Kara Para Nedir? Kara Para Aklama Suçları
Karapara aklama, yasa dışı yollarla elde edilen gelirlerin yasal finansal sistem içerisine sokulması ve bu gelirlerin meşru kaynaklardan elde edilmiş gibi gösterilmesi sürecidir. Bu suç, genellikle uyuşturucu ticareti, insan ticareti, yolsuzluk, rüşvet gibi ciddi suçlardan elde edilen gelirleri “temizlemek” için işlenir. Karapara aklamanın temel amacı, suç faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin izini kaybettirerek yasal ekonomiye dahil etmektir.
Kara Para Aklamanın Tarihsel Kökenleri ve Gelişimi
Kara para aklamanın tarihi, suç faaliyetlerinin tarihine paralel bir gelişim gösterir. Özellikle 1920’lerde ABD’de alkol yasağının getirilmesiyle birlikte, kaçak alkol ticareti yapan mafya grupları, bu faaliyetlerden elde ettikleri geliri meşrulaştırmak için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Bu süreçte, sahte işletmeler ve çamaşırhaneler üzerinden yapılan işlemler, kara paranın aklanmasında kullanılmıştır. Bu dönem, kara para aklama faaliyetlerinin modern anlamda ilk somut örneklerini sunar.
Yüzyıl boyunca, suç örgütlerinin yanı sıra, bireysel suçlular ve terör örgütleri de kara para aklama faaliyetlerinde yer almıştır. Bu süreç, genellikle uluslararası bankacılık sistemleri, off-shore hesaplar ve karmaşık finansal yapılar üzerinden yürütülmüştür.
Sık Kullanılan Kara Para Aklama Yöntemleri Yasa Dışı Gelirlerin Yasallaştırılması
- Smurfing (Şirinler) Yöntemi: Örneğin, bir kişi 1 milyon doları aklamak istiyor. Ancak ülke yasaları, 10.000 dolar üzeri tüm işlemlerin bildirilmesini zorunlu kılıyor. Bu durumda, para aklayıcı, paranın tamamını bir seferde bankaya yatırmak yerine, birkaç arkadaşını kullanarak her birine 9.999 dolar yatırtabilir ve bu şekilde yasal bildirim sınırının altında kalarak dikkat çekmez.
- Parçalama Yöntemi: Yine aynı 1 milyon dolarlık örnekte, para aklayıcı bu parayı 1000 dolarlık çok sayıda farklı işleme bölebilir. Bu küçük miktarlar, farklı zamanlarda ve farklı hesaplara yatırılarak, büyük bir işlem yapmış izlenimi vermeden parayı aklar.
- Vergi Cennetleri (Off-shore Bankacılığı): Para aklayıcı, suç gelirini örneğin Cayman Adaları gibi vergi düzenlemelerinin esnek olduğu bir ülkede kurulu bir bankada gizleyebilir. Burada banka, müşteri sırlarını koruduğu için, kaynak ülkedeki yetkililerin bu hesaplara ulaşması zorlaşır.
- Fonların Fiziken Ülke Dışına Çıkarılması: Bir iş adamı, suç gelirlerini büyük nakit miktarlarını valizlerle ya da özel jetlerle başka bir ülkeye taşıyarak aklama yoluna gidebilir.
- Paravan ya da Hayali Şirketler: Para aklayıcı, var olmayan hizmetler karşılığında faturalar kesen bir paravan şirket kurabilir. Örneğin, yurtdışında bir hayali danışmanlık şirketi üzerinden sahte danışmanlık hizmetleri faturalandırarak parayı aklar.
Uluslararası ve Ulusal Düzeyde Kara Para Aklamayla Mücadele Yasa Dışı Fonların İzlenmesi
Kara para aklamayla mücadelede uluslararası işbirliği büyük önem taşımaktadır. Bu alanda öne çıkan kuruluşlar arasında;
- Mali Eylem Görev Gücü (FATF): 1989 yılında kurulan FATF, kara para aklama ve terörizmin finansmanına karşı küresel standartları belirleyen ve üye ülkelerin uygulamalarını değerlendiren bir kuruluştur.
- Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK): Türkiye’de kara para aklamayla mücadelede önemli bir rol oynayan bu kurum, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla ilgili faaliyetleri incelemek ve önlemek için kurulmuştur.
Kaynağı Belirsiz Paranın Ülkemize Yasal Yollardan Gelişi
2008 yılında ekonomik krizin etkilerini yoğun bir şekilde hisseden Türkiye, 22 Kasım 2008 tarihli ve 5811 Sayılı “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” ile yurt dışından kaçırılan ekonomik değerlerin ülkeye geri getirilmesini teşvik etmiştir. Bu kanunla, sorgusuz sualsiz yurt dışına çıkarılan değerlerin ekonomiye yeniden kazandırılması hedeflenmiştir. Hasan Dursun’un Türkiye Barolar Birliği Dergisi’ndeki makalesi ve Dülger’in eserleri bu sürecin detaylarına değinmiş, kişilerin suç geliri olarak elde edilen ekonomik değerlerin büyüklüğünün tahmin edilmesinin zor olmadığını vurgulamışlardır.
