Muris Muvazaası ve Yargıtay İçtihatları
Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras bırakacak bir kişinin, miras haklarına sahip olacak kişileri (mirasçıları) bu haklardan mahrum bırakma amacıyla gerçekleştirdiği bir hukuki manevradır. Bu durumda, muris, aslında bağışlamak istediği taşınmazı satıyormuş gibi göstererek, tapu sicil memuru huzurunda gerçekleşen sahte bir satış işlemi yapmaktadır. Bu işlemin asıl amacı, malın devri değil, bir bağış sözleşmesinin gizlenmesidir.
1974 tarihli Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun kararına göre, muris tarafından böyle bir işlem gerçekleştirilmişse, mirasçılar, söz konusu işlemin aslında bir bağış olduğunu ve bu sebeple geçersiz olduğunu iddia ederek dava açma hakkına sahiptirler. Bu durum, miras hukukunda saklı pay hakkına sahip mirasçılar için de geçerlidir.
Muris Muvazaası Davasının Kazanılması İçin Bilinmesi Gerekenler
II. MURİS MUVAAZAASININ UNSURLARI | |
---|---|
A. Görünürdeki İşlem | |
B. Muvazaa Anlaşması | |
C. Mirasçılardan Mal Kaçırma Amacı | |
D. Gizli İşlem |
Muris muvazaası iddiasıyla açılan bir davanın başarılı olabilmesi için, öncelikle muris muvazaasının var olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Bu süreçte, mahkeme tarafların gerçek niyetlerinin ne olduğunu, yani tarafların hukuki işlemin gerçekte ne amaçla yapıldığını ortaya çıkarmak zorundadır.
Mahkeme Tarafların Niyetini Araştırır
Bu kanıtlama sürecinde, tarafların işlemin gerçek mahiyetini gizlemek amacıyla yaptığı eylemler ve bu eylemlerin arkasındaki gerçek niyetler incelenir. Bu tür bir durumun tespiti, genellikle somut deliller ve şahit ifadeleri gibi kanıtlarla desteklenmelidir. Muris muvazaası tespit edildiğinde, gerçekleştirilen hukuki işlem geçersiz sayılır.
Örnek Durum
Diyelim ki bir baba, oğlunu mirasından men etmek için, kendi evini komşusuna ‘satıyor’ gibi gösterip aslında bir bağış anlaşması yapıyor. Baba vefat ettikten sonra oğul, bu ‘satışın’ aslında sahte olduğunu ve gerçekte bir bağış olduğunu öğrenirse, muris muvazaası iddiasıyla dava açabilir.
Muris muvazaasında, hukuki bir oyun oynandığı ve asıl amaçların gizlendiği durumlar söz konusudur. Miras bırakan kişinin gerçek niyeti, malvarlığını, mirasçılardan birini veya birkaçını miras hakkından yoksun bırakmak olabilir. Fakat bunu açıkça yapmak yerine, mülkü sanki bir başkasına satıyormuş gibi gösterir. Ancak bu ‘satış’, hukuken geçerli bir satış değil, bir tür kılıf olarak kullanılan bir hiledir.
Muvazaa Sebebiyle Tapu İptal Tescil Davası
Muvazaalı İşlemin İptali için Neyi İspat Etmemiz Gerekir?
Mirasçılar, muris muvazaası şüphesi taşıyan işlemlerin iptali için dava açabilirler. Bu dava, tapuda gözüken sahte satış işleminin aslında geçersiz olduğunu ve gerçek niyetin bir bağış olduğunu ispatlama amacını taşır.
Uygulamada Dikkat Edilmesi Gerekenler
Gerçek Niyetin Araştırılması
Muris muvazaası iddiasında, mahkeme, tarafların gerçek niyetlerini ortaya çıkarmak için detaylı bir inceleme yapar. Burada, miras bırakanın aslında malvarlığını hediye etmek isteyip istemediği, ancak bunu satış gibi göstererek yaptığı araştırılır.
