Corona virüs Covid-19 Nedeniyle Ölen İşçinin Mirasçılarının Hakları, İşverene Karşı Tazminat
İşverenin ihmali sonucu işçinin corona virüs kapması ve ölmesi ihtimali değerlendirileceğinden, iş hukukundan kaynaklı alacaklar ile haksız fiilden kaynaklı tazminat olarak yazıyı iki parça halinde ele almak gerekmektedir.
İşçinin ölümü halinde mirasçılarının hakları nelerdir? COVID-19 corona virüs nedeniyle iş davası? COVID-19 corona virüs tazminatı. İş Kanunu kaynaklı tazminatlar nelerdir?
İş Kanunu 120 maddesi yürürlükten kalkan 1475 sayılı İş Kanunu 14.maddesine atıf yapmış, iş yerinde 1 yıl ve daha uzun süreli çalışan işçinin ölümü halinde kanuni mirasçıları, ölen işçinin kıdem tazminatını talep edebilecektir. Yani işçi ölmese ve haklı sebeple iş sözleşmesini feshetmiş olsaydı hak etmiş olacağı kıdem tazminatını mirasçıları da aynen talep edebilecektir.
Kanun sadece ölüm şartını ele almış ama işçinin nasıl ölmesi gerektiğinden bahsetmemiştir. İşçi eceliyle de ölebilir, 3.kişinin eylemi ile de ölebilir ya da intihar edebilir. COVID-19 corona virüs de işçinin ölüm sebebi olabilir. Her halde 1 yıl ve daha uzun süreli çalışan işçinin mirasçıları hak kazanılmış kıdem tazminatını talep edebilecektir.
İşçinin ölümü ile birlikte iş akdi feshedilmiş sayılır. İhbar tazminatına hak kazanılamasa da çalışma süresince kullanılmayan yıllık izin alacakları, ödenmeyen eksik ücret, fazla çalışma alacakları da talep edilmelidir. Dava hakkı mirasçılara aittir.
Özetle, işçi ölmeseydi kendisi sözleşmeyi haklı nedenle feshetmiş olsaydı, işverenden talep edebileceği hak edişleri neler ise mirasçıları da aynı talepleri içerir dava açabilecektir.
COVID-19 korona virüs tedbirsizlik nedeniyle ölüm halinde işverene karşı açılacak tazminat davaları nelerdir ? İşverenin gerekli önlemleri almazsa ne olur ? İşverenin maske eldiven dağıtmamasının sonuçları nelerdir ? İşverenin gerekli sağlık önlemlerini almaması nedeniyle işçi COVID-19 korona virüs kapıp ölürse mirasçılarının hakları nelerdir ?
İşçinin COVID-19 corona virüs kapıp ölmesi öncelikle meslek hastalığı kabul edilecek mi yoksa edilmeyecek mi sorusuna cevaplanmalıdır. Bu konuda henüz bir emsal bulunmamakla birlikte 5510 sayılı Kanun 14.maddesi gereği, yönetmelik harici bir hastalığın, meslek hastalığı olarak kabulü konusunda uyuşmazlıkları Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu çözer.
Eğer COVID-19 corona virüs meslek hastalığı olarak kabul edilirse, meslek hastalığı sonuçlarını güvence altına alan SGK yardımlarından faydalanmak mümkün olur. Aksi halde ihmalkar işverene zarar nedeniyle dava açmak gerekecektir.
SGK başvuruş nasıl yapılır ? Rapor nereden alınır ?
SGK başvurusu için aşağıdaki prosedürün tamamlanması gereklidir.
İlk aşamada, sigortalının çalıştığı işten kaynaklı olarak COVID-19 corona virüs kaptığının tespiti için kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularından yani belirtilen Üniversite veya Devlet hastanelerinden rapor alınması gereklidir. Herhangi bir hastaneden alınan rapor bu anlamda geçerli sayılmayacaktır.
İkinci aşamada, alınan meslek hastalığına ilişkin rapor Sosyal Sigorta Sağlık Kurulu’na başvuru/bildirim yoluyla bildirilir.
Sosyal Sigorta Sağlık Kurulu COVID-19 corona virüs meslek hastalığı sayılma talebini kabul veya reddeder.
1. Sosyal Sigorta Sağlık Kurulu COVID-19 corona virüsü meslek hastalığı olarak kabul etmesi durumunda, sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine parasal yardım yapılacak, sağlık yardımları ise Genel Sağlık Sigortası kolundan karşılanacaktır.