Yıl | Kanun Numarası | Kapsam | Avantajlar | |
2008 | 5811 | Yurt dışında bulunan veya yurt içinde kayıt dışı tutulan varlıklar | Vergi ve ceza muafiyeti | |
2016 | 6728 | Yurt dışında bulunan veya yurt içinde kayıt dışı tutulan varlıklar | Vergi ve ceza muafiyeti | |
2018 | 7143 | Yurt dışında bulunan veya yurt içinde kayıt dışı tutulan varlıklar | %2 vergi | |
2020 | 7256 | Yurt dışında bulunan veya yurt içinde kayıt dışı tutulan varlıklar | Vergisiz | |
2022 | 7417 | Yurt dışında bulunan veya yurt içinde kayıt dışı tutulan varlıklar | %3 vergi |
Para aklayan bireyler, ticari faaliyetlerde elde edilecek rasyonel kar yerine, suç kaynaklı gelirleri kolaylıkla ekonomiye dahil ederek hızlı kazanç elde etmeyi tercih etmekte ve bu durum piyasa dinamiklerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Gresham Kanunu prensibine göre, ekonomiye sızan düşük kaliteli para (kötü para), yüksek kaliteli para (iyi para) üzerinde baskın çıkarak onu piyasadan sürmektedir. Bu süreç, dürüst yatırımcıların zarar görmesine ve ekonomik istikrarsızlık yaşanmasına sebep olmaktadır. İcradan satılan bazı otomobillerin piyasa değeri üzerinden ihale olduğunu gördüğümüz örnekler bu açıklamayı desteklemektedir.
Suç gelirlerinin ekonomiye dahil edilmesi fiyatların yapay bir şişme yaşamasına neden olurken, bu paraların piyasadan çekilmesi de ani fiyat düşüşlerine yol açabilmektedir. Bu nedenlerle, kara para bulunan ülkelerde yatırım yapmak isteksizliği artmaktadır.
Suç gelirlerinin etkisi, ekonomik dengelerin yanı sıra toplum ve devlet düzeyinde ahlaki zararları da içermekte, kaynağı belirsiz paradan zenginleşen karanlık güçlerin yargı ve emniyet üzerinde baskı kurmasına yol açmaktığı doktrinde kabul görmektedir. Son günlerde basında çıkan rüşvet haberlerinden konuyu daha net görmekteyiz. Böylece TCK 282 maddesinin adliyeye karşı işlenen suçlar başlığı altında neden sayılmış olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Sahte Belge Düzenleme ve Kara Para Aklama
“Sahte belge düzenleme”, kara para aklama süreçlerinde sıkça başvurulan bir yöntemdir. Bu strateji, genellikle var olmayan ticari işlemleri meşru göstermek amacıyla kullanılır.
Örneğin, bir şirketin sahte faturalar düzenleyerek, hizmet veya mal alım-satımı yapmış gibi göstermesi bu yöntemin tipik bir örneğidir. Bu sahte faturalar, kara paranın kaynağını gizlemek ve bu paraları yasal finans sistemine entegre etmek için kullanılır. Bu süreç, muhasebe kayıtlarında manipülasyon yapılmasını gerektirir ve genellikle karmaşık finansal yapıları ve birden fazla yargı alanını içerir.
Sahte Belge Oluşturmada ve Sahte Ticarette Uzmanlardan Görüşler Alınır
Bu yöntemin etkinliği, sahte belgelerin gerçekçiliğine ve yaratılan sahte işlemlerin karmaşıklığına bağlıdır. Sahte belge düzenleme süreci, genellikle profesyonel muhasebeciler, avukatlar ve diğer finansal danışmanlar tarafından yürütülür.
Bu uzmanlar, yasal görünümlü belgeler oluşturarak, kara parayı aklamanın yanı sıra vergi kaçakçılığı gibi diğer finansal suçların işlenmesine de olanak tanır. Malum ünlülerin yapılan soruşturmasında da tutuklanan avukat ve mali müşavirler olduğunu görmüştük.
Yasa Dışı Bahis Paralarının Aklanması
Yasa dışı bahis, Türkiye gibi birçok ülkede yasaklanmış bir faaliyettir. Bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirler, genellikle kara para olarak kabul edilir ve bu paraların aklanması için çeşitli yöntemlere başvurulur. Yasa dışı bahis faaliyetlerinden elde edilen paraların aklanması süreci, genellikle bu paraların uluslararası alanda transfer edilmesi ve farklı finansal araçlarla yeniden yatırım yapılmasını içerir.