Muris Muvazaasının Dört Temel Unsuru
Muris muvazaası, miras hukukunda karmaşık ve hassas bir konudur. Bu durumu anlamak için dört temel unsurun detaylı incelenmesi gerekmektedir:
1. Gizli Sözleşme ve Görünüşteki İşlem
Muris muvazaasında ilk unsur, miras bırakanın gerçek niyetini yansıtmayan görünüşteki bir sözleşmedir. Bu genellikle bir satış veya bakma akdi gibi resmi bir işlem olarak kaydedilir, ancak aslında taraflar arasında gizli bir bağış sözleşmesi vardır. Bu gizli anlaşma, tapu kayıtlarında yer alan işlemin aksine, miras bırakanın gerçek iradesini yansıtır.
2. Aldatma Kastı
İkinci unsur, miras bırakanın mirasçılarını aldatma amacıdır. Burada amaç, mirasçıları miras haklarından yoksun bırakmaktır. Muris, malvarlığını, mirasçılardan gizleyerek, onların miras haklarını dolaylı yollardan ihlal etmeye çalışır.
3. Muvazaa Anlaşması
Üçüncü unsur, taraflar arasındaki muvazaa anlaşmasıdır. Bu anlaşma, görünüşteki işlemin altında yatan gerçek niyeti ve iradeyi açığa çıkarır. Muvazaa anlaşması, şekil şartlarına bağlı olmadan, tarafların beyanları ve gerçek iradeleri arasındaki çelişkiyi gösterir.
4. Gizli Sözleşmenin Şekil Şartları
Dördüncü unsur, gizli sözleşmenin niteliğidir
Bu sözleşme, miras bırakan ile karşı tarafın gerçek iradelerini yansıtır ve genellikle bir bağış sözleşmesi şeklindedir. Taşınır mallar ve tapusuz taşınmazlar için gizli sözleşme şekle tabi değilken, tapulu taşınmazlar için gizli sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Bu şekil şartının yerine getirilmemesi durumunda, sözleşme geçersiz sayılabilir.
Bu dört unsur, muris muvazaası durumlarında dikkatle incelenmelidir. Bu unsurların varlığı, mirasçıların haklarını korumak ve miras bırakanın gerçek niyetini ortaya çıkarmak adına kritik öneme sahiptir. Muris muvazaası iddiaları, her bir unsurun ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir, böylece mirasçılar hak ettikleri miras payına ulaşabilirler.
Kız Çocuklarından Kaçırılan Malların Erkek Çocuklarının Üzerine Yapılması
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, miras bırakanın muvazaalı hukuki işlemlerine ilişkin önemli bir karar almıştır. 16 Mart 1990 tarihli ve 1989/1 E. 1990/2 K. sayılı kararda, miras bırakanın kız çocuklarını mirastan mahrum bırakma amacıyla erkek çocuğu ile anlaşarak gerçekte bir bağış olduğu malvarlığını satış gibi göstererek devretmesi ve benzeri durumlar ele alınmıştır.
Ayrıca, bir erkeğin önceki eşinden olan çocuklarını, sonraki eşin etkisiyle mirastan mahrum bırakmak amacıyla, sonraki çocuklara malvarlığını satış gibi göstererek devretmesi gibi durumlar da kararda incelenmiş ve tüm bu niyetlerin arkasında mal kaçırma olduğuna kanaat getirilmiştir.
Yaşı İleri Kişinin Mallarını Genç Eşine Devretmesi Çocuklardan Mal Kaçırması
Genç hanım alan yaşıların çocuklardan malları kaçırmak için yeni eşi üzerine satış gösterip devrettiği durumları görmekteyiz.
Muris muvazaası, özellikle ikinci veya sonraki evliliklerde sıkça rastlanan bir durumdur. Yargıtay’ın kararlarında, murisin ileri yaşta olduğu ve fiil ehliyetinin tartışmaya açık olduğu durumlar özellikle incelenmektedir.
