Borçlu şirket ortağının taahhüt ettiği sermaye payını ödememesi üzerine yapılacaklar.
6102 Sayılı TTK’nun 124. maddesinde; limited şirketlerin sermaye şirketi olduğu, aynı Kanunun 125. maddesinde; ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği haiz olup, Türk Medenî Kanunu’nun 48. maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilecekleri ve borçları üstlenebilecekleri, aynı Kanunun 128. maddesinde ise; her ortağın usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı, şirkete karşı borçlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde, sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çerilmesi mümkün, İİK’nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur.
HGK’nun 11.05.2016 tarih ve 2014/12-1078 Esas numaralı içtihadı doğrultusunda borçlu şirkete 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesinin önü açılmıştır. Bu kapsamda Yargıtay ilgili daireleri de bu yönde kararlar vermektedir.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında, öncelikle şirket ortaklarına 89/1 gönderilmeli ve varsa itirazları beklenmeli, itiraz etmezlerse İİK89 maddesi işletilmelidir.
Borçlu, İİK 89/1 haciz ihbarnamesine karşı itirazda bulunursa ne yapılacaktır?
İİK 89/4 maddesi, alacaklıya icra ceza mahkemesine başvurarak üçüncü şahsın İİK338 maddesine göre cezalandırılması ve tazminat isteme hakkını vermektedir. İcra Ceza mahkemesi davayı genel hükümlere göre görecektir. Bu kapsamda gerekiyorsa ticari defterler celp edilecek, bilirkişi incelemesi yapılacak şirket ile ortaklar arasındaki cari hesap ilişkileri de incelenecektir.
İİK 338. maddesi gereğince gerçeğe aykırı beyanda bulunmanın yaptırımı 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bu davada ispat külfeti alacaklı üzerindedir. İİK89/1’e itiraz edildiğinde, itiraz edilen bu meblağ faizi ile birlikte tazminat olarak istenebilir. İlgili madde cezai müeyyide içerdiğinden İcra Ceza Mahkemesi görevli olup, mahkemece hükmedilecek tazminat miktarı İİK89/1 ile gönderilen haciz ihbarnamesinde yazan tutara göre belirlenir ve ilgili tutarı aşamaz. (Yavuz Süphandağ, İcra İflas Hukukunda Uygulamalar 11.Baskı s.590 ilgili Yargıtay kararı)
İlgili Mevzuat ve Yargı kararları;
İİK 338
HAKİKATA MUHALİF BEYANDA BULUNANLARIN CEZASI:
(Değişik madde: 06/06/1985 – 3222/40 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./9.mad)
Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra tetkik merciinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını merci kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu hakkında bir yıla kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi bir yılı geçemez.
Borçlunun nafaka borçluları dahil üçüncü şahıstan yardım görmesi, asgari ücretin üstünde eline geçen para ve menfaatlerin icra mahkemesi kararı ile belirlenecek kısmını, icra veznesine yatırmak mükellefiyetini ortadan kaldırmaz.
İkinci fıkradaki hükmün tatbikini birden fazla aciz vesikası hamili alacaklı talep etmiş ise, bunlar talep tarihi sırasıyla öncelik hakkını haizdir.
İİK89
– ALACAKLAR VE ÜÇÜNCÜ ŞAHIS ELİNDE HACZEDİLEN MALLAR HAKKINDA:
(Değişik madde: 18/02/1965 – 538/49 md.)
Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./22. md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.18) “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.
Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik cümle: 17/07/2003 – 4949 S.K./22. md.) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.
Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.
(Değişik fıkra: 6352 S.K.-02.07.2012/m.18; yürürlük: 6352 S.K. m.106 gereği: 05.01.2013) “Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.”
Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harç ve resme tabi değildir.
Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.
EMSAL KARARLAR;
12. Hukuk Dairesi 2019/2249 E. , 2019/6580 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın
niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve
gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
Şikayet dilekçesinde, İİK’nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile
birlikte aynı Kanunun 89/4. maddesi uyarınca da Birinci Haciz İhbarnamesinde
belirtilen 18.043,56-TL meblağı tutarında tazminat isteminde bulunulduğu, İİK
89/4. maddesindeki “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere
göre halleder.” hükmü ile Harçlar Kanun’un 32. maddesinde yer alan “Yargı
işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü
uyarınca tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi
için harcının yatırılması gerektiği cihetle, şikayetçi vekiline eksik dava
harcını yatırması hususunda süre verilerek, Haciz İhbarnamesine itiraz tarihi
itibariyle üçüncü şahsın icra dosya borçlusuna kesinleşmiş ve muaccel bir
borcunun bulunup bulunmadığı konusunda üçüncü şahsın ve borçlunun ticari
defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre hukuki
durumunun tayini gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde
karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde
görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi
gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca
BOZULMASINA yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp
sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 16.04.2019
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/27930
K. 2018/1271
T. 13.2.2018
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu şirket hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, şikayetçi vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, şikayetçinin ortağı olduğu takip borçlusu Gavremoğlu İnşaat Taahhüt Tic. Ltd. Şirketi aleyhine yapılan takip sebebiyle şikayetçiye, İİK’nun 89/1. maddesi gereği haciz ihbarnamesi gönderildiğini, oysa şirket ortağının borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağını ileri sürerek haciz ihbarnamesinin iptalini talep ettiği, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
İİK’nun 89/1. maddesine göre; hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü kişi elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru, borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4. fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
6102 Sayılı TTK’nun 124. maddesinde; limited şirketlerin sermaye şirketi olduğu, aynı Kanunun 125. maddesinde; ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği haiz olup, Türk Medenî Kanunu’nun 48. maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilecekleri ve borçları üstlenebilecekleri, aynı Kanunun 128. maddesinde ise; her ortağın usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı, şirkete karşı borçlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Kural olarak, borçlunun her türlü mal ve hakkı haczedilebilir. Haczedilmezlik için İcra ve İflas Kanununda veya özel kanunlarda açık hüküm bulunması zorunludur. Diğer bir anlatımla bir mal veya hakkın haczedilemeyeceğinin kabul edilebilmesi için, bu konuda açıkça bir kanun hükmünün varlığı veya maddi hukuk anlamında o mal veya hakkın satış ve devrine engel yasal bir düzenlemenin bulunması şarttır. Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre üçüncü kişi sayılır. TTK’nun yukarda açıklanan maddeleri uyarınca şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde, sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çerilmesi mümkün, İİK’nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur.