Bu süreç, genellikle off-shore bankacılık sistemleri, sahte şirketler ve karmaşık finansal transferler gibi yöntemlerle gerçekleştirilir. Kara paranın aklanması, genellikle Kıbrıs, Karadağ, Ermenistan ve Gürcistan gibi ülkelerde yoğunlaşmıştır. Bu ülkeler, genellikle daha gevşek finansal düzenlemelere ve gizlilik yasalarına sahiptir, bu da kara para aklama faaliyetlerini kolaylaştırır.
Sanal Bahis Nasıl Kozmetik Harcaması Olarak Gösterilir? POS Cihazları Üzerinden Kumar Gelirlerini Yasallaştırmak
Kozmetik Sektörü Aracılığıyla Kumar Paralarının Aklanması
Türkiye’de kumar oynamak yasal olmadığı için, online kumar siteleri üzerinden yapılan işlemlerin yasal görünmesi için çeşitli yöntemlere başvurulur. Bu yöntemlerden biri, sanal token alımlarının başka ticari işlemler olarak kaydedilmesidir. Bu sürecin temel adımlarını ve nasıl işlediğini aşağıda detaylandırıyorum:
Online Kumarın Kozmetikle İmtihanı
- Sanal Token Alımı: Vatandaşlar, online kumar sitelerinde oyun oynamak için sanal tokenler satın alır. Bu tokenler, sitenin para birimi olarak kullanılır ve gerçek parayla değiştirilebilir.
- POS Cihazı Kullanımı: Fenomenlerin sahibi olduğu şirketin POS cihazları bu süreçte kritik bir rol oynar. Vatandaşlar, sanal token alımı için ödeme yaparken, bu ödemeler failin şirketinin POS cihazları üzerinden gerçekleştirilir.
- Sahte İşlem Kaydı: POS cihazından yapılan çekimler, sanki vatandaşlar failin kozmetik şirketinden ürün satın almış gibi kaydedilir. Örneğin, bir vatandaş 1000 TL değerinde sanal token aldığında, bu işlem, 5000 TL değerinde kozmetik ürünü alınmış gibi resmi kayıtlara geçer.
- Faturalandırma ve Kayıt Düzeni: Bu işlemler için düzenlenen faturalar ve muhasebe kayıtları, gerçek olmayan kozmetik ürün satışlarını gösterir. Böylece, online kumar sitelerine yatırılan para, yasal bir ticaret işlemi gibi gözükür.
- Para Akışının Gizlenmesi: Bu yöntemle, kumar oynamak için yatırılan para, yasal bir ticari işlem gibi gözüktüğünden, paranın gerçek kaynağı ve amacı gizlenmiş olur.
- Denetim ve Riskler: Bu tür işlemler, hem finansal denetimlerde sorun yaratır hem de kara para aklama ve diğer finansal suçlarla ilgili yasal riskleri beraberinde getirir. Yasal olmayan kumar faaliyetlerinden elde edilen gelirin bu şekilde aklanması, Türk ceza kanunu ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamında suç teşkil eder.
Basında haber sitelerindeki anlatımlara göre kara para aklayan fenomenlerin %5 komisyonla çalıştığı söyleniyor.
Gayrimenkul ve Lüks Araç Alımlarında Kara Para Kullanılması
Kara para, genellikle yüksek değerdeki varlıkların alımında kullanılır. Bu tür varlıklar arasında lüks evler, araçlar ve diğer değerli mallar bulunur. Bu strateji, kara paranın kaynağını gizlemek ve bu paraları yasal ekonomiye dahil etmek için kullanılır. Gayrimenkul ve lüks araç alımları, genellikle yüksek değerleri ve geniş kabul gören yatırım araçları olmaları nedeniyle tercih edilir.
Bu süreçte, kara para sahipleri genellikle paravan şirketler, gizli anlaşmalar ve off-shore hesaplar gibi yöntemleri kullanır. Bu yöntemler, alımın gerçek finansal kaynağını gizlemeyi ve mal alımının yasal bir işlem gibi görünmesini sağlar. Kara paranın gayrimenkul ve lüks araç alımlarında kullanılması, genellikle uluslararası alanda gerçekleştirilir ve bu süreç, çeşitli yargı alanlarındaki farklı hukuki ve finansal düzenlemelerin manipülasyonunu içerir.
Bu süreçler, yalnızca kara paranın aklanmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik ve sosyal yapılara zarar verir. Kara para aklama faaliyetleri, yasal finans sistemlerinin bütünlüğünü tehdit eder ve ekonomik dengesizliklere yol açabilir. Ayrıca, bu tür faaliyetler suç örgütlerinin güçlenmesine ve yasadışı faaliyetlerin finanse edilmesine olanak tanır.