Bu tür durumlarda, murisin, kendisine uzun süre bakım sağlayan ve sonrasında evlilik bağı ile birleştiği kişiye, gerçekte bir bağış olmasına rağmen tapuda satış olarak gösterdiği taşınmazlarla ilgili davalara yer verilmiştir. Bu tür davalarda, yolsuz tescilin iptali veya tenkis davası yoluyla taşınmazın terekeye iadesi talep edilebilmektedir.
Yargıtay içtihatlarında bu tür durumlar sıklıkla ele alınmıştır. Özellikle murisin yaşının ileri olması durumunda, ayırt etme gücünün var olup olmadığı konusunda titiz bir inceleme yapılması gerekmektedir. Ayırt etme gücünün bulunması halinde, muris muvazaası veya tenkisin koşullarının olup olmadığının araştırılması Yargıtay kararlarının temel odak noktasını oluşturmaktadır.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesine Dayanılarak Malların Kaçırılması Durumu
Yargıtay kararlarında incelenen örneklerden birinde, murisin mal kaçırma amacıyla tüm taşınmazlarını bir davalıya devrettiği ve bu devrin sebebinin murisin annesine ölünceye kadar bakma taahhüdü olduğu belirtilmiştir. Yargıtay, bu durumda, murise evlat tarafından bakmanın ahlaki bir görev olduğuna ve bu görevin, davalı dahil muris tarafından tüm çocuklar tarafından yerine getirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu tespitler ışığında, muris muvazaası olduğu sonucuna varılmıştır.
Yargıtay’ın uygulamalarında, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ardında gizlenen muvazaalar, satışın ardına gizlenen bağışlamalar kadar sık karşılaşılan bir durumdur. Özellikle, murisin çocuklarından sadece birine veya birkaçına mal bırakması gibi durumlarda bu tür muvazaalar tercih edilmektedir.
Yargıtay, murisin ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını, davalının murise gerçekten bakıp bakmadığını, murisin bakım ihtiyacının olup olmadığını ve muvazaalı olarak devredilen malvarlığının murisin toplam malvarlığına oranını inceleyerek muvazaanın varlığını tespit etmektedir.
Ölçütler | Yargıtay Muvazaa Kriterleri |
---|---|
Murisin Yaşı | Bakma sözleşmesi yapılırken murisin yaşı |
Fiziki ve Genel Sağlık Durumu | Murisin fiziki ve genel sağlık durumu |
Aile Koşulları ve İlişkileri | Murisin aile koşulları ve ilişkileri |
Malvarlığının Miktarı | Elde bulunan malvarlığının miktarı |
Temlik Edilen Malın Oranı | Temlik edilen malın, tüm mal varlığına oranı |
Makul Sınır | Temlik edilen malın, makul sınırlarda kalıp kalmadığı |
Gerçek İrade Tespiti | Murisin gerçek iradesinin ortaya konulması |
Muris Muvazaası Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Muris Muvazaası Davasının Sınırları
Muris muvazaası davaları, sadece tapulu taşınmazların devir ve temlik işlemlerinde geçerlidir. Trafik siciline tescilli araçlar ve diğer taşınır mallar, bu tür davaların kapsamı dışındadır. Gizli bağış sözleşmeleri şekle tabi değildir ve zilyetliğin devri ile mülkiyet karşı tarafa geçebilir.
Menkul Mallar ve Davanın Sınırları
Menkul mallarda, zilyetliğin devri ile bağışlama gerçekleşmişse, muvazaa iddiasına dayalı iptal davası açma olanağı ortadan kalkar. Muris muvazaasına dayalı iddialar, yalnızca tapuya kayıtlı taşınmazlar için geçerlidir.
Mirasçıların Rolü ve Davaya Katılım
Mirasçılar, üçüncü kişi konumundadırlar ve miras bırakanın ardılı gibi davranmayıp, kendi miras haklarını korumaya çalışırlar. Davacı mirasçılar, payları oranında iptal ve tescil talep edebilirler, ancak tüm mirasçıların davaya katılmasına veya terekeye temsilci atanmasına gerek yoktur.