Programdaki Açıklamalar Suç Teşkil Eder Mi?
Son günlerde sosyal medyada en çok konuşulan konu, Merve Taşkın’ın Hülya Avşar’ın YouTube programında yaptığı açıklamalar. Programda anlattıkları, sadece magazin değil; “Bu içerik suç mu?”, “Müstehcenlik oluşur mu?”, “Fuhuşa teşvik var mı?” gibi hukuki soruları da beraberinde getirdi.
Türkiye’de cinsel içerik üreten kişilerin yaptığı açıklamalar, uzun zamandır sosyal tartışmanın merkezinde. Ancak hukuken önemli olan “rahatsız edici olması” değil, “TCK’ya göre suç işlenip işlenmediği”.
Bu yazıda konuya tam da bu pencereden bakıyoruz.

Programdaki Açıklamalar Müstehcenlik Suçu (TCK 226) Kapsamına Girer mi?
Merve Taşkın programda kendi gelir modelini, OnlyFans benzeri platformlarda nasıl para kazandığını, bu yaşamın nasıl işlediğini anlatıyor. Basına yansıyan ifadelere göre programda çıplaklık, pornografik görüntü, çocuklara yönelik bir sahne bulunmuyor.
Peki buna rağmen müstehcenlik suçu oluşabilir mi?
TCK 226 neyi suç sayar?
- Çocuklara müstehcen içerik göstermek, okutmak, dinletmek
- Cinsel içerikli görüntüleri alenen sergilemek
- Müstehcen ürünleri satmak, kiralamak, reklamını yapmak
- Hayvanlarla, ölü bedenle, şiddet içeren cinsel davranışların görüntüsünü üretmek veya yaymak
Bu tabloya baktığımızda:
Programda çocuk yok, pornografik görüntü yok, cinsel eylem anlatımı yok.
Merve Taşkın’ın hayat tarzını anlatması, yalnızca “bir yetişkinin kendi faaliyetini sözlü şekilde açıklaması” niteliğinde.
Bu tür bir anlatım, Yargıtay’ın bakışına göre:
“Kişisel cinsel yaşamı açıklamak, tek başına müstehcenlik suçu oluşturmaz.”
Dolayısıyla TCK 226 bakımından tipiklik (suçun unsurları) tam anlamıyla oluşmuş görünmüyor.
“Fuhuşa Teşvik” Suçu (TCK 227) Bu Yayına Uygulanabilir mi?
Basına yansıyan suç duyurularında en çok dile getirilen madde bu.
Basına yansıyan içerikler şöyle özetlenebilir:
- OnlyFans’ta nasıl para kazanıldığını anlatıyor.
- Çıplaklık seviyesi, içerik türü, kazanç oranları hakkında bilgi veriyor.
- Escortluk piyasasının fiyat skalasını söylüyor.
- Tüm bunları yaparken “Bu benim seçimim, para kazanıyorum” tonunda anlatıyor.
- Yapılan işin kötü olmadığı, hatta ekonomik olarak avantajlı olduğu algısı oluşuyor.
Hukuken buradaki kritik ayrım şudur:
“Normalleştirme – övgü – ekonomik cazibeyi vurgulama”, teşvikle aynı şey değildir.
Ama “kişiyi eyleme yöneltme etkisi” yarattığı için gri alanda tartışma yaratır.
Fakat hukuk burada çok net bir ayrım yapıyor:
Fuhuşa teşvik olması için ne gerekir?
- Bir kişiyi para karşılığı cinsel ilişkiye doğrudan yönlendirmek,
- Somut öneri: “Şu şekilde yaparsan şu kadar kazanırsın”,
- Aracılık yapmak, yer temin etmek, tedarik etmek,
- Kazançtan pay almak.
Programda ise şunlar var:
- “Ben böyle para kazanıyorum.”
- “Gelirim şu şekilde.”
- “Bunun ekonomik karşılığı bu.”
Yani kendi deneyimini anlatmak.
Bu anlatım, ceza hukukunda “genel özendirme” bile sayılsa, TCK 227’nin aradığı somut yönlendirme seviyesinde değildir.
Birine “Bu işi yapmalısın.”, “Şuraya kaydol.”, “Bu yöntemle müşteri bulursun.” gibi ifadeler yoktur.