Bu konuların akademik açıdan derinlemesine incelenmesi, kara para aklama yöntemlerinin daha iyi anlaşılmasını ve bu tür suçlarla mücadelede daha etkili stratejilerin geliştirilmesini sağlar. Kara para aklama ile mücadele, sadece ulusal düzeyde değil, aynı zamanda uluslararası alanda da koordineli bir çaba gerektirir. Bu çabalar, finansal düzenlemelerin sıkılaştırılması, finansal işlemlerin şeffaflığının artırılması ve uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesini içermelidir.
Kara Para Aklamanın Cezası Nedir?
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (YÜR. TAR.: 01.06.2005)
MADDE 282 – (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 09.07.2009 RG NO: 27283 KANUN NO: 5918/5) (KOD 1)
(1) Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 09.07.2009 RG NO: 27283 KANUN NO: 5918/5)
(2) Birinci fıkradaki suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, bu suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(3) Bu suçun, kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.
(4) Bu suçun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(6) Bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmaz.
Öncül Suç Nedir?
Öncü suç, suç faaliyetleri sonucu elde edilen ve daha sonra aklanmaya çalışılan malvarlığı değerlerinin kökenini oluşturan suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi gereğince, aklama işlemine konu olan malvarlığı değerlerinin, kasten işlenmiş ve altı aydan uzun hapis cezası gerektiren herhangi bir öncü suç sonucu elde edilmiş olması şarttır.
Örneğin, dolandırıcılık yoluyla elde edilen gelirlerin gayrimenkul alımı gibi görünürde meşru işlemlerle aklanması, öncü suçun dolandırıcılık olduğu durumları ifade eder.
Öncül Suç Ayrı Kara Para Aklanması Ayrı Suçlardır
Öncü suç ve kara para aklama, hukuki terminolojide ayrı suç tipleri olarak tanımlanır. Bir örnek üzerinden giderek açıklamak gerekirse, bir kişinin dolandırıcılık eylemi neticesinde 100 milyon lira gibi büyük bir meblağ elde etmesi, bu kişinin nitelikli dolandırıcılık suçu işlediğini gösterir.
Ancak bu durum, kendi başına kara para aklama suçu teşkil etmez. Eğer ilgili şahıs, elde ettiği bu suç gelirini yasal finansal sisteme entegre etmek amacıyla popüler şahsiyetler olan fenomenler ile anlaşarak ve onlara belirli bir komisyon ödeyerek bu parayı sistem içine sokmaya çalışırsa, bu durumda kara para aklama suçu da işlenmiş olur.
Fenomenler bu süreçte sadece kara para aklama suçunun faili olarak değerlendirilebilirler. Diğer yandan, dolandırıcı olarak nitelendirilen şahıs, hem dolandırıcılık suçunu hem de kara para aklama suçunu işlemiş olur.
Bu durum, suç gelirlerinin yasal ekonomik sisteme sokulması ve bu yolla meşrulaştırılması faaliyetlerinin, her bir suçun ayrı ayrı değerlendirilmesini ve ilgili şahısların işledikleri suçlara göre sorumluluklarının belirlenmesini gerektirir. Dolandırıcılık suçu işleyen kişinin ayrıca kara para aklama eylemine iştirak etmesi, hukuki sorumluluğunu arttıran bir durum olarak karşımıza çıkar.
Malvarlığı Değerinin Kara Para Olduğunun Savcılık Tarafından İspatlanması Gerekir
Kara para aklama suçunun oluşabilmesi için, elde edilen malvarlığının bir öncül suçtan kaynaklanmış olması gerekmektedir. Eğer bir şahsın sahip olduğu malvarlığı değerlerinin suç faaliyetleriyle elde edildiğine dair somut kanıtlar bulunamazsa, bu durum kara para aklama suçunun oluşumunu engeller.
Örnek vermek gerekirse, bir iş insanının büyük bir servete sahip olduğunu ve bu servetin kaynağının şüpheli olduğunu düşünelim. Ancak savcılığın veya ilgili hukuki makamların, bu servetin öncül suç faaliyetleriyle elde edildiğine dair somut bir ispatı olmaması halinde, iş insanı üzerindeki kara para aklama suçlaması dayanaksız kalacaktır. Bu, suçun maddi unsurlarının oluşmadığını ve yasal bir kovuşturma başlatılmasının mümkün olmadığını gösterir.
Bir başka örnekte, bir bireyin büyük miktarda para kazandığı ve bu paranın yasa dışı yollarla elde edilmiş olabileceği şüphesiyle soruşturma açıldığını düşünün. Eğer bu paranın yasa dışı bir ticaret, dolandırıcılık, uyuşturucu satışı gibi bir öncül suçtan gelmediği ve bireyin bu geliri meşru iş yatırımlarından kazandığı ispatlanırsa, kara para aklama suçlaması hukuki olarak geçersiz sayılacaktır. Bu, öncül suç olmadan kara para aklama suçunun oluşmayacağının açık bir göstergesidir.