Dairemiz; şirket ortağının, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından dolayı şirket ortağına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği görüşünde iken, HGK’nun 11.05.2016 tarih ve 2014/12-1078 Esas numaralı içtihadı doğrultusunda ve yukarda açıklanan olgular karşısında içtihat değişikliğine gitmiş olup, Dairemizin değişen içtihadına göre; şirket ortağı, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından, şirket ortağı olan şikayetçiye 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/1355
K. 2017/5731
T. 7.4.2017
Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması
üzerine, yukarda tarih ve numarası yazılı direnme kararına dair mahkeme
dosyası, 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 45.
maddesiyle 6100 Sayılı HMK’na eklenen geçici 4/1. madde uyarınca Dairemize
gönderilmiş olmakla, Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve
dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği
görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Şikayetçilerin icra mahkemesine başvurarak, borçlunun ortakları
olduklarından, üçüncü kişi sayılamayacaklarını ileri sürerek kendilerine
gönderilen İİK’nun 89/1. maddesi kapsamında düzenlenen 1. haciz ihbarnamesinin
iptalini talep etikleri, mahkemece; yasal süre geçtikten sonra açılan davanın
reddine dair verilen kararın, Dairemizce;”…. Somut olayda haciz ihbarnamesi
gönderilen şirket ortağı, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından
gönderilen haciz ihbarnamesi bir hukuki sonuç doğurmaz ve bu husus İİK’nun
16/2.maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir. O halde mahkemece
şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi
yönünde hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece söz
konusu Dairemiz bozma kararına karşı direnildiği görülmektedir.
6102 Sayılı TTK’nun 124. maddesinde limited şirketlerin sermaye şirketi olduğu,
aynı Kanun’un 125. maddesinde ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği haiz olup
Türk Medenî Kanunu’nun 48. maddesi çerçevesinde bütün haklardan
yararlanabilecekleri ve borçları üstlenebilecekleri, bu kanunun 128. maddesinde
ise her ortağın usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle
koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduğu hükme
bağlanmıştır.
Kural olarak, borçlunun her türlü mal ve hakkı haczedilebilir. Haczedilmezlik
için İcra ve İflas Kanununda veya özel kanununda açık hüküm bulunması
zorunludur. Diğer bir anlatımla bir mal veya hakkın haczedilemeyeceğinin kabul
edilebilmesi için bu konuda açıkça bir kanun hükmünün varlığı veya maddi hukuk
anlamında o mal veya hakkın satış ve devrine engel yasal bir düzenlemenin
bulunması şarttır. Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı
bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan, şirkete göre
üçüncü kişi sayılır. TTK’nun yukarda açıklanan maddeleri uyarınca şirket
ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı
şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki
sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye
alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket
ortağı nezdinde sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve
paraya çevrilmesi mümkün, İİK’nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek
nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur.
Dairemiz; şirket ortaklarının, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi
sayılamayacağından şirket ortağına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği
görüşünde iken, 11.05.2016 tarihinde verilen HGK’nun 2014/12-1078 Esas numaralı
içtihadı doğrultusunda ve yukarda açıklanan olgular karşısında Dairemizin
değişen içtihadına göre; şirket ortakları borçlu şirket bakımından üçüncü kişi
sayılacağından, şirket ortağı şikayetçilere İİK’nun 89. maddesi uyarınca haciz
ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı anlaşılmakla,
şikayetin reddine dair sonucu doğru … 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 09.03.2015
tarih ve 2014/741 Esas- 2015/142 Karar sayılı kararının onanması gerekirken,
bozulduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : 1- ) Dairemizin 22/10/2015 tarih ve 2015/12335 E.- 2015/25479 K. sayılı
bozma kararının kaldırılmasına,
2- ) Şikayetçilerin temyiz itirazlarının reddi ile İzmir 7. İcra Hukuk
Mahkemesi’nin 09.03.2015 tarih ve 2014/741 Esas- 2015/142 Karar sayılı
kararının İİK’nun 366 ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca ( ONANMASINA ),
ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.