Bağlanacak parasal yardımları özetlersek;
- Geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneğinin verilmesi,
Hekim raporuyla saptanır çalışılamayan her gün için yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısı, ayakta tedavilerde 2/3’ü herhangi prim ödeme şartı aranmaksızın kısa vadeli sigorta kolundan bağlanır.
Kural olarak sigortalının gelirinin %70’i gelir bağlanır ancak sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı %100 olarak uygulanır.
- Sürekli iş göremezlik gelirinin bağlanması(Kalıcı sakatlık),
Sigortalının ya tümüyle ya da en az %10 oranında iyileşmeyen sakatlığının kalması durumunda, sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.
Sigortalı sakatlık oranının daha yüksek olduğu iddiasında ise Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’na itiraz edebilecektir. Kurul, sigortalı veya hak sahiplerinin talebi üzerine görevlendirdiği uzman bir hekimi dinlemek zorundadır. Kurul kararına karşı İş Mahkemesinde dava açılabilir.
Sigortalı meslekte kazanma gücünü %100 kaybetmiş ise buna ‘sürekli ve tam iş göremezlik’ hali denir. %10 ve %100 arasında bir iş göremezlik oranı varsa buna sürekli ve kısmi iş göremezlik hali denilecektir.
İşgücünü %100 kaybeden sigortalıya aylık ücretinin %70’i oranında gelir bağlanır. Ancak sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı %100 olarak uygulanır. (m.19/3)
- İş kazası/meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması,
Tam iş göremezlik yöntemi ile hesaplanacak aylık kazancın %70’i hak sahibi sayılan eş, çocuk, ana -babaya ödenir.
Dul eşe, aylık bağlanmış çocuğu yoksa veya çalışmıyor ve kendi sigortasından aylık bağlanmamış ise %75 oranında eğer şartları sağlamıyor ise %50 oranında aylık bağlanır. Dul eşin evlenmesi halinde ödenek kesilir.
Erkek ve kız çocuklarının her birine %25 oranında gelir bağlanır. Çalışmıyor ve kendi sigortasından aylık bağlanmamış olması şartı çocuklar için de geçerlidir.
- Gelir bağlanmış kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi
- İş kazası/meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi
2. Sosyal Sigorta Sağlık Kurulu COVID-19 corona virüsü meslek hastalığı kabul etmemesi durumunda, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’na itiraz edilir. İtirazın olumsuz sonuçlanması halinde, bu virüsün meslek hastalığı olduğunu kabulü için görevli ve yetkili İş Mahkemesinde dava açılması gereklidir. Sosyal Sigorta Sağlık Kurulu’na başvurmadan açılan davalar, başvuru bekletici mesele yapılarak süre verilir. Süresi içinde kuruma başvuru yapılmazsa dava usulden reddedilecektir.
Davanın kazanılması halinde, 1 numaralı ihtimalde bahsettiğimiz haklar kazanılacaktır.
COVID-19 corona virüs önlemi almayan işverenin sorumluluğu nedir? Meslek hastalıklarında işverenin sorumluluğu. İşverene karşı COVID-19 corona virüs davası açılabilir mi?
İş hayatının devamlılığı, insan hakları ve onurunun korunması işçinin korunmasına bağlıdır. Ancak işçi nasıl olsa sosyal güvenceler ile korunuyor, önlem almayalım kaza olursa olur devlet baksın anlayışı, kârlılığını düşünen işverenlerde oluşacaktır. Bunun önüne geçilmesi ise iş kazası ve meslek hastalığı sonucu zarar gören işçinin, tedavi, sakatlık ve ölüm tazminatını masraflarını işverene paylaştırmaktır. İşveren ise bu zararlardan iş güvenliği ve sağlığını ihlal ettiği ölçüde sorumlu olacaktır.
İşverenin kastı veya iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu, sigortalı corona virüsü kapmış zarara uğramışsa, SGK sigortalıya yapmış olduğu tedavi masrafı, bağlamış olduğu ödenekler nedeniyle uğradığı zararı işverenden rücuen tahsil edecektir. Yani sigortalı, maske verilmeden, koruyucu tedbirler alınmadan bize bir şey olmaz mantığı ile işçileri çalıştırmış ve işyerinde virüs yayılmasına neden olmuş ise ciddi bir meblağ ödemek zorunda kalabilir. Özellikle işyerinde yaş olarak ileri, risk grubunda işçilerin ölümü halinde, COVID-19 corona virüsü meslek hastalığı kabul edilirse böylece SGK sigortalının yakınlarına gelir bağlarsa, SGK’nın açacağı rücu davaları işvereni iflasa kadar götürebilir. COVID-19 corona virüs salgını geçene kadar iş sözleşmelerinin askıya alınmasını, yapılabiliyorsa evden çalışma yaptırılmasını mümkün değilse olağanüstü güvenlik tedbirleri alınarak, tedbirlerin alındığının ve eğitimlerin verildiğinin gerek ıslak imzalı gerek görsel delillerle belgelendirilerek işyeri dosyasında saklanmasını tavsiye ediyoruz.