Öncül Suç Açısından Mahkumiyet Kararı Verilmesi Gerekir
Öncül suçla ilgili mahkumiyet kararının bulunması, kara para aklama suçu açısından önemli bir delil olarak kabul edilir. Zira, kara para aklama suçunun unsurlarından biri, aklanacak mal varlığının suçtan kaynaklanıyor olmasıdır. Eğer bir kişi hakkında öncül suçtan mahkumiyet kararı verilmişse, bu durum onun elde ettiği gelirlerin suç faaliyetlerinden kaynaklandığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Diğer taraftan, öncül suçtan beraat kararı alınması durumunda, bu kişinin suçtan kaynaklanan malvarlığını akladığına dair bir suçlamanın dayanakları sarsılır. Çünkü beraat kararı, ilgili kişinin öncül suçlamalarla ilgili olarak suçsuz olduğunu gösterir ve bu durum, aklanan malvarlığının suçtan gelmediğini ortaya koyar. Böyle bir senaryoda, aklama suçunun varlığından söz etmek hukuki açıdan mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, kara para aklama suçlaması yapılırken, öncül suçlamaların sonuçlarına ve somut delillere dayalı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Mahkumiyet Zorunluluğunun İstisnaları
- Şikayetten vazgeçme,
- Şüpheli veya sanığın ölümü
- Genel Af
- Özel Af
- Zamanaşımı
Yukarıda sayılan durumlarda suç oluşsa da ceza verilemeyebilir. Ancak ceze verilememiş olması, bu suçtan elde edilen geliri yasal bir gelir hale getirmeyecektir. Mahkemeler TCK282’den yargılama yapabilir.
Örneğin, bir kişi dolandırıcılık yaparak elde ettiği parayı aklamaya çalışırken yakalanırsa ve dolandırıcılık suçundan dava zaman aşımına uğrarsa, bu durum kara para aklama suçunun kendi yargılamasını etkilemez. Yani, zaman aşımı nedeniyle dolandırıcılık suçundan yargılanamasa bile, kara para aklama suçundan yargılanabilir. Benzer şekilde, eğer suçlu ölmüşse veya genel bir af çıkarsa, yine de kara para aklama suçu için yargılama yapılabilecektir. Çünkü kara para aklama, öncül suçtan bağımsız olarak değerlendirilir ve öncül suçun yargılamasını etkileyen özel durumlar bu bağımsız suçun varlığını etkilemez.
Failin Kara Para Akladığını Biliyor Olması Gerekir
Kara para aklama suçunda kast, failin eylemlerinin ve sonuçlarının bilincinde olmasını gerektirir. Bu bağlamda, failin yurt dışına çıkardığı veya çeşitli işlemlere tabi tuttuğu mal varlığı değerlerinin suçtan elde edildiğini ve bunların suç geliri olduğunu bilmesi esastır. Şayet fail, bu mal varlığının kökeninin suçtan geldiğini bilmiyorsa, kast unsurunun varlığından söz edilemez ve böyle bir durumda kara para aklama suçunun unsurları tam olarak oluşmaz.
Failin bu bilgiye sahip olmadığı iddiası ise inandırıcı ve ispat edilebilir nitelikte olmalıdır. Yani, failin bu mal varlığının suçtan elde edilmediği yönündeki iddiası, objektif delillerle desteklenmelidir. Aksi takdirde, kara para aklama suçunun kast unsuru, yasal şartlar çerçevesinde kabul edilebilir.
Fenomenler Bunun Suç Olduğunu Bilmiyor Muydu?
Kara para aklama suçunda, mal varlığının ani ve açıklanamayan birikimi, şüpheli bir durum olarak değerlendirilebilir ve bu da suçun kast unsurunun varlığına işaret edebilir. Örneğin, malum çeşitli isimlerin kısa sürede, yasal gelir kaynaklarıyla orantısız büyük miktarlarda para edinmeleri ve bu paraların kökenini makul ve inandırıcı bir şekilde açıklayamamaları, kara para aklama şüphesini güçlendirir.
Eğer bu para, yasal olmayan yollardan elde edilmiş ve sonrasında yasal ekonomik sisteme dahil edilmeye çalışılmışsa, ve şahıslar bu paraların kökenini bilerek yasal gibi göstermeye çalışmışlarsa, bu durum kara para aklama suçunun oluştuğuna dair somut kanıtlar arasında sayılabilir.
Ancak, suçun sabit olabilmesi için yargılama sürecinde elde edilen mal varlığının yasa dışı yollardan kazanıldığının ve aklanmaya çalışıldığının kanıtlanması gerekmektedir. Her iki şahsın da bu durumdan haberdar oldukları ve bilmediklerini iddia edemeyecekleri durumlar, suç isnadını daha da ağırlaştırıcı nitelikte olabilir.
