alma hakkını açıkça saklı tuttuğu bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmenin yanlış yorumlanması suretiyle hüküm kurulması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği gözetilerek ve tarafların devir bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iddia ve savunmaları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksi karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2020-1478 Karar:2021-620 Karar Tarihi:01.02.2021
“Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve davacının hisseyi noterden devralmasından sonra bu devri davalı şirket ve ortaklarına bildirmiş olmasına rağmen 3 ay içerisinde devrin şirket genel kurulu tarafından reddedilmemiş olması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 595/7 maddesi gereğince şirket genel kurulunun onay verdiğinin kabul edilecek olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-1865 Karar:2019-3488 Karar Tarihi:07.05.2019
“Dava hisse devir sözleşmesinin feshi nedeniyle sözleşme kapsamında verilen bedelin iadesi istemine ilişkin olup mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir. Hisse devri TTK ‘de düzenlenmiştir. Hisse devrine ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesi görevlidir. Davaya konu hisse devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığını, ödenen bedelin istenip istenemeyeceğini değerlendirecek mahkeme ticaret mahkemesidir. Bu durum karşısında, işbu davada mahkemenin görevli olması nedeniyle işin esasına girilmesi ve taraf kanıtlarının toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2015-15047 Karar:2017-1697 Karar Tarihi:21.03.2017
“Somut olayda “hisse devri” değil, “hisse devri vaadi”ne dayalı bir sebepsiz zenginleşme iddiası olduğu, davacının da dilekçesinin ilerleyen kısımlarında davasını “sebepsiz zenginleşmeye” dayandırdığını ifade ettiği, sebepsiz zenginleşmenin ise TTK’da değil, BK’da düzenlenen bir konu olduğu ayrıca, davanın tarafları tacir olmadığı gibi, davanın ticari işletmeyi ilgilendiren bir dava da olmadığı, limited şirketin davanın tarafı olmadığı, tüm işlemlerin taraflar arasında yapıldığı, şirketin yetkili organları tarafından yapılmış, davayı ilgilendiren herhangi bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle, görev itirazının kabulü ile mahkemenin görevsizliğine, dosyanın talep halinde ve kesinleştiğinde görevli . Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2015-4195 Karar:2015-5714 Karar Tarihi:22.04.2015
“Sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, yasanın öngördüğü şekil şartına uyulmadığından geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak her iki tarafın verdiği şeyleri geri alması mümkün olup, bu nedenle davacının davalıya verdiği ihtilafsız olan devir bedelinin davalıdan alınması gerektiği; karşı dava açısından geçersiz sözleşmeye dayalı olarak, davalının bakiye bedeli talep etmesi mümkün bulunmadığı, yine davalı, karşı dava ile her ne kadar dava dışı şirketin sermaye arttırımı nedeniyle, davacının hissesine düşen arttırım bedelini talep etmiş ise de, sermaye arttırımı yapanın dava dışı şirket olduğu, bedelin ancak bu şirket tarafından talep edilmesinin mümkün olduğu, davalı-karşı davacının kendi şahsı için bu bedeli talep etmesinin mümkün olmadığı, davalı gerçek kişinin bu açıdan aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından asıl davanın kabulü karşı davanın reddi gerekir.” T.C. Yargıtay 11.HUKUK DAİRESİ Esas:2014-3828 Karar:2014-12475 Karar Tarihi:30.06.2014