“Ekonomik faydayı öne çıkarmak” TCK 227’de teşvike girer mi?
Şu anki içtihatla hayır.
Neden?
Çünkü madde bireysel yönlendirme ve fiili kolaylaştırmayı arar:
- Aracılık
- Yer temini
- Tedarik
- Müşteri bulma
- “Şuraya kaydol” demek
- “Şu şekilde video çek” demek
- Kazançtan komisyon almak
Bu unsurlar programda yok.
Program daha çok:
“Ben böyle kazanıyorum, bu bir tercih.”
tarzında yaşam tarzı anlatımı.
Yargıtay buna “bilgilendirme niteliği ağır basan ifade” der.
“Tebliğname No : 5 – 2011/221789
MAHKEMESİ : Karşıyaka 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14.12.2009
NUMARASI : 2010/79 Esas, 2010/815 Karar
UÇ : Fuhuş
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mahkemece, sanığın, daha önce arkadaşı olan ancak son zamanlarda bir alacak verecek meselesi nedeniyle aralarında anlaşmazlık bulunan 17 yaşı içerisindeki mağdureyle telefonda konuştukları sırada, bana olan borcunu öde veya benim erkek arkadaşımla görüş borcunu ödersin, sen orospusun, sana adam ayarladım, adamla yatıp bana borcunu ödeyeceksin, senin fuhuş yaptığını ailene de söylerim dediğinin oluşa uygun olarak kabul edilmesi karşısında, sanığın genel olarak söylemiş olduğu ve mağdurenin ne zaman, nerede, kiminle ve ne karşılığı cinsel ilişkiye girmesini istediğine dair bir açıklama belirtmeyen ancak onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikteki sözlerinin mağdureye yönelik fuhşa teşvik etme suçu açısından hazırlık hareketi olarak bile kabul edilmesi mümkün olmayıp, hakaret suçu niteliğinde olduğu gözetilmeyerek, yazılı şekilde fuhuş suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. “Yargıtay 14. Ceza Dairesi 13.05.2014 T. 2012/10507 E. 2014/6589 K.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 22.04.2015 T. 2014/9821 E. 2015/5781 K. kararından da çıkarılacak sonuçlar vardır.
Bu karara göre fuhşa teşvik / aracılık için Yargıtay’ın aradığı temel unsurlar:
- Somut icra hareketi
- “Ne zaman, nerede, kiminle, ne karşılığı cinsel ilişkiye girileceği”ne dair açık yönlendirme veya organizasyon.
- Bilerek ve isteyerek fuhuş kastı
- Sanık, yapılan işin “fuhuş” olduğunu bilerek hareket etmeli; sadece sevgi/ilişki kastı, fuhuş kastı yerine geçmez.
- Organizasyon / aracılık niteliği
- Tanıştırma, müşteri bulma, yer temini, görüşmeleri ayarlama, pazarlık yapma, vs.
- Kazançtan pay
- Fuhuştan elde edilen paranın sanığa gitmesi veya sanığın geçimini buradan sağlaması, teşvik lehine kuvvetli delil.
- Belirli mağdur ve kimlik
- Takma isim yetmez; mümkün olduğunca açık kimlik ve mağdur beyanı aranıyor.
- Destekleyici deliller
- Telefon kayıtları, mesajlar, HTS, fiziki takip vs.
- Tek başına soyut tanık beyanıyla yetinmiyor.
- Mesleki faaliyet vs. suç ayrımı
- Taksicilik, normal taşımacılık, sıradan hizmetler:
→ Fuhuş organizasyonuna bilerek eklemlenme yoksa, suç sayılmıyor.
- Taksicilik, normal taşımacılık, sıradan hizmetler:
- Genel, muğlak sözler
- “Onun için çalış, para kazan” türü cümleler:
→ Fuhuşa teşvik sayılacak icra hareketi değil.
- “Onun için çalış, para kazan” türü cümleler:
Fuhuş Yapan Birinin Parasından Geçinmek Ne Anlama Geliyor?
TCK 227/2’ye göre, fuhuş yapan bir kişinin kazandığı paradan yararlanmak—ister az olsun ister çok olsun—“fuhşa teşvik” sayılıyor. Yani bir kişi, fuhuş yapan birinin parasını alarak hayatını sürdürüyorsa, kanun bu durumu otomatik olarak suç kabul ediyor. Failin başka bir işinin veya gelirinin olup olmaması sonucu değiştirmiyor.