Yurt Dışından Gelen Paranın Suç Kaynaklı Olduğunun Tespiti Gereklidir
Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi uyarınca, yurt dışında işlenen öncül suçlar neticesinde elde edilen gelirlerin Türkiye’ye transfer edilmesi ve bu süreçte kara para aklama eyleminin varlığı, ilgili yabancı ülkede de suç teşkil edip etmediği ile doğrudan ilişkilidir. Eğer yurt dışından transfer edilen fonların uyuşturucu ticareti gibi suçlardan kaynaklandığı ve bu suçların Türk hukukunda da suç olarak tanımlandığı tespit edilirse, bu durum kara para aklama suçunun oluşumu için yeterli zemin oluşturacaktır.
Fenomen olarak basında yer alan kişilerin bulunduğu soruşturma bağlamında, yurt dışından gelen fonların kaynağının suç teşkil edip etmediği konusunun detaylı bir şekilde incelenmesi ve bu incelemenin raporlaştırılması esastır. Bu süreçte, fonların menşei, transfer edilme yöntemleri ve bu fonların kullanım amacı gibi faktörlerin yasal çerçeveler içinde sorgulanması ve elde edilen bulguların hukuki normlara uygun şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamlı inceleme, kara para aklama suçunun unsurlarının varlığının tespit edilmesinde belirleyici olacaktır.
Her Kara Para Aklama Faaliyeti Ayrı Bir Suç Oluşturur
Kara para aklama suçunun zincirleme olarak işlenmesi, suç faillerinin birden fazla ayrı eylemlerle, değişik zaman dilimlerinde ve farklı yöntemler kullanarak yasa dışı gelirleri yasal finansal sisteme entegre etmesi durumunda söz konusudur.
Örneğin, bir failin 100 milyon liralık yasa dışı geliri çeşitli aşamalarda ve yöntemlerle aklaması, Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi kapsamındaki kara para aklama suçunun bir kez oluşmasına sebebiyet verir.
Daha sonra, tamamen farklı bir suç faaliyetinden kaynaklanan yeni bir kara para trafiğinin başlatılması ve bu için yeni şirketlerin kurulup, yeni aklama operasyonlarının düzenlenmesi, her bir eylemin kendi içinde ayrı bir suç teşkil etmesine neden olacaktır.
Her bir yasa dışı gelir kaynağı ve aklama süreci için ayrı bir soruşturma açılması ve iddianame düzenlenmesi gerekecek ve eğer fail birden fazla suç örgütü ile çalışıp farklı aklama eylemleri gerçekleştiriyorsa, her biri için ayrı yargılamalar yapılacaktır.
Bu durumda, failin her bir suç lideriyle yaptığı anlaşmalar ve yürüttüğü operasyonlar, çok sayıda bağımsız kara para aklama suçunu ve dolayısıyla çok sayıda cezai işlemi beraberinde getirecektir.
Kara Para Aklanması Konusunda Dinleme Kararı Alınabilir
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 135. maddesi, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbirlerini düzenler. Bu madde kapsamında iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi gibi dört farklı tedbir bulunmaktadır. Bu tedbirlerin uygulanabilmesi için belirli şartlar ve usuller kanunla belirlenmiştir. Bu çerçevede, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması süreci, kara para aklama suçu gibi belirli suçlarla sınırlıdır.
CMK’nın 135. Maddesi ve Kara Para Aklama Suçu İle İlişkisi:
- Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Tespit Edilmesi ve Dinlenmesi: CMK’nın 135. maddesi, telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti ve dinlenmesini içeren önemli bir tedbir sunar. Bu tedbirler, suç soruşturmalarında elde edilecek delillerin toplanması açısından büyük öneme sahiptir. Kara para aklama suçu, bu tedbirlerin uygulanabileceği suçlar arasında yer alır. Bu, kara para aklama ile ilgili şüphelerin, şüphelinin telefon görüşmeleri üzerinden derinlemesine incelenebileceği anlamına gelir.
- Tedbirlerin Uygulanma Şartları ve Usulü: CMK’nın 135. maddesi, bu tür tedbirlerin ne zaman ve nasıl uygulanabileceğini detaylandırır. Bu tedbirlerin uygulanabilmesi için adli makamların kararı gereklidir. Bu kararlar, belirli suçlarla ilgili ciddi şüphelerin varlığında verilir ve genellikle somut delillere dayanması beklenir. Kara para aklama suçunda da aynı prosedür geçerlidir.
- Soruşturma Sürecindeki Etkisi: Telefon dinlemesi gibi tedbirler, kara para aklama suçlarıyla ilgili soruşturmalarda kritik delillerin elde edilmesine olanak tanır. Bu tür tedbirlerle elde edilen bilgiler, suçun işleniş şekli, suçla ilgili kişiler arasındaki ilişkiler ve suçun finansal boyutu hakkında önemli bilgiler sağlayabilir.