İşverenin iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle doğacak sorumluluktan sıyrılmasının yolu mevzuattaki tüm önlemleri almış olması veya iş kazası veya meslek hastalığının tümüyle kaçınılmaz olmasıdır.
İşverenin iş kazası ve meslek hastalığının kaçınılmaz olması ne anlama gelir?
Olayın meydana geldiği tarihte geçerli bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınacak tüm önlemlere rağmen, iş kazası ve meslek hastalığı meydana gelmiş ise işveren sorumlu tutulamaz. Buna kaçınılmazlık ilkesi denir. COVID-19 corona virüsü bir şekilde mutasyon geçirmiş, her tür maske, kıyafet, dezenfeksiyon malzemesine dirençli hale gelmiş böylece tüm işyerine yayılmış ise kaçınılmazlık ilkesi gereği %60-%40 sorumluluk oranları uygulanacaktır. Kaçınılmaz ilkesine ilişkin yazımız için tıkla.
İşveren tüm önlemleri almış ancak işyerine gelen bir kişi COVID-19 corona virüsü çalışanlara kasıtlı olarak bulaştırmış ise yine işverenin sorumluluğundan bahsedilemez. Haberlere de yansıdığı üzere kimi vatandaşlar kavga ettikleri şahıslara, kamu görevlilerinin üzerine tükürerek virüs bulaştırıp zarar vermeye çalışmaktadır.
COVID-19 corona virüs meslek hastalığı sayıldığı ihtimalinde, SGK tarafından Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği gereğince hesaplama yapılacak işçiye sigortalının gelirinin %70’i gelir bağlanacak ancak sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı %100 olacaktır.
İlgili yönetmelikteki hesap gerçek zararı tazmin etmemekte, bu nedenle işverene karşı ek dava açmak gerekecektir. Yukarıda belirtildiği gibi işçinin gelirinin %70’i SGK tarafından bağlanmakta geriye kalan %30 açıkta kalmaktadır. Zarar nedeniyle aradaki farkın karşılanması için işverene karşı dava açılabilir.
İşçi sürekli birinin bakımına muhtaç kalmışsa, aylık gelirinin %100’ü sosyal sigorta tarafından bağlanmış dahi olsa, aldığı ücret doğrudan bakıcı masrafı olarak cebinden eksilecektir. Normalde işçi çalışıyor olsa aylık ücrete hak kazanacaktı ancak iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle çalışamaz vaziyette kendi aylık ücretinden mahrum kalmakta hem de kendi bakımı için asgari ücret düzeyinde bir bakıcı istihdam etmektedir. Bakıcının maaşlı olarak çalıştırılması şart olmayıp, aile bireylerinden birinin de bakıcı olarak bu görevi üstlenmesi yeterlidir. Bu durumda da sanki maaşlı bakıcı çalıştırılıyormuş gibi tazminata hükmedilmelidir.
Diğer bir ihtimal ise Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre yapılacak hesaplama ile Borçlar Kanunu genel hükümler kapsamında haksız fiile ilişkin zararlarda Yargıtay’ın kabul ettiği hesap yöntemi olan progressif rant formülü ile devre sonu ödemeli %5 artırım ve iskontolu ortalama kazanç ve sabit rant formülüne göre tazminat hesabı arasında fark çıkmasıdır.
Zararı gidermek zarar verenin yükümlülüğüdür. Sosyal güvenliği sağlamak ise devletin görevidir. Sosyal güvenlik sisteminin zararın bir kısmını karşılaması, karşılanmayan geriye kalan kısım için işverene gitmeye engel değildir. Genel hükümlerde öngörülen haksız fiile ilişkin hesap yöntemi ile SGK’nın hesap yöntemi arasında işçi lehine olumlu bir fark olması durumunda işverene karşı bakiye tazminat talepli dava açılabilecektir.
SEZGEN HUKUK BÜROSU
Av.Mehmet Mert SEZGEN