Kanundaki “kısmen bile olsa” ifadesi çok geniş bir alan açtığı için, bu hükmün belirsiz olduğu ve yeniden düzenlenmesi gerektiği yönünde hukukçular arasında ciddi tartışmalar da bulunuyor. ( TANERİ, G., Fuhuş Suçu, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, Sayfa: 87-125)
Dolayısıyla:
Programdaki anlatımlar, TCK 227 anlamında fuhşa teşvik suçu için yeterli değildir.
“Suçu ve Suçluyu Övme” (TCK 215) Tartışması Geçerli mi?
Burada kritik soru şudur:
Ortada zaten suç sayılan bir fiil var mı ki “övme” suçu gündeme gelsin?
Türkiye’de yalnızca yetişkinlere yönelik erotik içerik üretmek, tek başına doğrudan bir TCK suçu değildir.
Bu nedenle, “Ben böyle çalışıyorum, böyle kazanıyorum” demek de suçu övme kapsamında değerlendirilmez.
Ayrıca TCK 215’te şunun şart olduğu unutulmamalıdır:
Kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlike.
Bir kişinin kendi mesleğini anlatması, toplumda “suç işlemeye yönelten kitlesel bir tehlike” doğurmaz.
“Genel Ahlaka Aykırılık – Halkı Aşağılama” (TCK 216) Tartışması Gerçekçi mi?
Bazı yorumlarda “Türk aile yapısı bozuluyor”, “Genel ahlaka aykırı” gibi iddialar öne çıkıyor.
Ancak TCK 216, bir ahlak maddesi değildir.
TCK 216 şunları arar:
- Bir kesimi diğerine düşman etmek,
- Bir grup insanı aşağılamak (ırk, din, mezhep, bölge vb.),
- Dini değerleri aşağılamak.
Programdaki konuşmalar:
- Kimseye yönelik nefret söylemi içermiyor,
- Bir halk kesimini hedef almıyor,
- Dini değerlere saldırı niteliği taşımıyor.
Bu nedenle:
TCK 216’nın uygulanması hukuken mümkün görünmez.
Peki Bu Tartışma Neden Bu Kadar Büyüdü?
Çünkü konu tam olarak hukukun değil, toplumun ahlak anlayışının ortasına düşüyor.
Bir kısım insanlar:
- “Böyle içerikler normalleştiriliyor.”
- “Toplum değerleri zarar görüyor.”
derken,
diğer bir kesim:
- “Yetişkinlerin kendi yaşamını anlatması ifade özgürlüğüdür.”
- “Ahlaki beğenmediğimiz davranışı ceza hukukuyla yasaklayamayız.”
diyor.
Bu yüzden mesele “suç var mı?” sorusundan çok:
- ifade özgürlüğü
- yetişkin bireylerin seçim hakkı
- ahlaki tartışmanın sınırları
gibi daha genel bir sosyal zemine kayıyor.
Hukuk Açısından En Doğru Cümle Ne?
Bütün maddeleri tek tek okuduğumuzda şunu çok net söyleyebiliriz:
Basına yansıyan içeriklere göre, programda kesin bir suç unsuru görünmemektedir.
Rahatsız edici olabilir, tartışmalı olabilir, toplumda tepki çekebilir; fakat ceza hukuku açısından tipiklik oluşmamaktadır.
Ceza yargılaması “hoşa gitmeyeni cezalandırma hukuku” değildir.
TCK maddeleri ancak somut yönlendirme, somut müstehcenlik ve somut tehlike varsa uygulanır.
Bu olayda ise:
- Müstehcen görüntü yok,
- Fuhuşa somut yönlendirme yok,
- Suçu övme için suç niteliği tartışmalı,
- Halkı aşağılama için hedef alınmış bir grup yok.
Yani mesele hukuktan çok ahlakî ve toplumsal algı düzeyindedir. Programı izleyince bunun ahlaksız bir içerik olduğunu söyleyebiliriz ancak TCK anlamında hapis cezasını gerektirecek bir tespitte bulunamayız.
