CMK’nın 138. Maddesi ve Tesadüfen Elde Edilen Deliller:
- Tesadüfen Elde Edilen Delillerin Değerlendirilmesi: CMK’nın 138. maddesi, telefon dinlemesi sırasında tesadüfen elde edilen delillerin değerlendirilmesini düzenler. Bu madde, başka suçların telefeon dinlemesi sırasında elde edilen, ancak asıl soruşturma konusu dışında kalan kara para aklama konusunda delillerin soruşturulabileceğini belirtir.
- Yeni Suçların Ortaya Çıkması: Telefon dinlemesi sırasında, başka bir suçun işlendiğine dair deliller elde edilebilir. Bu durumda, elde edilen deliller yeni bir soruşturmanın başlatılması için yeterli olabilir. Örneğin, kara para aklama suçu ile ilgili telefon dinlemesi sırasında, rüşvet ya da başka bir ekonomik suçla ilgili delillerin ortaya çıkması bu duruma örnek teşkil edebilir.
Kara Paranın Helal Paradan Ayrılması Gerekir
Bu mahkeme kararı, tefecilikten elde edilen gelirin yasal olmayan yollardan aklanmasının tespiti ve bununla mücadele konusunda önemli bir emsal teşkil etmektedir. Mahkeme, sanıkların elde ettikleri mal varlığının tamamını otomatik olarak tefecilikten kazanılmış kabul etmek yerine, hangi varlıkların tefecilik faaliyetleri sonucu elde edildiğini belirleme gerekliliğine vurgu yapmaktadır.
Kararda, alacakların güvence altına alınması amacıyla taşınmazlara ipotek konulması ve alacak senetleri alınması gibi işlemlerin, tefecilikten elde edilen gelirlerin aklanmasında kullanılıp kullanılmadığına ilişkin somut delillerin dikkatle incelenmesi gerektiği belirtilmektedir. Özellikle, sanıkların suçtan kaynaklanan malvarlığını gizleme amacı taşıyan davranışlarının açıkça belirlenmesi ve kanıtların titizlikle ele alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu yargısal yaklaşım, kara para aklama ile mücadelede, her bir mal varlığının kaynağının ayrı ayrı sorgulanmasını ve her bir vak’anın kendi içerisinde değerlendirilmesini gerektirir. Bu süreç, suç gelirlerinin yasal ekonomi içerisinde gizlenmesini zorlaştırır ve daha etkin bir hukuki mücadele imkanı sunar.
“Faizle para verirken önemli meblağlarda alacaklarını güvenceye almak maksadıyla varsa ilgili şahsın taşınmazına ipotek koydukları, bir kısım kişilere verdikleri paraların güvencesi olarak da senet aldıklarının anlaşılması karşısında, sanıkların sahip oldukları bütün mal varlığını tefecilikten kazanılmış gibi bir değerlendirme yerine hangi malların/mal varlıklarının tefecilikten elde edilen gelirle elde edildiği yönünde bir belirlemenin yapılarak yine sanıkların suçtan kaynaklanan malvarlığının tespitini engellemeye yönelik fiillerinin nelerden ibaret olduğuna ilişkin somut delillerin nelerden ibaret olduğunun karar yerinde ayrı ayrı ve açıkça gösterilip, yöntemince tartışılması gerektiğinin gözetilmeyerek, dosya kapsamı ile örtüşmeyen, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle aksi şekilde karar verildiği anlaşıldığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.” BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ Gaziantep 4. Ceza Dairesi Esas: 2017 / 759 Karar: 2017 / 773 Karar Tarihi: 10.05.2017
Suçtan Kazanılan Paraların Aklandığı Yerler ve İlliyet Bağı Konusu
Karapara Aklama Suçunun Unsurları: Karapara aklamanın temel unsurları şunlardır:
- Öncü Suçun Varlığı: Karapara aklama, başka bir suçun sonucu olarak ortaya çıkar. Bu “öncü suç” genellikle ciddi bir yasa dışı faaliyet olup, karapara aklama suçunun temelini oluşturur.
- Elde Edilen Değerlerin Aklanması: Elde edilen yasa dışı gelirlerin, çeşitli finansal işlemler, sahte işlemler, karmaşık para transferleri ve diğer yöntemlerle yasal gelir gibi gösterilmesi.
- Meşruiyet Kazandırma Amacı: Bu suçun işlenmesindeki temel amaç, yasa dışı gelirlerin yasal ve meşru görünmesini sağlamaktır.
