Kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile zarar ve sorumlu öğrenilmiş sayılır. İYUK 13 de belirtilen 1 yıllık süre başlamış sayılır.
Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması:
Madde 13 – 1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.
2. Görevli olmayan adli (…)(1) yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz.(1)
T.C DANIŞTAY 10.Daire Esas: 2016/ 2637 Karar: 2017 / 180 Karar Tarihi: 17.01.2017
ÖZET: Olayda eylemin idariliğinin kesin olarak ortaya çıktığı tarih, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının …. sayılı “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı”nın verildiği tarih olması nedeniyle bir yıllık sürenin de bu tarihten itibaren başlayacağı açıktır. Buna göre, süresinde açıldığı anlaşılan davada işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken süre aşımı yönünden davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
(2577 S. K. m. 13, 54)
İstemin Özeti: Danıştay Onuncu Dairesince verilen 09/12/2015 tarih ve E:2014/5814, K:2015/5718 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesine karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Karar düzeltme isteminin hukuki dayanağının bulunmadığı ileri sürülerek reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …….
Düşüncesi: Karar düzeltme talebinin kabulü ile temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince davacıların karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 09/12/2015 tarihli ve E:2014/5814; K:2015/5718 sayılı kararı kaldırılarak; temyize konu mahkeme kararı yeniden incelenip gereği görüşüldü:
Dava, Şanlıurfa Kapalı Cezaevi’nde 16/06/2012 tarihinde çıkan yangında yanarak ölen …..’ın kardeşleri olan davacılar tarafından hizmet kusuru nedeniyle her bir davacı için 40.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Şanlıurfa İdare Mahkemesi’nce; davacıların kardeşinin Şanlıurfa Kapalı Cezaevi’nde meydana gelen olaylar sonucunda 16/06/2012 tarihinde çıkan yangında öldüğü ve davacılar tarafından ölüm olayının bu tarihte öğrenildiği açık olup öğrenme tarihinden itibaren nihayet bir yıl içerisinde idareye tazminat istemiyle başvurularak verilen cevaba göre dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 31/12/2013 tarihli dilekçe ile idareye başvurularak verilen ret cevabına göre açılan davada süre aşımı bulunduğundan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilen ilgililerin, idari eylemleri öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde idari eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
Tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem bulunmayan salt maddi tasarrufları anlatır.
Söz konusu eylemin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılaması sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde öngörülen 1 ve 5 yıllık sürelerin eylemin idariliğinin ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur. Aksi yorumun zarara yol açan eylemin idariliğinin ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldıracağı, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta tazmini istenilen zarar, idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zarar olduğuna göre, davacıların kardeşinin Şanlıurfa Kapalı Cezaevi’nde meydana gelen olaylar sonucunda 16/06/2012 tarihinde çıkan yangında hayatını kaybetmesinde davalı idareye yüklenebilecek hizmet kusurunun varlığı, idarenin bir kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlıdır.
Dava dosyası ile Dairemizin E:2015/1145 sayılı dosyası içerisinde yer alan Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 06/06/2013 tarih ve Soruşturma No:2012/14743, Karar No: 2013/5126 sayılı “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı”ndan; davacılar yakınının diğer 12 hükümlü ve tutuklu ile beraber Şanlıurfa Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun C-15 koğuşunda 16/06/2012 saat 23:00 sıralarında çıkan yangında yaşamını yitirdiği, cezaevinden sorumlu Cumhuriyet Savcısının nezaretinde elektrik ve inşaat mühendisi, iş ve sosyal güvenlik uzmanı, kimya uzmanı, itfaiyeciler ve olay yeri inceleme ekibi tarafından yapılan incelemede, 13 kişinin koğuşun üst katında kol kola ve sıralı bir şekilde yanarak yaşamlarını yitirdikleri, koğuş kapısının dolap ve ranzalarla kapatıldığı, yangına katılmak istemeyen 5 mahkumun diğer hükümlü ve tutuklular tarafından tuvalete kilitli vaziyette bırakıldıkları ve bu kişilerin kurtarıldığı, cezaevi kamera kayıtlarına göre yangının 22:40 sıralarında başladığı, infaz koruma memurlarının yangından 22:41 sıralarında haberdar oldukları, ilk itfaiye aracının 22:47’de, ilk ambulansın da 22:51’de cezaevine giriş yaptığı ve yangının 23:13 sıralarında tamamen söndürüldüğü, olayla ilgili yapılan disiplin soruşturması neticesinde görevli personel hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve yine olayla ilgili Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın da Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31/07/2013 tarih ve Değişik İş No:2013/2043 sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, 13 kişinin hayatını kaybettiği Şanlıurfa Kapalı Cezaevi’nde 16/06/2012 tarihinde çıkan yangında ölen …..’nin yakını olan ….. tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin 04/11/2015 tarih ve Başvuru No:2013/7586 kararıyla “yaşam hakkının ihlal edildiğine” ve Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden bir ceza soruşturması yapılması gerektiğine karar vermiştir.
Dolayısıyla davacıların yakınının hayatını kaybetmesinde eylemin idariliğinin bulunup bulunmadığının, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair kararı ile kesinlik kazanmıştır.
Bu durumda, olayda eylemin idariliğinin kesin olarak ortaya çıktığı tarih, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 06/06/2013 tarih ve Soruşturma No:2012/14743, Karar No: 2013/5126 sayılı “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı”nın verildiği tarih olması nedeniyle bir yıllık sürenin de bu tarihten itibaren başlayacağı açıktır.
Buna göre, süresinde açıldığı anlaşılan davada işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken süre aşımı yönünden davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz isteminin kabulüyle, Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesi’nin 17/07/2014 tarih ve E:2014/1645, K:2014/1952 sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 17/01/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
KAYNAK SİNERJİ MEVZUAT