Karapara Aklama Suçunun Yargısal Değerlendirilmesi: Karapara aklama suçu, öncü suçtan bağımsız olarak değerlendirilir. Yani, bir kişinin karapara aklama suçu işlemesi için, öncü suçun mahkumiyetle sonuçlanmasına gerek yoktur. Öncü suçun varlığının tespiti ve bu suçtan elde edilen değerlerin aklanma sürecinin kanıtlanması yeterlidir. Mahkemeler, karapara aklama suçunu değerlendirirken, elde edilen yasa dışı gelirlerin kaynağını, bu gelirlerin aklanma yöntemlerini ve bu süreçte kullanılan finansal işlemleri dikkatlice incelemelidir.
Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerinin Değerlendirilmesi
Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerinin Tanımı: Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerleri, suç işleyerek elde edilen veya suç işlemek suretiyle kazanılan ekonomik değerlerdir. Bu, hem suçun doğrudan sonucu olarak elde edilen gelirleri (örneğin, uyuşturucu ticaretinden elde edilen para) hem de suç işlenmesi sonucunda dolaylı olarak elde edilen değerleri (örneğin, rüşvet olarak alınan paralar) kapsar.
İki Tür Malvarlığı Değeri:
- Suçun İşlenmesi Suretiyle Elde Edilen Değerler: Bu tür değerler, doğrudan suç faaliyeti sonucu elde edilen ekonomik kazançlardır. Örneğin, bir dolandırıcılık faaliyetinden elde edilen para, bu kategoriye girer.
- Suçun İşlenmesi Dolayısıyla Elde Edilen Değerler: Bu tür değerler, suç faaliyetlerinin teşvik edilmesi veya ödüllendirilmesi amacıyla sağlanan ekonomik kazançlardır. Tipik bir örnek, rüşvet suçu sonucu elde edilen menfaattir.
Malvarlığı Değerlerinin Yargısal Değerlendirilmesi: Mahkemelerin, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini değerlendirirken, hangi varlıkların suç faaliyetleriyle doğrudan ilişkili olduğunu belirlemesi gerekmektedir. Bu süreç, suçun doğrudan sonucu olarak elde edilen varlıkları ve suç faaliyetlerine bağlı olarak dolaylı olarak elde edilen varlıkları ayırt etmeyi içerir. Örneğin, bir uyuşturucu ticareti suçundan elde edilen gelirle alınan bir mülk, suçtan kaynaklanan malvarlığı olarak değerlendirilebilir. Mahkemelerin bu değerlendirmeleri yaparken, suç faaliyetlerinin zaman çizelgesi, elde edilen gelir ve varlık miktarları, bu varlıkların edinilme yöntemleri gibi unsurları dikkate alması önemlidir. Bu değerlendirme, suç gelirlerinin izini sürmek ve adil bir yargılamayı sağlamak için kritik öneme sahiptir.
“Suç tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nın 282/1. maddesine göre atılı suçun oluşabilmesi için “alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin, yurt dışına çıkarılması veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutulmasının ve aklamaya konu değerlerin “öncül suç” olarak adlandırılan bir suçtan elde edilmiş olması gerektiği” gözetilerek, Adli Sicil kayıtlarına göre, sanıklar … ve …’nun suç tarihlerini kapsar şekilde sigara kaçaklığı suçundan mahkumiyetlerinin bulunmadığı, sanık …’in mahkumiyetine konu ilamların ise 4926 sayılı Kanunun 4/a-2. maddesi uyarınca adli para cezası gerektiren suçlara ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında, aklamaya konu malvarlığı değerlerinin “hangi öncül suçtan” elde edildiğinin ve sanıkların bu öncül suçtan bir mahkumiyetinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilip öncül suçun TCK’nın 282/1. maddesindeki unsurları taşıyıp taşımadığı da karar yerinde tartışılmaksızın yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi”T.C YARGITAY 16. Ceza Dairesi Esas: 2017 / 1360 Karar: 2017 / 4303 Karar Tarihi: 31.05.2017
Kara Para Aklama Suçunda Zamanaşımı Son Aklama Tarihinden İtibaren İşlemeye Başlar
“Suçun niteliği gereği son aklama işleminin suç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden bu işlemin ……….. tarihinde yapıldığı, suçun TCK’nın ………… maddesi kapsamında kaldığından bu maddenin 5918 sayılı Kanunda yapılan değişiklik öncesi üst sınır itibariyle 5 yıllık ceza öngördüğünden aynı Kanunun ………… maddesi doğrultusunda asli zaman aşımı süresinin 8 yıl, zaman aşımını kesici işlemlerin yapılmış olması nedeniyle uzatılmış zaman aşımı süresinin 12 yıl olduğu …………… tarihinde dava zaman aşımı süresinin dolmuş bulunması nedeniyle TCK’nın …………. maddesi gereğince davanın düşmesine karar verilmesi gerektiğinden itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir”. T.C YARGITAY 16. Ceza Dairesi Esas: 2016 / 450 Karar: 2016 / 367 Karar Tarihi: 01.02.2016